Güncelleme Tarihi:
Çocuk Vakfından yapılan açıklamada, raporun 1980-2005 yılları arasında yapılan aile odaklı, çocuk merkezli çalışmaları değerlendirmek amacıyla hazırlandığı kaydedildi.
Değerlendirme için Türkiye'de düzenlenen çocuk merkezli kongre, kurultay, şura, sempozyum kararlarının yanında, 135 kaynağın tarandığı, 67 akademisyen ve uzmanın görüşlerinin dikkate alındığı belirtildi.
Türk ailesinin “krizin eşiğinde” olduğu iddia edilen raporda, çocuğa ilişkin olumsuz göstergelerin temelinde aile sorunu bulunduğu kaydedildi.
3 milyon 600 bin ailenin yoksulluk sınırında olduğu ve ailedeki ekonomik, sosyal ve kültürel krizin aile içi çatışma ve şiddeti artırdığı ifade edilen raporda, ayrıca, yoksulluğu şefkat siyasetiyle (yardım dağıtma) erteleme alışkanlığı bulunduğu savunuldu.
Bebek ve 5 yaş altı çocuk ölümleriyle anne ölüm oranının hala yüksek olduğu dile getirilen raporda, anne-çocuk sağlığı geliştirme programının yaygınlaştırılamadığı belirtildi.
EN KALABALIK SINIFLAR İSTANBUL'DA
Türkiye'de okul öncesi eğitimde köklü atılım yapılamadığı, dünyada 26 öğrenci olan sınıf ortalamasının Türkiye'de 36 olduğu bildirilen raporda, en kalabalık sınıfların da İstanbul'da yer aldığı vurgulandı.
Raporda, Türkiye'nin dünya ortalamasına göre 143 bin sınıf açığı bulunduğuna işaret edilerek, son 5 yılda öğrenci merkezli müfredat değişikliğinin ise umut verici olduğu kaydedildi.
Türkiye'de 1 milyon 400 bin korunmaya muhtaç ve kimsesiz çocuğa sosyal güvenlik sistemi kurulamadığı ve koruyucu aile modeli ile evlat edinme uygulamasının yaygınlaştırılamadığı ifade edilen raporda, Türkiye'de 4 çocuktan birinin yoksul olduğu öne sürüldü.
5378 Sayılı Özürlüler Kanunu'nun, nüfusun yüzde 12,28'i özürlü olan Türkiye'de özürlülerin kök sorunlarının çözümünde en önemli çalışma olarak gerçekleştiği vurgulanan raporda, özürlüler için hazırlanan 2005-2010 eylem planı da umut verici olarak nitelendi.
“5 ÇOCUKTAN BİRİ ÇALIŞIYOR”
Raporda, Türkiye'de 5 çocuktan birinin çalıştığı ve çalışan çocukların yüzde 76,9'unun tarım kesiminde yer aldığı belirtilerek, sokaktaki çocuklara ilişkin şu değerlendirmede bulunuldu:
“Sokaktaki çocukların sayısı bilinmiyor. TBMM Çocukları Sokağa Düşüren Nedenlerle Sokak Çocuklarının Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu Raporu'nun sorunlara yaklaşımı ve çözüm önerileri hayata geçirilemedi. Sokaktaki çocuklarla ilgili yapılan çalışmalarda en başarısız ve en sorunlu 2 il İstanbul ve Diyarbakır.”
Türkiye'de 2001-2005 yılları arasında suç işleyen ve kapkaççılık yapan çocuk sayısında artış olduğuna da işaret edilen raporda, çocuk suçları konusunun, çocuk adalet sistemi yerine, ceza yasaları içerisinde düzenlenmesi eğiliminin de sürdüğü vurgulandı.
ÇOCUK İSTİSMARI
Türkiye'de son 5 yıl içinde çocuk ihmali ve istismarının yaygınlaşma eğilimi gösterdiği de savunulan raporda, en yaygın çocuk istismar türünün ekonomik istismar olduğu, son 5 yılda çocuklara karşı işlenen fiziki istismar türlerinin oranları ile cinsel istismar vakalarında artış yaşandığı kaydedildi.
Çocuk pornografisi konusunda Türkiye'nin riskli ülke olduğu iddia edilen raporda, son üç yılda akranlar arası şiddet ve çocukların kesici alet ve ateşli silah kullanımının yaygınlaştığı belirtildi.
Raporda, Türkiye'nin, 27 Ocak 1995?ten bu yana Çocuk Haklarına Dair Sözleşme çerçevesinde taahhüt ettiği hedeflere ulaşamadığı, çocuk hak ihlallerinin yaygınlaştığı savunularak, kamu yayıncılığı alanında da çocuk dostu medya düzenine göre yasal düzenleme yapılamadığı vurgulandı.