Güncelleme Tarihi:
THE NEW YORK TIMES: Meksika Körfezi faciası en büyük petrol sızıntısı
Bilim insanları Pazartesi günü, İngiliz petrol şirketi BP’nin Meksika Körfezi’nde neden olduğu sızıntının bugüne kadar denizlerde yaşanan en büyük petrol faciası olduğunu açıkladı.
Açıklanan son verilere göre, sızıntının başladığı 20 Nisan tarihinden bu yana Meksika Körfezi’ne yaklaşık 5 milyon varil petrol sızdı. Deepwater Horizon platformunda yaşanan patlamanın sonrasında başlayan sızıntı, 1979’da yine Meksika Körfezi’nde yaşanan Ixtoc petrol sızıntısını geride bıraktı. Ixtoc kuyusunda yaşanan petrol sızıntısında Campeche Körfezi’ne 3.3 milyon varil petol akmıştı.
Florida State Ünviersitesi'nden Ian MacDonald, BP petrol sızıntısının ABD kara sularında yaşanan en büyük çevre felaketine dönüşmesinin ardından şimdi de dünyanın en büyük petrol felaketi olduğunun ortaya çıktığını söyledi. MacDonald, dünyanın bugüne kadar yaşadığı en büyük petrol sızıntısının ekosistem üzerinde büyük etkiler yaratabileceğini ve onyıllar boyu sürecek olumsuzluklarla karşılabileceğini söyledi.
Bilim insanları ve mühendisler ise, en son elde edilen veriler ışığında, 15 Temmuz’da kapak yerleştirilene dek Macondo Kuyusu'ndan Meksika Körfezi’ne günde yaklaşık 53 bin varil petrol sızdığını belirtti. Yapılan çalışmalarla sızıntı ilk günlerdeki rakam olan günlük 62 bin varilin altına düşerken, bilim insanları günde ortalama 35 bin ile 60 bin varilin denize akmaya devam ettiğini belirtti.
Uzmanlar aynı zamanda kuyudan sızdığını tahmin ettikleri 4.9 milyon varil petrolün 800 bin varillik kısmının BP’nin temizleme çalışmaları altında toplandığını tahmin ettiklerini belirtti. Sonuç olarak, sızıntının başladığı 20 Nisan ile 15 Temmuz arasında 4 milyon varilden fazla petrolün Meksika Körfezi’ne sızdığı ifade edildi.
Bu rakamlar Temiz Su Yasası altında denize sızan petrol miktarına karşılık ne kadar ceza verileceğini de yaklaşık olarak ortaya koyuyor. Yasa altında varil başına 1,100 dolar ceza verilirken, sızıntıda büyük ihmal söz konusu ise ceza 4,300 dolara kadar çıkıyor. Bugüne kadar 4.9 milyon varil petrolün denize sızdığı düşünüldüğünde BP'nin 5.4 ile 21 milyon dolar arasında ceza alması bekleniyor. Ancak şirketin 800 bin varil petrolü temizlediğini kanıtlaması halinde cezanın 4.5 ile 17.6 milyon dolar arasında değişmesi bekleniyor.
GUARDIAN: Zerdari Cameron’ı karşısına alacak
İngiltere Başbakanı David Cameron’ın, Pakistan’ı terörizm ihraç etmekle suçlamasının ardından, Pakistanlı yetkililer Devlet Başkanı Asif Ali Zerdari’nin Cuma günü İngiltere’nin Chequers bölgesinde yapılacak zirvede Cameron’la yüz yüze gelmeyi düşündüğünü belirtti.
Yetkili, Cameron’ın Pakistan hakkında açık konuştuğunu, bu sefer aynı şeyi Zerdari’nin yapacağını söyledi. Yetkili ayrıca, “Ne acılar çektiğimizi anlaması için Cameron’a gerçeklerin ne olduğunu anlatmalıyız. Ayrıca eğer şimdi desteklenmezsek mevcut durumun kötüleşeceğini de belirtmeliyiz” dedi.
Pakistanlı yetkili Zerdari’nin Pakistan’daki demokrasiyi desteklemesi ve özellikle Hindistan’da yaptığı açıklamalar hakkında dikkatli olması konusunda Cameron’ı uyarmasını beklediklerini belirtti. Camron geçtiğimiz hafta Hindistan’a düzenlediği gezide İslamabat’ı terörün desteklenmesi konusunda eleştirmişti. Pakistan ise İngiltere Başbakanı’nın bu açıklamayı Hindistan’da yaparak tecrübesizliğini ortaya koyduğunu ve Hindistan tarafından “oyuna getirildiğini” ifade etti.
