Güncelleme Tarihi:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik programın, halkın tam desteği ve büyük fedakarlığı sayesinde; cesaret, kararlılık ve disiplinle uygulandığını ve uygulanmaya devam edeceğini bildirerek, “Ekonomi, durağanlıktan kurtulmuş, değişimi yakalamış, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer almayı önüne bir hedef olarak koymuştur” dedi.
Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, bu yasama yılında çıkarılan yasalarla ilgili bilgi verdi.
Bunlardan Bilgi Edinme Yasası ile vatandaşların, devletin tüm organlarından istedikleri bilgiyi almasını sağladıklarını ifade eden Erdoğan, böylece “şeffaf devlet, açık toplum” olma yolunda ciddi bir adım attıklarını söyledi.
Elektronik İmza Kanunu ile e-devlet ve teknoloji destekli yaşam konusunda büyük bir ilerleme gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, yıllardır bir türlü çıkarılamayan TOBB Yasası'yla, sivil örgütler arasında en önemlisi olan odaların, yasal ve demokratik zeminde çalışmasına imkan sağladıklarını anlattı.
Gelişmiş ülkelerde uygulanan, sorunların çözümünde halkın hakemliğini ön gören bir etik kurul kurarak ombudsmanlık sistemini getirdiklerini anlatan Erdoğan, basın dünyasının çalışmasını ve yasal altyapısını düzenleyen Basın Kanunu ile Büyükşehir Belediyesi Yasası'nı çıkardıklarını dile getirdi.
Erdoğan, bunların, vatandaşların yaşamını çok etkileyecek yasalar olduğuna dikkati çekerek, “Biz bu yasalarla, yerinden yönetim, halka yakın yönetim ilkemizi gerçekleştirerek siz değerli vatandaşlarımıza daha iyi hizmet etmeyi amaçladık. Halkını ayağına çağıran bir devlet değil, halkının ayağına giden bir devlet hayalimizin en büyük adımı, bu yasal düzenlemeler sayesinde atılmış olacaktır” diye konuştu.
“SORUNLARIN ÜZERİNE BÜYÜK KARARLILIKLA GİDİLDİ”
Başbakan Erdoğan, bu yıl, yasama alanında yaptıkları çalışmaların yanı sıra ekonomi alanında da çok önemli ve sevindirici gelişmeler kaydettiklerini vurguladı.
Türkiye ekonomisinin, iktidarları döneminde zoru başardığını, kronik sorunların birçoğunu çözüme kavuşturduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye ekonomisinin on yıllardır devam eden sorunlarının üzerine çok büyük bir kararlılıkla gidildiğini kaydetti.
Daha düne kadar ulaşılamaz gibi görünen, hayal kabul edilen hedeflerin kendi dönemlerinde aşıldığını, bazı alanlarda son yılların, hatta kimi göstergelerde bütün Cumhuriyet döneminin rekorlarının kırıldığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enflasyonun ülkemiz için nasıl bir dert olduğunu, ne tür sıkıntılara yol açtığını, ülkemize neler kaybettirdiğini lütfen şöyle bir hatırlayınız:
Bugün 100 liraya aldığınız bir ürün, bir sene sonra yüzde 100'ün üzerinde artıyor, 230 - 250 liraya alınabiliyordu. Buna mukabil ücretler bu kadar artmıyor, emeğimiz, ekmeğimiz durduğu yerde eriyip gidiyordu. Sürekli yeni para basılıyor, paramıza sıfır üzerine sıfır ekleniyor, yeni basılan para birkaç yıl sonra pul haline geliyordu. İşverenimiz, sanayicimiz önünü göremiyor, yatırım yapamıyor, üretim yapamıyor, istihdam yapamıyordu. Ülkemiz, içinde olduğu kadar yurtdışında da Türkiye'nin imajı olumsuz etkileniyor, belirsiz ve yüksek enflasyon yabancı yatırımcıları ürkütüyordu. Enflasyonun etkisi bunlarla sınırlı kalmıyor, ekonominin genel dengelerinden siyasete, sosyal yaşamdan dış politikaya kadar her alanı olumsuz yönde etkiliyordu.
