Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2001 00:00
Rus ruletinde referandum kurşunu kimi vuracak Türkiye’ye yazık ediliyorTÜRKİYE onca soruna rağmen, sorun üretmeye sonra da bu sorunlarla boğuşmaya devam ediyor. Milletvekilleri beklenmedik şekilde kendi kazdıkları çukura düştüler. Cumhurbaşkanı'nın referandum kararı, Türkiye'yi yeni bir maceraya sürüklerken, milletvekilleri de 'halk bizi sevmiyor, sakın referanduma gitmeyelim' anlayışı ile hareket ediyorlar.Açıkçası Başbakan Ecevit ile Cumhurbaşkanı Sezer, siyaseten 'Rus ruleti' oynuyorlar. Bakalım 'referandum' kurşunu kimi vuracak? Eğer gidilirse referandumun sonucunun nasıl çıkacağı kimsenin meçhulü değil... Ancak Ecevit kazanırsa, Meclis bir şekilde Sezer'in görev süresini düşürecek, yetkilerini kısıtlayacak.Devletin tepesindeki kavganın nasıl sonuçlanacağı şimdilik kestirilemiyor.Demirel'in bir sözü vardır: ‘‘Devletin tepesinde kavga ve küskünlük olmaz.’’ Ama bizde 'parlamenter sistem' hınç üzerine kurulu olduğu için ne yazık bu uzlaşma olmuyor.Tartışmalarda kimse doğru yolu bulmuyor.Peki halkın ekonomik ve sosyal sorunları ne olacak?Öyle görülüyor ki, Türkiye, laik, demokratik yapısını koruma dışında ekonomik, sosyal ve siyasal açılardan yeniden yapılanmaya ihtiyaç gösteriyor. Örneğin; Yerel Yönetim Yasası,
Trafik Yasası, İhale Yasası,
Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasası, özel sektörün AB standartlarına göre hareket etmesini sağlayacak uyum yasaları, bilimsel çalışmaları hızlandıracak yeni üniversite yasası acil olarak kendisini gösteriyor.Bulgaristan ve Romanya gibi daha dünkü demir perde ülkelerinin Türkiye'den önce AB üyesi olacağı açıkken, üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsim yaşayan, dünyanın en zengin bor, altın ve uranyum rezervine sahip, genç nüfuslu Türkiye, ekonomik olarak hızla gerilemekte, milletvekili maaşları ile vakit kaybetmektedir.Bizlere yazık oluyor.Peki bizleri kim seçiyor? OKURLARIMIZIN, milletvekillerine tepkileri sürüyor. ‘‘Haydi referanduma... Bunun parasını da verelim, sandık başında görev de alalım’’ diyenler çoğunluğu sağlıyor.Ankara'dan arayan bir okurumuz, ‘‘Artık endişe eder hale geliyoruz. Aklıselim sahibi olmayanlar ucuz tepkilerle intikam peşinde koşuyor. Bu kindarlığın sonu yoktur’’ diyerek şöyle konuşuyor:‘‘İngiliz parlamentosuna seçilenler için bir kriter vardır; görevini etkin bir şekilde yerine getirecektir. Bunun için de oraya seçilen, kendisi ve ailesi için hem bugün, hem geleceğine dair şerefli bir düzeyde yaşamını sürdürmesi için mali kaygı taşımayacaktır. İşin prensibi budur. Ama bizde konunun bu yönü hiç tartışılmıyor; bu nedenle siyaset rant merkezli görülerek çirkinleştiliyor. Peki bu milletvekillerini kim seçiyor?’’