"Türkiye'nin birliğe ve dirliğe ihtiyacı var" Devlet Bahçeli'den Akşener'e çağrı: Kararından vazgeç

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

Bir iki konuda düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Yeni yüzyılın ikinci evresindeyiz. Türkiye devlet ve millet olarak çok büyük meselelerle karşı karşıya, iç ve dış tehditler altında bulunmaktadır. Türkiye'nin geçmiş dönemlerden çözümüne gayret gösterilen ve bu konuda da önemli aşamalar sağlanmış olan asrın felaketi, büyük yangınlar, seller; bütün bunların yanında yıllardan beridir devam eden terörle mücadelede de çok büyük mesafeler kat edilmiştir.

Şimdi yeni bir süreçteyiz. Yeni Yüzyılın ikinci evresi, Türk milletinin tekrar dirilişi, yükselişi, ayağa kalkışı ve milletler mücadelesinde layık olduğu yeri alması için milletçe bize bir vesile ortaya koymaktadır. Burada çok dikkatli olmak gerekiyor.

"TÜRKİYE'NİN BİRLİĞE, DİRLİĞE, BERABERLİĞE BÜYÜK İHTİYACI VARDIR"

Zaman zaman ifadeye çalışırım. Aritmetikte dört işlem vardır. Bunlardan birisi çıkarma, birisi toplama, birisi çarpma, diğeri bölmedir. Çıkarmayla bölme küçültür. Çarpmayla toplama büyütür. O sebepten dolayı Türkiye'nin birliğe, dirliğe, beraberliğe büyük ihtiyacı vardır.

Türkiye'de siyasi kurumlarımız demokrasinin güçlenmesini hep beraber arzuluyorlarsa önce ülkede siyasi istikrarı sağlamaları gerekiyor. Bunun temeli ise partilerin siyasi istikrara kavuşmasına bağlıdır. Siyasi partilerimizde bir karmaşa, bir çatışma, birbirlerine karşı aşırı derecede fitne, fesat ve iftiralarla yalan sömürüsü yapılmalıdır. Bu gidişat iyi değildir.

Bu sebeple önümüzdeki günlerde siyasi partilerimiz, siyasi istikrarı önce kendi kurumlarında sağlamak sonra da ülkeye siyasi istikrar getirmek daha sonra da büyük Türkiye inşasında ortak iradesini ortaya koyarak güçlü bir Türkiye'nin yükselişinde katkıda bulunmak olmalıdır.

Şimdi yine birçok konular bu manada gündeme getiriliyor. Televizyonları çok yakinen takip ediyoruz, konuşmacılarını dikkatle dinliyoruz. Bilim insanları, basın mensupları önemli yorumlar getiriyor. Fakat bu yorumların hepsi; yerelleşme, cepheleşme ve ayrışmaya yönelik söylemlerle devam ediyor. Buna da son vermek lazımdır. Basın mensuplarımız, televizyon kurumlarımız, onların akşamları yapmış oldukları sabaha kadar süren değerlendirmeleri Türkiye'nin bu hedefleriyle paralel olması, aydınlatıcı yol gösterici olması lazımdır.

Buna dikkat edilmemektedir. Bir konuda kanaatimi söylemek istiyorum. Türkiye'de yine siyasi tartışmalar, kongreler, partilerden ayrılmalar, yeni yeni adaylar ortaya çıkartmalar geçmişte olduğu gibi süre gelmektedir. Her seçim sonrası bir suçlu aranır, bu suçlu partilerin yönetiminde değil, yönetiminin dışında unsurlar aracılığıyla partilerdeki yeniden yenileşmeye dayalı gayretler olarak kendilerini göstermektedir.

Şu an için 6'lı masa Türk siyasi hayatında önemli bir örnektir. 6'lı masaya dayalı olarak siyasi kurumlar geçmişteki kongrelerinde olduğu gibi şimdi de kongreleri yapma kararı alırken partileri yenileştirmeye, partileri başka türlü iklime sokmaya gayret gösteren söylemlerle muhatap olmaktadırlar.

Benim düşüncem şudur; bizden ayrılmış bir grup arkadaşımız İYİ Parti'yi kurmuşlardır. İYİ Parti, TBMM'de temsil edilen bir siyasi kurumdur. Şu an için 104 tane siyasi kurumumuz var. Bu siyasi kurumlar demokrasinin vazgeçilmez unsurları. Ve bu vazgeçilmez unsurların ancak 34'ü siyasi seçimlere katılabilmektedir.

Bu seçimler sonucunda ise birinci anlayış partiyi bölmek, partiyi küçültmek toplama yerine; çıkarmayla bölmeye yakın bir çizgide siyasi istikrarsızlığa kuvvet vermeye çalışmaktadırlar. O sebepten dolayı, bizden ayrılmış olan bir siyasi partinin bugün tartıştığı konu 27 Nisan'da zannediyorum bir büyük kongreleri olacak. MHP, 55 yıllık siyasi hayatında bu tür davranışların bir çoğunu yaşamıştır. Ayrışmalar olmuştur, ayrı partilileşmeye gidilmiştir. Ama sonuç itibariyle MHP, ulu çınar gibi hayatta kalmayı başarmıştır. Bütün siyasi partilerin bu manada kalması lazım.

AKŞENER'E ÇAĞRI

Şimdi basından takip ettiğim kadarıyla önüne gelen aday olmaya çalışıyor. Bu adaylık onların en tabii hakkıdır. Fakat çoklu adaylar, çoklu bölünmelere vesile olabiliyor. Küsmeler, kırılmalar, ayrışmalar partiyi küçültme gibi gayretler olabiliyor. O sebepten dolayı önümüzdeki siyasi istikrarı, siyasi partilerdeki istikrarla ilişkilendirerek, sayın Meral Akşener Hanımefendi'nin ayrışma kararından vazgeçerek partinin başında devamında, onunla beraber aday olmayı düşünen, proje sahibi arkadaşların da etrafında kenetlenerek Türkiye'nin meseleleri konusunda çaba gösteren bir parti konumuna gelmesini düşünmekteyim.

Ne de olsa geçmişte ilişkilerimiz olan, geçmiş dönemlerde kardeşliğimiz bulunan, siyasi hareketlerde komşuluk imkanını bulmuş olan bu siyasi partinin böyle bir oyuna, böyle bir tahrike düşmeden kararını vermek suretiyle 27 Nisan'da Türk siyasi hayatındaki faaliyetlerini gözden geçiren bir olağan kongreyle genel başkan seçeceği yerde, istişarelerle partilerini güçlendirecek bir yola girmelerini tavsiye ediyorum.

Kabul ederler, etmezler ama benim düşüncem budur. Yeni tartışmaları şimdi 17 gün tekrar; şu aday olacak, bu aday olacak, şu şunu söyledi, bu bunu söyledi gibi Türk siyasetini kara lekelerle süsleyen kara lekeler yerine; geleceğe yönelik güçlü bir Türkiye'nin inşasında siyasi kurumların güçlendirilmesi demokrasinin daha genişletilerek insan haklarına dayalı güzel bir Türkiye'nin ortaya çıkmasına yarar vardır diye düşünüyorum.