Ülkemizin üzerine adeta kabus gibi çöken enflasyon belası, bugün artık tamamen kontrol altına alınmış durumdadır.”
“FİYAT ARTIŞ HIZININ DÜŞMESİ”
Erdoğan, ekonomik programlarının, halkın tam desteği ve büyük fedakarlığı sayesinde; cesaretle, kararlılıkla ve disiplinle uygulandığını ve uygulanmaya devam edeceğini bildirdi.
Enflasyonun, çok uzun yıllardan sonra ilk kez kendi dönemlerinde tek haneli oranlara indirildiğini ifade eden Erdoğan, “Bazılarınız, enflasyondaki düşüşün sokağa, çarşıya, pazara yansımadığını, bu düşüşü hissetmediğinizi söyleyebilirsiniz” dedi.
Erdoğan, enflasyonun, fiyatların düşmesi değil, fiyat artış hızının düşmesi olduğuna işaret ederek, geçen yıllarda, Türk Lirası'nın nasıl değer kaybettiğinin, fiyatların nasıl hızlı arttığının ve ürünlere nasıl üst üste zam yapıldığının hatırlanmasını istedi.
BÜYÜME VE ENFLASYON HEDEFLERİ
İktidarlarında ise bunların durduğunu, fiyat artış hızlarının büyük bir düşüş gösterdiğini, son bir buçuk yıldır zorunlu ve çok sınırlı zamlar yapıldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
“Hatta bazı ürünlerin fiyatlarında büyük oranda düşüş gözlenmiş, birçok ürünün fiyatları sabit kalmış ya da artış sınırlı olmuştur. Enflasyonla mücadelenin bir sonucu olarak yatırım ve üretimde büyük artış gözlenmiştir.
Kapasite kullanım oranlarında tarihi artışlar gerçekleşmiş, Türkiye ekonomisi bu dönemde üç yıl üst üste büyüyerek bir ilke imzasını atmıştır.
2002 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 7.8 oranında büyümüştür. 2003'te hedefimiz yüzde 5 iken, yüzde 5,8 oranı tutturulmuştur. 2004'ün ilk çeyreğinde ise büyüme yüzde 12,4 olarak gerçekleşmiştir. 2004 yıl sonu için büyüme hedefimiz yine yüzde 5 olarak belirlenmiştir. Ancak, görülen odur ki bu oran aşılabilecektir. Bu yıl enflasyon hedefimiz TÜFE'de yüzde 12 olarak belirlenmiştir. Bu oranı tutturabileceğimiz şimdiden görünmektedir.”
“TÜRKİYE'NİN YENİ İMAJINA UYGUN BANKNOTLAR”
Başbakan Erdoğan, enflasyonla mücadelede elde ettikleri başarının bir başka sonucunu da gelecek yıl Türk Lirası'ndaki sıfırları atarak görebileceklerini söyledi.
Konuyla ilgili yasanın TBMM'de kabul edildiğini, 1 Ocak 2005 tarihi itibariyle Yeni Türk Lirası'nın tedavüle gireceğini hatırlatan Erdoğan, 1 Ocak 2005 tarihinin, Türkiye için yeni ve çok farklı bir dönemin başlangıcı olacağını vurguladı.
Erdoğan, paradan sıfır atmanın her hükümetin hayali olduğunu ancak enflasyonla mücadelede başarı sağlanamadığı için bu hayalin gerçekleştirilemediğini, tersine yeni sıfırlar eklendiğini belirtti.
“Biz, bu hayali de gerçekleştiriyoruz ve Türkiye'ye, Türkiye'nin yeni imajına uygun düşen banknotları nihayet tedavüle sokuyoruz” diyen Erdoğan, vatandaşlara bu konuda büyük görev düştüğünü dile getirdi.
Türkiye ekonomisinin girdiği bu yeni kulvarın, alışkanlıkları kökten değiştireceğine işaret eden Erdoğan, “Düşük enflasyon ortamına ve bunun getirdiği yeni şartlara göre kendimizi hazırlamamız gerekmektedir” dedi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye ve Türkiye ekonomisi durağanlıktan kurtulmuş, değişimi yakalamış, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer almayı önüne bir hedef olarak koymuştur. Kuşkusuz bütün sorunlar çözülmüş değildir. Daha çözmemiz gereken birçok sorun, kat etmemiz gereken uzun bir mesafe bulunmaktadır. İşimizin hiç de kolay olmadığını takdir edersiniz.
