A.A
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2009 16:41
Özellikle aile içi cinsel tacize uğrayan mağdurlar ile yetiştirme yurtlarında kalmaları mümkün olmayan 18-25 yaş arası genç kızlara sahip çıkmak amacıyla, “Güneş 1” adıyla geçen Aralık ayında açılan sığınma evi, 100'ün üzerinde genç kıza ev sahipliği yaptı.
Genç Kız Sığınma Evi Derneği Başkanı Uğur İlhan, sığınma eviyle ilgili yaptığı açıklamada, derneğin 2006 yılında kurulduğunu hatırlattı.
Genç kız sığınma eviyle ilgili projeyi kaymakamlıklara sunduklarını ve Kadıköy Kaymakamlığının projeye destek verdiğini anlatan İlhan, projeyi daha sonra Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma Vakfı Genel Müdürlüğünün de onayladığını kaydetti.
Genel giderlerin karşılanması için Kadıköy Kaymakamlığına 12 aylık bütçe aktarıldığını belirten İlhan, sığınma evinin resmi olarak 2008 yılının Aralık ayında faaliyete geçtiğini söyledi.
İlhan, “Yetiştirme yurtlarından reşit olduğu için ayrılan, aile içi şiddet gören, aile içi cinsel tacize uğrayan 18-25 yaş arası kızların kadın sığınma evinden ayrı olarak bir süre kalabileceği, meslek kurslarına gidebilecekleri ya da yarım kalan eğitimlerine devam edebilecekleri bir kurum oluşturmayı” hedeflediklerini anlattı. Uğur İlhan, Türkiye'de ilk kez genç kızlara yönelik bir sığınma evi açıldığını söyledi.
Sığınma evinin kurulduğu günden bugüne kadar, 100'ün üzerinde genç kıza ev sahipliği yaptığını anlatan İlhan, şu bilgileri verdi:
“Güneş-1 Genç Kız Sığınma Evi Aralık 2008'de açıldı. Ondan önce sığınma evimiz olmadığı için özel bir hastanenin lojmanı bize tahsis edilmişti. Burada sadece 2-3 kız kalabiliyordu. Yeni kurduğumuz evde daha çok kızımız kalabiliyor.
Buraya gelen genç kızlar birbirlerini tanıyorlar. Daha da önemlisi, kendilerinin yalnız olduğunu, çok travmatik olaylar yaşadığını düşünen genç kızlar buraya geldiğinde, onlardan daha da fazla acılar yaşamış, öz babasından tecavüze uğramış, ağabeyinin yıllarca cinsel tacizini yaşamış kişilerin hikayelerini duyup biraz daha rahatlayabiliyorlar. Birbirleriyle dertleşiyorlar, acılarını paylaşıyorlar ve birbirlerine güç katabiliyorlar.”
İlhan, sığınma evine gelen kızların en çok “aile içi cinsel taciz” yaşayan mağdurlar olduğunu kaydederek, “Bu durumdaki genç kızlar çok kötü durumda. Psikolojik olarak ciddi destek vermemiz gerekiyor. Burası kadın sığınma evlerinden çok farklı. Çünkü aile içi şiddet dediğimizde sadece evli çiftler bunu yaşıyormuş gibi algılanıyor. Oysa aile içi şiddete tanıklık eden bir genç kız, sırf evden uzaklaşmak için öyle bir psikolojiyle ya evden kaçıyor ya da kendinden yaşça büyük biriyle evlenmeye kalkışıyor” dedi.
“GENÇ KIZLAR, KADIN SIĞINMA EVLERİNE GİTMESİN”Uğur İlhan, genç kızların kadın sığınma evlerine gitmesinin problemlerine çözüm olmadığını savunarak, “Eğer baba evinde şiddet gören ya da cinsel tacize uğrayan bir genç kızı alır kadın sığınma evine götürürsek, oradan bir erkek düşmanı çıkartırız. Ya da evlilik kurumundan tamamıyla nefret eden, ürken bir genç kız çıkartırız. Genç kız çalışması ve kadın çalışması çok farklı” dedi.
Sığınma evinde manikür, pedikür, aşçılık ve sürücü eğitimi verildiğini anlatan İlhan ayrıca “aikido” eğitimi de alan genç kızların lisans sahibi olduklarını bildirdi.
İlhan, evde barınan 4 genç kızın bu yıl üniversite sınavına girdiğini ve sonucu merakla beklediklerini kaydetti.
Genç kızlara durumlarından dolayı çok hassas ve özenli yaklaşmaları gerektiğine işaret eden İlhan, “Çünkü adı üstünde genç kız. Hem mesleki eğitim vermek, hem de gerektiği yerde oturmasını, kalkmasını, nasıl
yemek yemesi gerektiğini öğretmek zorundasınız. Kızlarımızın çoğu ilk kez sinemayı ya da tiyatroyu burada gördü. Şimdi tatile gitmek istiyorlar, içlerinde daha hiç denize girmemiş olanlar var. Bu nedenle bu kurumun devamlılığını sürdürebilmesi için desteğe ihtiyacımız var” diye konuştu.
YAŞADIKLARINI ANLATTILARSığınma evi ilk açıldığında burada kalmaya başlayan S.Y (18), “Bizim hayatımız şov değil. Burada her şeyin üstüne bir sünger çektik ve unutmaya çalışıyoruz” dedi.
Sığınma evinde çok mutlu olduğunu dile getiren S.Y, şunları anlattı:
“6 aydır buradayım, yetiştirme yurdunda büyüdüm. 18 yaşına geldiğimde yasal süreç dolduğu için ayrılmak zorunda kaldım. Evin ilk kızlarından biriyim. İlk geldiğimde ellerim titriyordu, hayata umutsuz bakıyordum. Hatta anneme (Uğur İlhan) ilk sorum, 'beni ne zaman kapının önüne koyacaksınız' olmuştu. Çok şey değişti. Eğitimlerim sürüyor. Burada açık öğretime başladım. Okulumu bitirmeye çalışıyorum. Ehliyet aldım. Aikido kursuna gittim ve diplomamı aldım. Aşçılık kursuna gittim. Ayrıca annemin asistanlığını yapıyorum.”
S.T. (18) ise çok küçük yaştayken annesinin ve babasının ayrıldığını ifade ederek, hakiyesini şöyle aktardı:
“Annem hem kuma, hem de üstüne kuma geldiği için babamla ayrılmışlar. İmam nikahıyla evlenenler boşanırken çocuklarını paylaşırlar. Beni anneme verdiler, küçük kardeşimi de babama. Annem boşandıktan sonra anneannemin yanına gittik. Zamanla bizi istemediler orada, annem de bu yüzden kendisinden 25 yaş büyük bir adamla evlenmek zorunda kaldı. Ben o adama baba demedim, oda beni istemediği için sokağa attı. Ninemin yanına gittim, yatalaktı bir süre ona baktım, lise eğitimime başladım. Ama o da ölünce tamamen yalnız kaldım. Komşularımıza, akrabalarımızda kalmaya başladım. Ama 'insan eti ağır gelir' oda çok uzun sürmedi.”
İstanbul'da bir süre teyzesinin yanında kaldığını anlatan S.T, daha sonra buradan da ayrılmak zorunda kaldığını, okuldaki öğretmenlerinin yardımıyla sığınma evine geldiğini belirterek, “Eğitimime devam ediyorum. Başka eğitimler de alıyorum. Çok mutluyum burada. Her şeyden önce güvende hissediyorum kendimi” dedi.