Pakistanlı yetkili, Cameron’ın açıklamalarıyla Afganistan ve Pakistan’daki isyancıları cesaretlendirmiş olabileceğini ancak İslamabat’ın diyaloğu desteklediğini ve Devlet Başkanı Zerdari’nin mevcut krizin aşılaşacağına inandığını belirtti.
INDEPENDENT: Göçmenlerin şiddet gördüğü video Sarkozy’i zor duruma düşürdü
Fransız polisinin göçmen kadın ve çocukları düzenlenen bir protesto gösterisinde yerlerde sürükleyerek gözaltına almaya çalıştığını gösteren video kayıtları, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’i zor duruma düşürdü. Polis görüntülerin yanıltıcı olduğunu söyledi. Görüntülerde geçtiğimiz ay Paris’in kuzeyinde düzenlenen protesto gösterisinde yaşanan şiddet içerikli müdahaleler dikkat çekiyor.
YouTube, DailyMotion gibi video paylaşım sitelerine yayılan video suç ve göçmenler konusunda imajını yenilemeye çalışan Sarkozy’e darbe vurmuş gibi gözüküyor. Görüntülerde, hamile Afrikalı bir kadın polis tarafından yerde sürüklenirken çığlık atıyor. Sırtında bebek taşıyan bir başka kadın da polis tarafından yerde sürüklenerek uzaklaştırışmaya çalışılıyor.
Paris’in La Courneuve bölgesinde 21 Temmuz tarihinde düzenlenen bir protestoya ait görüntülerde, çoğunluğunu Afrikalıların oluşturuduğu 150 göçmen yaşadıkları yerden tahliye edilmelerine karşı eylem düzenliyor. Polisin yaptığı müdahale ilk günlerde dikkat çekmedi. Ancak evsiz ve göçmen gruplar internete yaydıkları video ile bazı polislerin benimsediği şiddet yanlısı tavrı ortaya koydu.
Polise yönelik suçlamalar politik skandallarla ve düşen oy oranının verdiği sıkıntı ile boğuşan Sarkozynin göçmenler konusunda benimsediği sert yaklaşım kampanyasına zarar verebilir. Evsizlerin haklarını savunan Droit au Logement (DAL) adına konuşan Jean-Baptiste Eyrault, videoda bir “sınırın” aşıldığını gördüklerini, normalde bu kadar sert davranmayan Fransız polisinin “bir polis gibi davranan devlet liderinden” etkilendiği ve onun tarafından korunduğunu hissettiği için tavrını sertleştirdiğini belirtti.
Bir polis sözcüsü ise, Fransız video paylaşım sitesi DailyMotion’da bir günde 400 binden fazla tıklanan videonun yanılgıya sebep verecek şekilde editlendiğini öne sürdü. Polis, gösteride barışçı bir müdahalede bulunduklarını belirtirken, sırtında bebeği olan kadının kendisini yere attığını, bu yüzden bebeğin ilk anda fark edilemediğini ifade etti.
CNN: BM El Kaide ve Taliban listesinden 45 ismi sildi
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yaptırım komitesi Pazartesi günü El Kaide ve Taliban gibi militan örgütlerde yer alan isimlerin oluşturduğu kara listeden 45 kişi ve kurumun isimlerini çıkardı.
Listede yapılan değişikliğin, 1999 yılından bu yana yapılan en büyük değişiklik olduğu ve 18 ay süren geniş kapsamlı değerlendirmenin ardından yapıldığı belirtildi. Listede isimleri yer alan kişilere seyahat yasakları uygulanıyor ve mal varlıkları donduruluyor.
Listeden çıkartılanların 21’inin şirket olduğu belirtilirken, silinen 45 ismin kayıt altına alınan isim sayısının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturduğu, böylece, toplam rakamın 443’e indiği ifade edildi.
Avusturya’nın BM büyükelçisi Thomas Mayr-Harting, listenin cezalandırma değil ancak önleme amacı taşıdığını belirtti. El Kaide ve Taliban Yaptırımları Komitesi’ne başkanlık eden Harting, yapılan değerlendirme sonucunda 45 ismin listede tutulmasına daha fazla gerek görmediklerini belirtti.
Harting, 2001’den bu yana listede bulunan isimlerin yarısından fazlasının hiç değerlendirmeye alınmadığını da itiraf etti. Hatta, listeden çıkartılanlar arasında hayatını kaybetmiş sekiz kişi bulunuyor. Harting, ölmüş olan kişilerin durumlarının onaylanmasının kolay olmadığını, özellikle Afganistan ve Pakistan dağlarından saklanan kişileri takip etmenin çok zor olduunu belirtti.