Türkiye'nin on yıllardır üst üste birikmiş sorunları bizim dönemimizde tek tek çözülmekte, Türkiye yepyeni ve aydınlık yarınlara doğru ilerlemektedir. Henüz başarı sağlayamadığımız alanlarda da önümüzdeki günlerde başarı sağlanacak, Türkiye'nin değişmez kaderi gibi görünen olumsuzluklar Allah'ın izniyle ve sizlerin desteğiyle bir bir çözülecektir.”
Türkiye ekonomisinin kötü yönetilmesinden ve üst üste gelen krizlerden en çok etkilenen kesimin hiç kuşkusuz yoksul ve dar gelirli kesim olduğunu ifade eden Erdoğan, “Özellikle 2000 ve 2001 krizleri, işverenimiz, sanayicimiz, esnafımız, işçimiz, memurumuz, yoksulumuz ve dar gelirlilerimiz için tam bir felaket dönemi olmuştur” dedi.
“İktidara geldiğimiz andan itibaren bu kesimleri rahatlatabilmek için çeşitli önlemler uygulamaya konulmuş ve büyük başarı sağlanmıştır” diyen Erdoğan, makro ekonomik göstergelerde elde edilen başarıların yanı sıra, doğrudan sosyal yardımların da halkın üzerinde rahatlatıcı bir etki yaptığını söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle KOBİ'ler, esnaf ve çiftçi için gerçekleştirilen uygulamalara kısaca değinmek istiyorum;
Ülkemiz ekonomisinin motoru olan KOBİ'lerimizin desteklenmesine hükümetimiz özel bir önem atfetmiştir. KOBİ destek mekanizmaları iyileştirilmiş, verilen desteklerin sayısı 8 iken bugün 38'e yükselmiştir. Bu destekler için 2003 yılında ayırdığımız kaynak tutarı 160 trilyon lira iken bu yıl bu rakam 228 trilyon liraya yükseltilmiştir.
Son olarak, Ziraat Bankamız, Halk Bankamız ve KOSGEBaracılığıyla KOBİ'lerimize 100 bin dolar tutarında 3 ay vadeli ihracat kredisi verilmeye başlanacaktır. Bu yolla KOBİ'lerimize 2 katrilyon liralık bir kredi kaynağı sunulmaktadır. Bu sistemle, yaklaşık 15 bin KOBİ'ye, bir yılda bugünkü kur değerinden yaklaşık 300 milyar liralık sıfır faizli kredi kullanım imkanı getirilmiş olmaktadır.
Ekonomik krizlerden doğrudan etkilenen bir başka kesim ise esnafımız olmuştur. Esnafımızın kepenklerini yeniden açması için yoğun bir destek programı uygulamaya konulmuştur. Ekonomide kaydettiğimiz olumlu gelişmelerle paralel olarak Halk Bankamızın esnaf-sanatkar ve KOBİ'lere kullandırdığı kredi rakamları da önemli oranda büyümüştür. 2002 yılı sonunda yaklaşık 909.3 trilyon lira olan kredilerin tutarı, 2003 yılı sonunda yüzde 85 artışla 1.685 trilyon liraya ulaşmıştır. Haziran 2004 itibariyle de bu tutar yüzde 34 artışla 2 katrilyon 262 trilyon liraya yükselmiştir.”
“KOBİ'LERE KULLANDIRILAN KREDİLER ARTIRILDI”
2002 yıl sonu itibariyle esnaf-sanatkarlara verilen kredilerin 154
trilyon liradan yüzde 348 artışla 2003 yılı sonunda yaklaşık689.7
trilyon liraya, Haziran 2004 tarihinde ise yüzde 53 artışla 1 katrilyon 52 trilyon liraya yükseldiğini ifade eden Erdoğan, yine banka kaynaklarından KOBİ'lere kullandırılan kredilerin, 2002 yılı sonunda 114 trilyon lira iken 2003 yılında yüzde 192 artışla 333.4 trilyon liraya yükseldiğini, Haziran 2004 tarihinde ise yüzde 59 artışla 530 trilyon liraya ulaştığını bildirdi.