Çanlar senin için çalıyor‘‘Hiçbir insan ada değildir; kendi kendini tamamlayamaz. Her insan anakaranın bir parçası, 'bütün'ün bir bölümüdür. Herhangi bir insanın ölümü beni küçültür, alçaltır; çünkü ben 'insanlık'tan bir parçayım. Öyleyse hiçbir zaman 'çanlar kimin için çalıyor?' diye sorma. Çanlar senin için çalıyor’’(İngiliz şair John DONNE)Taşdelen kendini abartarak övemez HÜRRİYET Gazetesi'nin milyonlara seslenen ‘Yeter Söz Milletindir’ kürsüsüne çıkma olanağı bulan, Ankara'da belediye hizmetlerinden çok, parti değiştirmesiyle tanınan Bay Doğan Taşdelen'in kendini abartarak öven yazısını birkaç yandaşı dışında onaylayacak kimsenin bulunacağını sanmıyorum.Ben Çankaya'nın en eski hemşerilerinden ve yaşamda kalmış onur kartlı, emekli üniversite hocası birkaç eski basın mensubundan birisiyim.Bay Doğan Taşdelen keyfi yönetimi yüzünden bana da yaşamımın bir bölümünü zehir etmiştir. Kanıtı; Memurin Muhakemat Kanunu'nun önleyici önlemlerine karşın Bay Doğan Taşdelen'in keyfi muamele ile görevini kötüye kullandığının sabit olduğunu saptayan Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 7/12/1999 günlü, 0586 esasa, 1999/01336 karar sayılı ilişik 6 aylık hapis cezası ile 6 ay süre ile kamu hizmetinden yasaklanmasını gösteren ilişikte sunduğum kararıdır. Size ayrıca Bay Taşdelen'in ‘pırıl pırıl’ diye tanımladığı döneminde, kendisine isyan eden bir broşürden kesilen birkaç yaprak fotokopisini de ilişikte sunuyorum. (İmarla ilgili broşürde 'Doğan Taşdelen yönetiminden belgeleriyle bir kesit. Böyle belediye olur mu?' deniliyor.) Küçüklü büyüklü ülkemiz politikacılarınca halkımızın bellek zafiyetinden yararlanmaları ne yazık ki baş sorunlarımızdan birisidir. Şevket EVLİYAGİL-ANKARAKargalar azgınlaştıKADIKÖY'den duyarlı okurumuz Erkan Peker, kuşseverliğe karşı ne kadar duyarsız olduğumuzu anlatıyor:‘‘Oturduğum bölgenin bahçeli bir yerleşime sahip olması nedeniyle her yer ötücü kuşlarla dolu idi. Fakat şu anda kargalar, diğer kuşların yumurtalarını ve yavrularını yiyerek yok olmalarına sebep oldular. Kumru bile kalmadı ve kargalar aşırı derecede ürediler, pervasızca dolaşıyorlar. İnsanlardan korkuları yok. Yakında 'Kuşlar' filminin Kadıköy versiyonu gerçekleşirse şaşırmayın. Konuyu Kadıköy Belediyesi'ndeki ilgili birimlere götürdüm. Halkla İlişkiler diye bir bölüm var; anlaşılan moda olduğu için kurulmuş. Orada telefona bakan hanım arkadaşların ekolojik denge diye bir tanımdan dahi haberi yok. Anlattıklarıma güldüler ve hanımlar bir müddet sonra çocuklarına, bahsettiğim kuşların sadece resimlerini gösterecek tabii, kendileri tanıyorsa.Erkan PEKER-KADIKÖY(Kuşlardaki ekolojik dengenin nasıl bozulduğunu anlatmak isteyenler yanıt verebilir. Y.B.)MESAJ EKŞİOĞLU soyadlı çok kişi vardır. Biz Ekşioğlu Yapı Malzemeleri AŞ (İnşaat) firmasıyız. Ekşioğlu Nakliyat ile bir ilgimiz yoktur. Bizler Karadenizliyiz, onlar Karslı... Adamları uyarmamıza rağmen firmalarına 'Ekşioğlu' adını vermelerine bir anlam veremiyoruz. Köşenizde, onların yaptıkları nakliye işlerinden şikáyet edenlere, bunu duyurmak istiyoruz. Teşekkür ederim.Ali EKŞİOĞLU-İSTANBULVATAN Caddesi'ndeki Akgün Otel'de bugün 11.00'de CHP Fatih örgütünün düzenlediği 1. Esnaf Kurultayı var. Konuşmacılar: Suat Yalkın, Günay Kotil, Necati Tekkol, Doç. Mehmet Türkay, Sinan Yerlikaya.
button