ANKA
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2008 13:54
İspanya eski Başbakanı Jose Maria Aznar, "Doğrudan yabancı sermaye yatırım açısından Türkiye'nin geleceği güven veriyor. Buraya gelmek isteyen İspanyol işadamlarına tereddütsüz Türkiye'ye gitmelerini ve hatta beni de danışman olarak işe almalarını öneririm. Türkiye’nin geleceğine yatırım yapan kazanır" dedi.
Akbank Kurumsal Bankacılık Konferansları çerçevesinde Türkiye'ye gelen ve İstanbul'da bankacılar ile iş dünyası temsilcilerine bir konuşma yapan Jose Maria Aznar, Türkiye'nin dış yatırımlar için güven verici hale geldiğini, dünyada rekabet gücünü artırdığını söyleyerek, "Küreselleşmeye karşı olmak adına kendini izole eden hiç kimse ilerleyemez" görüşünü savundu.
FRANSA AKDENİZ BİRLİĞİNİ KENDİSİ İÇİN İSTİYOR
Aznar, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Akdeniz Birliği kurulmasına yönelik girişimleri hakkında da şu değerlendirmeyi yaptı :
“Fransa’nın bu konuda sadece kendi etkisini arttırmak için mi yoksa güçlü bir Akdeniz Birliği oluşturmak için mi bunu savunduğunu bilemem. Bana kalırsa Fransa kendi politik etkinliğini Akdeniz bölgesinde arttırmak için böyle bir birlik istiyor. Onları bu konuda eleştiremem. Ancak bunun farkında olup da farkında değilmiş gibi davranan liderleri eleştirebilirim.”
ARKADAŞIMIN ABD’YE BAŞKAN OLMASINI ARZU EDERİM
Aznar, şu anda dünyanın her yanında en önemli beklentinin ABD seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı konusunda odaklandığını dile getirerek, “Şu anda kime sorsanız dünyanın en önemli üç sorusu nedir diye her üçünde de ABD Başkanlık seçimleridir yanıtı alırsınız. ABD seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı ve kimin başkan olacağı çok önemli. Şu anda üç başkan adayından ikisi benim arkadaşım. Öncelikle tabi ki tercihim benim arkadaşımın başkan olmasıdır” dedi.
EN KÖTÜ EKONOMİK KRİZ POLİTİK KAYNAKLI OLANDIR
Aznar, konuşmasında ekonomiden siyasete, uluslararası ilişkilere ve terörizme karşı mücadeleye kadar bir dizi konuda görüşlerini açıklarken küresel krizi de değerlendirdi. İspanya eski Başbakanı, “En kötü ekonomik kurumsal ve siyasi nedenlerle ortaya çıkan krizdir. Çünkü düzeltilmesi en zor kriz budur. Şimdi dünyada yaşanan küresel kriz henüz tamamlanmadı ,ama en kötü dönemi aşılmak üzere. Kriz herkesi farklı etkiliyor ve etkileyecek de. Büyük ekonomiler için uzun bir kriz olacak bu süreç. Krizin çözüm yolunda bankacılık sisteminin ve konut sektörünün yeniden istikrara kavuşması büyük önem taşıyor” dedi.
Krizle başa çıkarken ekonomik istikrarı sağlamanın önemine değinen Aznar, “Evi düzenlemek ve biraz ortalığı toparlamak gerekiyor. Elinizde olandan fazlasını harcamamak lazım. Kaynak yönetimi çok önemli ve daha da önemlisi daha az müdahaleci bir ekonomik yaklaşım gerekiyor. Mali krizde durumu en rahat olan ülkeler dış yatırımların cazibesini koruduğu ve konut sektörünün iyi durumda olduğu ülkelerdir” görüşünü dile getirdi.
EKONOMİK MİLLİYETÇİLİK ÇOK TEHLİKELİ
Altın kural olarak ekonomide her zaman pazarın üstünlüğüne,açık rekabete ve esnekliğe inandığını, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin de şart olduğunu belirten Aznar, “Ekonomide korku hiçbir zaman fayda getirmez. Serbest pazarı ve açık rekabeti sağlamak konusunda AB’nin problemi var. Daha esnek yapıya sahip ekonomiler daha hızlı büyüyor. Daha az büyüyenlere bakarsanız hepsinin katı ekonomik yaklaşımlara sahip olduğunu görürsünüz. En büyük korkum ekonomide korumacılık ve milliyetçilik yaklaşımlarıdır. Ekonomik milliyetçilik çok tehlikeli” değerlendirmesini yaptı..
