Güncelleme Tarihi:
Topraklarının büyük bölümü fay zonları üzerinde yer alan Türkiye’nin kuzey ve güneyinde birkaç gündür sıklıkla depremler yaşanıyor.
8 Mart’ta Muğla açıklarında 4,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD), sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda yerin 36.05 kilometre derinliğinde yaşanan deprem, herhangi bir olumsuzluğa neden olmadı.
Bölge halkı daha bu sarsıntının etkisini atlatamamışken bu sefer de 10 Mart’ta Antalya açıklarında 4,7 büyüklüğünde deprem oldu. Antalya ve çevresinde korkuya neden olan bu depremde de herhangi bir olumsuz durum yaşanmadı.
Akdeniz’deki faylar bu kadar hareketliyken dün de Samsun’da 4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Merkez üssü Samsun Körfezi-Atakum ilçesine 17,48 kilometre mesafede olan depremin, 18,27 kilometre derinlikte olduğu belirlendi. Kentte sarsıntıyı hisseden bazı vatandaşlar dışarı çıkarak bekledi.
Peki ülkenin kuzeyi ve güneyinde yaşanan bu depremler bize ne anlatıyor?
Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren sürekli depremle sarsılıyor. Bu zamana kadar belli aralıklarda 7 ve üstü büyüklükte pek çok deprem meydana geldi. Bu depremler içinde ilk akla gelenler ise; 26-27 Aralık 1939 tarihinde gerçekleşen ve 30 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depremi, 24 Kasım 1976’da 7.4'lük Van depremi, sanayi başkentlerini etkileyen 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 depremi ve son olarak ‘asrın felaketi’ olarak adlandırılan 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde hepimizi derinden sarsan iki deprem…
AKDENİZ’DEKİ DEPREMLER HELEN YAYI VE KIBRIS YAYI’NDAN KAYNAKLI OLUŞUYOR
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, Muğla ve Antalya çevresinde yaşanan depremleri Helen Yayı ile Kıbrıs Yayı üzerinde gerçekleşen hareketliğe bağladı.
Pampal, “Ege ve Akdeniz’i bir bütün olarak düşündüğümüzde bu bölgede Helen Yayı yer alıyor. Bu yay kuzey-güney doğrultusunda gerilen ve genişleyen bir bölge olarak adlandırılıyor. Ayrıca bu yay ‘Kıbrıs Yayı’ adı verilen ikinci bir yay daha çizerek Kıbrıs’tan geçip, Antakya’ya doğru devam ediyor. Burada da Doğu Anadolu Fay Zonu ile Ölü Deniz Fayı ile kesişiyor. Yaşanan depremleri bu faydaki hareketlilik sonucu olduğunu söyleyebilirim” dedi.
‘ANADOLU LEVHASI’NIN ‘BATISI’ SON ZAMANLARDA ÇOK HAREKETLİ’
Kıbrıs Yayı’nın tıpkı Helen Yayı gibi Anadolu Levhası ile Afrika Levhasını birbirinden ayıran büyük ölçekli bir ‘dalma-batma zonu’ olduğunun söyleyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, şu bilgilerin altını çizdi:
-- Bu dalma-batma zonunda ‘ağır olan’ Afrika Levhası Anadolu Levhası’nın altına doğru dalıp hareket ediyor. Anadolu’da bu levhanın üzerine biniyor. Özellikle Batı Anadolu kesimi yılda üç santimetrelik bir hızla güneybatıya doğru hareket ediyor.
-- İşte bu bölge son zamanlarda çok hareketli. Bölgenin depremselliğine baktığımız zaman özellikle ‘Rodos-Girit Hattı’na doğru geçmiş zamanlarda 10 tane yıkıcı deprem olduğu görülüyor. Bu depremlerin büyüklükleri de 8 ve üzeri depremler olarak kayıtlarda yer alıyor.
FETHİYE-BURDUR FAY ZONU’NA DİKKAT!
Rodos-Girit Hattı’nın çok tehlikeli olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Kıbrıs kesimi daha seyrek büyük deprem üretiyor. Örneğin en son 1953’te 6,5 büyüklüğünde bir deprem üretti. Ancak hemen batısında yer alan Antalya ve çevresini de kapsayan Helen Yayı ve Rodos-Girit Bölgesi daha büyük depremler üretiyor. Burada oluşacak büyük bir sarsıntı tsunamiye de neden olabilir” dedi.
Tüm bunların dışında Kıbrıs Yayı ile Helen Yayı arasından Isparta’ya doğru uzanan Fethiye-Burdur Fay Zonu olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Pampal, “Bu fay zonu üzerinde de deprem olabilir. Zaten tarihsel kayıtlara baktığımızda Burdur ve Fethiye’de yaşanan büyük deprem olduğu kayıtlarda yer alıyor” ifadelerini kullandı.
Muğla'nın Fethiye ilçesinde 1957’de 7,1 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti. 3200'e yakın evin yıkıldığı veya harap olduğu depremde 67 kişi hayatını kaybetti. 14 Ocak 1969’da da 6,2 büyüklüğünde deprem yaşandı. Bu depremde can kaybı olmadı ama bölgedeki evlerin büyük bir çoğunluğu hasar gördü. Yakın zamanda ise 10 Haziran 2012’de Fethiye'de 6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Burdur'da ise Ekim 1914’te 7 büyüklüğünde deprem yaşandı. Bu deprem Anadolu coğrafyasındaki en büyük depremlerden biri olarak kabul ediliyor.
SAMSUN’DAKİ DEPREMİ NASIL YORUMLAMAK GEREKİYOR?
Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Kuzey Anadolu Dağları'nın oluşumundan sorumlu olan fay zonu olduğunu ve bu zonun Karadeniz’den geçtiği yerlerde depremlerin oluşabileceğini söyleyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Bu zonun çevresinde kuzey ve güneye doğru 50-60 kilometre boyunca tali kırıklar var. Karadeniz’in iç kesimlerine doğru da faylar var ama şu anki hareketlilik levha sınırlarında oluyor. Samsun’da olan deprem bize bu bölgede daha büyük deprem olur dedirtmiyor. Ancak levhanın sınırında bu türden hareketlerin normal olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.