Güncelleme Tarihi:
Küresel ekonomide özellikle gelişmekte olan ülkeler, çok güçlü bir toparlanma gösteriyor. Bunda Çin ve Hindistan'ın yanı sıra diğer gelişmekte olan ülkelerin uyguladığı teşvik politikaları etkili oluyor.
Bu güçlü toparlanma, küresel büyümenin de öncülüğünü yapıyor. Bununla birlikte küresel ihracat verileri, yatırım ve tüketim gibi öncü ekonomik göstergelerde de genel anlamda bir toparlanma mevcut.
Makro düzeyde toparlanma olduğuna yönelik işaretlerin yanı sıra aynı zamanda mikro bir ekonomik iyileşme olduğunu da görüyoruz. ABD'li şirketlerin bilançoları beklentilerden iyi gelirken, uluslararası alanda da dördüncü çeyrek mali tablolarını açıklayan şirketlerin dörtte üçü, öngörüleri aştı.
KRİZLERDEN DERS ALDILAR
Şirketler tarafından gelen bu olumlu açıklamalar, 2010 için küresel gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) tahminimizde de etkili oluyor. Küresel ekonominin 2010 yılında yüzde 3.4; 2011 yılında da yüzde 3.5 büyüyeceğini tahmin ediyoruz.
Burada esas ilginç nokta, bu küresel ekonomik büyüme rakamlarının detayına inildiğinde gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ekonomiler arasında çok büyük bir fark olduğunun görülmesi.
Gelişmekte olan ülkelerin, bu yıl yüzde 6 büyüme kaydetmesi beklenirken, bu oranın Avrupa, ABD ve Japonya'yı da kapsayan gelişmiş ülkeler için yüzde 1.5'te kalması öngörülüyor.
Bunun nedeni ise 1980'lerde Latin Amerika; 1990'larda da Japonya hariç Asya ülkelerinin yaşadıkları ekonomik krizlerden ders çıkararak, bütçe dengelerini nispeten sağlıklı bir seviyede tutabilmeleri.
TÜRKİYE %4.8 BÜYÜYECEK
Bu ülkeler, döviz rezervlerini artırarak, güçlü mali ve teşvik politikaları uygulayabilir hale geldi. Dolayısıyla da gelişmekte olan piyasalar, krize, ABD ve diğer gelişmiş ülkelere oranla daha güçlü bir şekilde yakalandı.
2010 yılından sonra da hatta 2015-2019 döneminde de gelişmekte olan piyasaların güçlü ekonomik büyüme kaydetmeye devam etmesini bekliyoruz. Çin'in yıllık büyümesinin yüzde 8, Brezilya'nın yüzde 4.5 ve Türkiye'nin de 4.8 olacağını tahmin ediyoruz.
Gelişmekte olan piyasalarla ilgili bu olumlu görüşümüzün de etkisiyle Brezilya, Meksika ve Şili gibi Latin Amerika ülkelerinin yanı sıra Asya borsalarına portföyümüzde ortalamanın üzerinde bir ağırlık veriyoruz.
Buralarda yaşanabilecek dalgalanmaların etkisini gidermek için de Norveç ve Danimarka gibi Kuzey Avrupa piyasalarda da uzun vadeli yükseliş öngördüğümüz hisselere ağırlıklı yatırım yapıyoruz.
*Forbes'un internet sitesinde yer alan bu yazı, Federated Investors yatırım şirketinin Kıdemli Başkan Yardımcısı Audrey Kaplan'ın Forbes Yatırım Danışmanlığı Enstitüsü'nün Başkanı Wallace Forbes'ın ev sahipliğinde düzenlenen bir yuvarlak masa toplantısında yaptığı konuşmanın özetidir.