AB EKONOMİSİ ALTINCI SIRAYA DÜŞECEK
Aznar, Kuzey Amerika’nın pazar ekonomisi, açık rekabet ve esneklik sayesinde küresel ekonomik çalkantıdan daha çabuk kurtulma şansı olduğunu AB ülkelerinin bu konuda daha önemli zorluklarla karşı karşıya bulunduğunu savunarak şunları söyledi:
“Krizin Pasifik’ten Atlatik’‘in bu kıyılarına doğru etkisi gelmeye başladı. AB ekonomileri şu anda ikiye bölünmüş durumda. Orta ve Doğu Avrupa ekonomileri daha iyi durumda. Gerekli esnekliği göstermeyen Avrupa ekonomileri ise daha fazla sıkıntı yaşıyor. AB şu anda ABD’nin ardından dünyanın ikinci büyük ekonomisini oluşturuyor. Ancak tahminler doğru çıkarsa 2020’de AB ekonomisi altıncı sıraya gerileyecek.”
AB'NİN ASKERİ GÜCÜ YOK, TEK SİLAHI EKONOMİDE GÜÇLENMEK
Aznar, AB’nin dünya ekonomisindeki etkinliğini artırması için açık rekabete ve esnek ekonomik politikalara ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Küreselleşme sürecinde AB’nin gerilememesi ve politik etkisini artırabilmesi için kullanabileceği tek yol ekonomik araçlardır. AB’nin askeri bir gücü yok. Teknolojide, inovasyonda rekabet edemiyoruz. Yapabileceğimiz tek şey, reformlarla, özelleştirmelerle, daha düşük vergilerle, daha az korumacılıkla ve daha az müdahaleci politikalarla ekonomideki etkinliği arttırmak” diye konuştu.
KÜRESELLEŞMENİN FAY HATTI YOK
Küreselleşmenin pozitif ve negatif etkilerinin tartışıldığını, ancak pozitif yanın her zaman ağır bastığını söyleyen Aznar, “Dünya ekonomisinde şu anda küreselleşme kaynaklı bir fay hattı oluşmuş değil. Geçen sürede 500 milyona yakın insan küreselleşmenin yarattığı zenginlik sayesinde fakirlikten kurtuldu. Afrika’da durum kötü ve bu kıtanın yaşadığı sorunlar küreselleşmeden değil küreselleşme sürecine eksik katılımından kaynaklanıyor” dedi.
TERÖRİSTLERİN ATEŞ KES ÇAĞRILARINA İNANMAM
Toplantıda katılımcıların sorularını yanıtlayan Aznar, terörizmle mücadele konusunda ise şunları söyledi :
"Ben doğrudan terörizmin muhatabı olmuş bir kişiyim. Terörist bir saldırıyla karşı karşıya kalmış ve kurtulmuş bir kişi olarak terörizmin ne demek olduğunu çok iyi biliyordum. Ben terörün her türüne karşıyım. Bütün terörler aynıdır. Teröristlerin ateşkes çağrılarına da hiç bir zaman güvenmem. Ateşkes çağrısı teröristlere güven veriyor ve daha çok şey istemelerine neden oluyor. Türkiye benden başbakanlığım döneminde terörizmle ilgili ne zaman destek istemişse her zaman desteğimi vermişimdir. Daha fazla destek istemiş olsalardı da daha fazlasını da verirdim."
ABD MÜDAHALESİ İYİ OLDU
Irak’a ABD müdahalesine neden destek verdiğine ilişkin bir soruyu Aznar, “Ben sadece Irak’a değil üç diğer müdahaleye de destek verdim. Birisi Sırbistan’da Miloseviç’e karşı olan, diğeri Taliban rejiminin yıkılmasına yönelik olan ve üçüncüsü de Saddam Rejimine karşı olan müdahalelerdir. Ben şimdi Sırbistan’ın Miloseviçsiz, Afganistan’ın Talibansız ve Irak’ın da Saddamsız daha iyi olduğunu düşünüyorum. Onlarla daha iyi olduğunu düşünenlerle ise hem fikir değilim” şeklinde yanıtladı.