Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Pazartesi günü İran’la imzalanan nükleer anlaşmanın “Türkiye’nin küresel ve bölgesel vizyonunun bir parçası” olduğunu belirtti. Ancak İran’a uygulanmak istenen BM yaptırımlarını önlemeyi amaçlayan anlaşma birkaç saat içinde şüpheye düştü.
ABD'nin BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden İran’a yönelik dördüncü tur yaptırımlar için tam desteğini alması, Türkiye’ye bir diplomatik tokat etkisi yaptı. Davutoğlu İran’a yönelik yaptırımları görüşmenin zamanından önce bir hamle olacağını çünkü İran’ın “önemli bir psikolojik sınır” oluşturduğunu belirtti.
DIŞ POLİTİKADAKİ AMAÇ
Ancak buradan alınan sonuç ne olursa olsun, Türkiye’nin İran müzakerelerinde gösterdiği önemli rol, Kongo’dan Rusya’ya kadar uzanan ve sürekli gelişen dış politikasında önüne çıkan her şeyi içine almayı amaçlıyor gibi gözüküyor.
Harvard Üniversitesi Kennedy Yönetim Okulu uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Walt’a göre, Türkiye genel dış politika yaklaşımıyla olabildiğince çok ağ kurmaya ve kendisini bu ağın ortasına yerleştirmeye çalışıyor.
Türkiye’nin artan diplomatik etkisi kısmen lojistik konumunun verdiği fırsattan kaynaklanıyor. Doğu ve Batı, Kuzey ile Güney arasında bir kavşak gibi duran Türkiye, yüzyıllardan beri toplumlar, ticaret ve enerji yollarının göbeğinde yer aldı.
ABD’nin Ottawa eyaletindeki Carleton Üniversitesi öğretim üyesi Fen Hampson’a göre, bir diğer itici güç, Türkiye’nin sürekli geri tepen Avrupa Birliği’ne girme çabaları.
Hampson, “Bu Türk hükümetinin halkına ayakta durabilmesini sağlayan diğer yollar olduğunu göstermenin bir şekli” derken, büyüyen ekonomisiyle Türkiye’yi Avrupa’nın yeni kaplanına benzetti.
TÜRKİYE’NİN SINIRLARI
İngiltere’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından, Londra merkezli Chatham House Türkiye uzmanı Fadi Hakura, Türkiye’nin şu an için elde edebileceği şeyler içinde bir sınır olduğunu belirtti.
Türkiye’nin politik hırsı ile kapasitesinin karşı karşıya geldiğini belirten Hakura, “Türkiye küresel ve bölgesel alanda büyük hedeflere sahip, ancak hepsini hayata geçirebilmesi için yeterli kapasitesi bulunmuyor” dedi.
Çin ve Hindistan’ın ekonomik büyüklükleri sayesinde küresel alanda daha büyük roller alabileceğini belirten Hakura, Türkiye’nin istediğini elde edebilmesi için ilk önce politik reformlarını yoğunlaştırması gerektiğini söyledi.
Hakura, “Türkiye’de yeni-Osmancılık dış politikası var, ancak izlenen politika ve hedefler arasında bağlantı kurulması için reformlar gerekiyor” dedi.
ABD, Princeton Üniversitesi öğretim üyesi ve BM özel raportörü Richard Falk ise, "Türkiye’nin sınırlarının ötesine baktığını ve küreselleşen dünya için yeni ve gerçekçi bir bakış açısına sahip olduğunu” belirtti.
Falk, "Türkiye zaten bölgesel sorunların çözümü ve şiddetten uzak bir jeopolitika için yeni yollar arayan bir ülke olarak çok önemli bir rol oynuyor. Davutoğlu, barış olmadan çatışmaları çözümlemenin olanaksız olduğunun farkında" diye konuştu.