Her üyenin bir denetleme ekibine dahi olduğunu belirten Harting, komitenin kendisine verilmiş inceleme yetkisi olmadığını ve bilgi elde etme konusunda sıkıntı çektiklerini söyledi. Harting, bu konuda istihbarat ajansları ve BM üyesi ülkelerin işbirliğine ihityaçları olduğunu belirtti.
Denetleme ekibine başkanlık eden Richard Barrett ise üye ülkelerin işbirliğinden çok memnun olduğunu ancak Afganistan-Pakistan sınırı gibi bölgelerde sığınan militanları takip etmenin çok zor olduğunu ve o tür bölgelerde aramayaptıklarını hayal edemediğini söyledi.
HAARETZ: Palmer: Gazze filosu soruşturması zorlu olacak
İsrail’in Gazze Özgürlük Filosu’na düzenlediği baskını soruşturacak Birleşmiş Milletler (BM) komitesinin başkanlığını yapacak olan Yeni Zelanda’nın eski Başbakanı Geoffrey Palmer, üstlendikleri görevin “çok zor ve çaba gerektiren” bir iş olduğunu söyledi.
Yeni Zelanda Radyosu’na konuşan Palmer, üstlenecekleri görevin ne kadar zor olduğunu göz ardı etmediklerini söyledi. Palmer, “New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve soruşturmada yer alacak meslektaşlarım ile gerekli değerlendirmeleri yapmadan soruşturmanın detaylarından ve izlenecek prosedürden behsedemem” dedi.
Eski bir uluslararası hukukçu olan Palmer, 1990’ların başında Yeni Zelanda İşçi Partisihükümetinde başbakanlık yapmıştı. Palmer Gazze filosu baskını soruşturmasının çok hassas bir konu olduğunu, yargısal nitelik taşıdığı için yansız bir değerlendirme yapılmasının çok önemli olduğunu belirtti.
Pazartesi günü ABD’nin BM elçisi Susan Rice, baskına yönelik düzenlenecek BM soruşturmasına İsrail’in katılım göstermesi halinde bu konu hakkında başka soruşturmalara gerek kalmayacağını belirtmişti. Rice’ın açıklamalarından kısa bir süre sonra konuşan Palmer ise değerlendirmelere başlamak için kısa bir süre sonra New York’a uçacağını söyledi.
XINHUA: Abbas barış sözü olmadan görüşmelere tarih belirlemeyi reddetti
Filistin Yönetimi Devlet BaşkanıMahmud Abbas, Pazartesi günü ABD uluslararası barıştan söz etmeden İsrail ile doğrudan görüşmelere başlanacağı bir tarih belirlemesi teklifini reddetti. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) üst düzey üyelerinden Wassel Abu Yusuf, Xinhua’ya yaptığı açıklamada ABD Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell’in yardımcısı David Hale’in ABD’nin teklifini Pazartesi günü Ramallah’ta ilettiğini söyledi.
Yusuf, “Abbas doğrudan görüşmelerin başlaması için bir barış sözü verilmesinin ve konut inşaatlarının durdurulması gerektiğini belirtti” dedi. Yusuf ayrıca ABD ve Filistin arasındaki görüşmelerin Mitchell’in başlattığı çabaları devam ettirmek amacını taşıdığını ve kendisinin birkaç gün içinde bölgeye gelmesinin beklendiğini belirtti.
Bu arada Ramallah’ta Abbas’ın başkanlığını yaptığı bir toplantı düzenleyen FKÖ Yönetici Komitesi Genel Sekreteri Yasser Abed Rabbo, düzenlendiği basın konferansında bu iki şartın doğrudan barış görüşmelerinin önünde durduğunu belirtti ve Doğu Kudüs’teki yerleşim birimlerindeki tüm inşaatların durdurulması ve barış görüşmelerinin güvenceye alınması için bir barış referansı belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Rabbo, önümüzdeki haftalar içinde Filistin tarafında daha çok bağlantı ve görüşmelerin yapılacağını ve Eylül ayında FKÖ Merkez Konsey toplantısının düzenleneceğini belirtti. Öte yandan, Abbas doğrudan barış görüşmeleri için İsrail, Filistin ve ABD’nin katılacağı üçlü görüşme fikri üzerinde durduğunu belirtti.
İsrail’in Haaretz gazetesi ise Pazartesi günü ABD yönetiminin İsrail ve Filistin ile üçlü görüşmeler yapılması için temaslarda bulunduğu bilgisini geçti.