Güncelleme Tarihi:
New York Times muhabiri Sabrina Tavernise, bugün gazete için kaleme aldığı haber analizde, Türkiye’de son dönemde yaşanan gelişmelerin güç dengelerindeki önemli bir değişikliğe işaret ettiğini belirtti.
Geçtiğimiz hafta Türkiye’de üst düzey subayların tutuklanmasının tarihe geçecek bir olay olduğunu ifade eden Tavernise, Türk ordusunun uzun bir süre boyunca dokunulmaz bir konumda olduğunu ancak şoke edici bir kesinlikle siyasi konumunu kaybettiğini savundu.
Analist, yaşananların Türkiye’nin var oluşuyla ilgili bir soruya yol açtığını belirtti: "Türkiye nasıl bir ülke olacak?"
Analize göre, bu sorunun temelleri Türkiye’de çok derin. Ordu, Türkiye’de toplumun her alanına yayılan laikliğin koruyucusu olarak görülüyor. Ancak bu son yaşananlar ordunun sadece siyasi gücünü kırmakla kalmadı aynı zamanda mücadele etmeye yeterli ya da gönüllü olmadığını da göstermiş oldu. Geçen hafta onlarca subay gözaltına alındı hatta bazıları tutuklandı. Ancak genelkurmayın toplantısından bırakın darbeyi küçük bir açıklama bile zor çıktı.
Tavernise, Türkiye’de görüştüğü Baskın Oran ve Soli Özel gibi uzmanların da ciddi bir değişiklik yaşandığına işaret ettiklerini belirtti ve ekledi: “Ancak bu değişikliğin sonucunda ne olacağı ülkeyi tedirgin ediyor.”
Türkiye bilinmeyen bir yere gidiyor. Bu da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın haklarını kısıtlayacağından korkan milyonlarca laikte bir tedirginlik yaratıyor. Bu korku Pazartesi günü yaşanan tutuklamalarla daha da derinleşti.
“Ülkenin bu kimlik krizini nasıl çözdüğü sınırlarının dışında da yankılanacak” diyen Tavernise, Türkiye’nin stratejik ve ekonomik öneminin altını çizdi. Emekli General Haldun Solmaztürk’ün geçtiğimiz hafta yaşanan tutuklamaların ardından, “Artık ordu tamamen pasifleşti, Türkiye’nin siyasi sahnesindeki bir güç olarak yerini kaybetti. Artık ordu dokunulmazlığını kaybetti” ifadelerine yer verdi.
Bu Türkiye için tarihi bir olay. Çünkü ordu, hukuk mekanizması ve devlet bürokrasisi, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana ellerindeki çok büyük gücü, ülkedeki demokrasiyi, Halil Berktay’ın tabiriyle “hiç büyümeyen bir çocukmuş gibi” korumak için kullanmıştı. Ancak bu rol İstanbul’un sözünü sakınmayan belediye başkanı Erdoğan’ın yükselişiyle değişmeye başladı.
Güçlenmekte oluşan dindar ezilmişlerin temsilcisi olan Erdoğan, siyasi İslam geçmişini, Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne (AB) üye yapma hedefiyle birleştirerek kafaları karıştırdı. Tavernise, Erdoğan’ın destekçilerinin büyük bir çoğunluğunun AB ülkeleriyle iş ilişkileri içinde olduğunu hatırlattı.
Laik elitler Erdoğan’dan nefret etse de, AK Parti 2007’de seçimleri büyük bir farkla kazandı. Yazar, bu seçimlerin ordunun Türkiye’de zaten değişmekte olan rolünü önemli oranda azalttığını belirtti. Savcıların gündeme getirdiği darbe iddialarının hiçbiri gerçekleşmedi çünkü ordunun en üst kademeleri bu çabaları engellemeyi başardı.
Ordunun, sayısı 2007’de bu yana 200’e ulaşan tutuklamalara cevap vermemesi de müdahaleye karşı bir liderlik anlayışının yerleşmekte olduğuna işaret ediyor. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ordunun siyasete müdahalesinin geçmişte kaldığını ısrarla yineledi.
Ancak Erdoğan’ı eleştirenler için tutuklamalar, muhalefeti susturmak için atılan adımlar olarak görülüyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı, hükümet bürokrasisi ve Parlamento üzerindeki kontrolü sağlamış olmasıyla tamamıyla kontrolsüz kaldığı ifade ediliyor.
Tavernise, Fethullah Gülen cemaatinin polisin ve hukuk sisteminin büyük bir kısmını ele geçirdiği yönünde Türkiye’de yaygın bir kanı olduğunu da belirtti. Cemaatle ilgili bir kitap yazan gazeteci Nedim Şener bu durumun “açık sır” olduğunu söyledi. Kamuoyunun bir kısmı Erdoğan’a muhalefet edebilecek tek kurum olan yargının da yakında İslamcıların eline düşeceğinden endişe ediyor.
Erdoğan’ın güçlenmesinden memnun olanlar bile kendisinin otokratik eğilimleri ve noksanları olan bir lider olduğunu söyledi. “Erdoğan’ı en sert biçimde eleştiren isimlerden Aydın Doğan geçtiğimiz yıl dev bir vergi cezasıyla karşı karşıya kalmış, Doğan’ın gazeteleri için çalışan gazeteciler cesaretli eleştirinin artık öldüğünü söylemişlerdi” diyen Tavernise, Özel’in Erdoğan’ı “demokratik olmayan ancak demokratikleştiren bir güç” olarak tanımladığını belirtti.
Özel, Erdoğan gibi eski İslamcıların yeni bir Türkiye oluşturma projesine sahip tek isimler olduklarını çünkü laik Cumhuriyet Halk Partisi’nin sürece katılma konusunda “beceriksiz ya da gönülsüz” olduklarını söyledi.
Ancak Şener, yeni Türkiye’nin kendisi gibileri dışlayacağı görüşünde. Oran ise bu korkuların yersiz olduğuna inanıyor. Marksizm’den hareketle konuşan Oran, “Bu insanlar burjuva sınıfının bir parçası haline geldi. Her zaman Müslüman olacaklar ama hiçbir zaman İslamcı olmayacaklar” dedi.