Güncelleme Tarihi:
İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg’in kurduğu Fridays for Future (Gelecek için Cumalar) hareketinin öncülüğünde gerçekleştirilen iklim grevinin amacını Akkuş, Örnek ve Anaçoğlu ile konuştuk. Küçük yaşta iklimle ilgili farkındalıklarının nasıl oluştuğunu soruyorum. İlk sözü Melisa Akkuş alıyor: “Haberlerde hep seller, yangınları görüyordum. Hayvanların yaşam alanlarının giderek daraldığını fark etmem beni çevreyle ilgili düşünmeye itti. Bir gün annemin balkonunda otururken karşımıza yapılan dev otel inşaatını görünce, ‘Dünya için bir şeyler yapmalıyım’ diye bir karar aldım. Okulda çevre kulübü kurmak istedim, okuldakiler sıcak yaklaşmadı, oturduğum ilçenin belediyesinde çevreyle ilgili bir şeyler yapmak istedim yine karşılık bulamadım. Bu sırada araştırmalar yaptım, kitaplar okudum ve çevre derneklerini araştırdım. Daha önce de Greta’nın çalışmalarını görüp etkilenmiştim. Ardından tanıştığım çevre gruplarında çalışmalara ve dünyadaki iklim krizini durdurmak için bir şeyler yapmaya başladım.”
Seren Anaçoğlu ise ailesinin yaşam tarzının kendisini çevre üzerinde düşünmesine vesile olduğunu söylüyor: “Babaannem bulaşıkları asla elde yıkamaz, su tüketimine çok dikkat eder. Eğer elinde yıkadıysa o suyu biriktirir mutlaka başka şeylerde de kullanırdı. Onun böyle davranması büyüdükçe bende bu bilinci oluşturmaya başladı.”
AVUSTRALYA YANGINI DÖNÜM NOKTASI OLDU
Baran Örnek için ise 2019 yılında yapılan çevre yürüyüşü ve Avustralya’daki yangınlar dönüm noktası olmuş. Örnek: “Dünyadaki buzulların erimesi, kuraklık beni her zaman endişelendiriyordu ancak Avustralya'da binlerce hayvanın yaşam alanlarının yani ormanların cayır cayır yanması bende ‘artık bir şeyler yapmanın vakti geldi’ hissi uyandırdı.
Fotoğraf: Murat ŞAKA
7'DEN 70'E HERKESİN İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE ETMESİ GEREK
Tüm dünyada Greta Thumberg olmak üzere çevre hareketinde 25 yaşından küçük gençlerin neden yetişkinlere nazaran daha etkili olduğunu sorduğumda Baran Örnek, “Biz yetişkinlere göre çok daha uzun vadeli düşünüyoruz” diyor. Sözü alan Melisa Akkuş anlatıyor: “Biz yetişkinlerden hep şu sözleri duyuyoruz: ‘Sizler bizim umudumuzsunuz.’ Yetişkinler sürekli z kuşağı ile ilgili konuşa da kimse bize ne düşündüğümüzü sormuyor. Biz sorumluluk bilinci yüksek bir kuşağız. Şimdi dünyadaki felaketler sosyal medya yüzünden daha görünür oldu. Her gün yeni bir felakete, ekolojik yıkıma uyanıyoruz. Yaş fark etmeksizin hepimizin bununla mücadele etmesi gerekiyor. Yetişkinler sorumluluğu hep gençlere atıyor. Ancak 7’den 70’e herkesin bu konuyla ilgili yapacak şeyleri var. Annelerimize, dedelerimize herkese anlatıyoruz. Çok büyük bir kriz yaşıyoruz. Bu krizde sadece gençlere bir sorumluluk yüklenmesi adeta problemden kaçma yöntemi.”
Sözü alan Seren Anaçoğlu, “Yazın İstanbul çok sıcaktı, kuraklık yaşıyoruz, su krizi kapıda. Bunların hiçbirinin şakası yok. Bilimle birlikte bilim insanlarını dinleyerek iklim kriziyle mücadele etmesi gerekiyor. Bilim insanları artık kırmızı alarm veriyor, hiç vaktimizin kalmadığını söylüyor.” diyerek Akkuş’u destekliyor.
UYARILARIMIZ YETİŞKİNLER TARAFINDAN DİKKATE ALINMIYOR
Peki 24 Eylül İklim Grevi neden yapılıyor? Seren Anaçoğlu yanıtlıyor: “Karbon salınımıyla ilgili harekete geçilmesini istiyoruz, iklim değişikliğinin okullarda deneyim odaklı derslerle gösterilmesini talep ediyoruz. Paris İklim Anlaşması ile ilgili mücadele veriyorduk şu anda mutlu sona ulaştık. Ancak iklim kriziyle ilgili yaptığımız uyarılar yetişkinler tarafından dikkate alınmıyor. Görüyorlar ama susuyorlar.”
Melisa Akkuş ise iklim adaletinin sağlanması gerektiğini vurguluyor ve bir örnek veriyor: “İklim krizinden çok daha fazla etkilenen bölgeler var. Örneğin Berivan Karakeçili diye 13 yaşında bir kız çocuğu vardı. Antalya’da portakal bahçesinde çocuk işçi olarak çalışıyordu. Berivan’ın başına fırtına sebebiyle çatıdan bir parça isabet etti ve Berivan Hayatını kaybetti. Burada Berivan’ın ölümünün iki sebebi var birisi çocuk işçi olması diğeri ise iklim krizi.”
Baran Örnek ise iklim krizi üzerine daha çok bilimsel çalışma yapılması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Türkiye’de iklim bakanlığı yok, iklim krizi üzerine çalışan bir bilim kurulu yok. Gençlerin toplumda bu tip konularla ilgili daha çok dinlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
TEK KULLANIMLIK PLASTİKLER SIFIRA İNMELİ
İklim kriziyle gündelik hayatımızda nasıl mücadele edebiliriz? Bu soruya Seren Anaçoğlu, tek kullanımlık plastikler örneğiyle anlatıyor: “Bireysel olarak plastik kullanımını sıfıra indirmemiz gerekiyor hatta ülkemizde yasaklanması gerekiyor. Bugün iklim krizine karşı herkes bir şeyler yapabilir. Çöpleri ayrıştırabiliriz, su kullanımında tasarruf yapabiliriz. Her satın aldığımız pantolon için tonlarca su harcanıyor. Ben bir kıyafeti almadan önce bunu 50 kez giyer miyim diye kendime soruyorum.”
Baran Örnek, Anaçoğlu’nu onaylayarak devam ediyor: “Bizim mükemmel şekilde iklim kriziyle savaşan küçük bir topluluğa değil, az da olsa bir şeyler yapan milyonlara ihtiyacımız var. İşe giderken matara kullanmak, pipet kullanmadan bardaktan su içmek büyük farklar yaratacak. İnsanlar sanki bu iklim krizi Allahtan gelmiş gibi davranıyor ancak bu kriz insanlar tarafından yaratıldı ve şu anda önü alınamıyor.”