Bu süreç içerisinde kredi kullandırılan müşteri sayısında da yüzde 100'ü geçen artışlar kaydedildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, 2002 yılı sonunda kredilendirilen esnaf-sanatkar ve KOBİ sayısı 137 bin iken, bu sayının 2003 yılı sonunda 212 binlere, Haziran 2004 tarihi itibariyle ise yaklaşık 255 bin seviyelerine yükseldiğini söyledi.
2003 yılı içerisinde Halkbank-KOSGEB işbirliği ile başlatılan TEFE'ye endeksli 75 Trilyon liralık KOSGEB Ekspres Kredisi kullandırılmaya başlandığını, Mayıs 2004 tarihi itibariyle toplam 1143 firmaya kredinin tamamı kullandırıldığını ifade eden Erdoğan, “TOBB ile yapılan protokol neticesinde de esnafımıza ve KOBİ'lerimize oldukça cazip koşullarda, yüzde 14 faiz oranı ve yüzde 3 komisyonla kredi kullandırımına başlanmış ve bugüne kadar 3560 firmaya yaklaşık 130 trilyon lira kredi kullandırılmıştır” dedi.
ÇİFTÇİ BORÇLARININ YAPILANDIRILMASI
Tarım sektörüne yönelik rahatlatıcı uygulamaların da ivme kazanarak devam ettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekonomik krizler nedeniyle kredi borçlarını ödeyemeyen çiftçilerimizin borçları yeniden yapılandırılmıştır. 177 bin 312 üreticimiz üzerindeki 673 trilyon Lira tutarındaki borç, bu kapsamda yeniden ele alınmış, borçlu çiftçilerimizin yüzde 81'i bu fırsatı değerlendirerek borçlarını ödeme yoluna gitmişlerdir. Böylece çiftçimiz tarlasını, hayvanını, traktörünü satmaktan, haciz korkusu yaşamaktan kurtulmuş, yeniden üretime yönelmiştir. Ziraat Bankamız ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından, üretime yönelik ihtiyaçların karşılanması amacıyla verilen kredilerin faiz oranları düşürülmüştür.
Diğer taraftan, Ziraat Bankası'nca da kredi limitleri ve plasmanları arttırılmıştır. 25 milyar lira limitli Bireysel Çiftçi Kredisi ve Projeli İşletme - Yatırım Kredileri'nin yanı sıra, üreticilerimizin çok kısa vadeli ihtiyaçlarının karşılanması için spot tarımsal krediler ile 36 aya kadar vadeli, sabit faizli traktör kredileri devreye sokulmuştur.
Bu uygulamalarla; doğrudan üreticilere kullandırılan canlı krediler, son 9 ayda yüzde 350 oranında arttırılmıştır.”
“İLK GÜNKÜ DİNAMİZMLE MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRMEKTEYİZ”
Erdoğan, anlattıklarının, hükümetin ekonomide gerçekleştirdiği uygulamaların yalnızca bir kısmını oluşturduğunu kaydederek, “Bu ve benzeri uygulamalarımız büyük bir kararlılıkla devam edecektir” dedi.
”Türkiye'nin özlediği yarınlara en kısa zamanda ulaşması için ilk günkü heyecanımızla, ilk günkü dinamizmle mücadelemizi sürdürmekteyiz” diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizim, hükümet olarak, yarının Türkiyesine ilişkin çok büyük hayallerimiz var. Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini almış, üreten, istihdam eden, ihracat yapan, ulusal ve uluslararası yatırımlar için cazibe merkezi haline gelmiş, kronik sorunları çözmüş, geleceğe güvenle bakabilen, bölgesinde saygın ve aktif olmakla kalmayan, aynı zamanda belirleyici rol oynayan bir Türkiye istiyoruz.
Böyle bir Türkiye, asla gerçekleşmeyecek bir hayal değildir. Böyle bir Türkiye'yi hep birlikte, el ele vererek inşallah çok yakında göreceğiz.”