Güncelleme Tarihi:
ABD'den gelen araştırma ekibi son depremde Türkiye'de de deprem dalgasının oluştuğunu saptadı
Yüzyılın Felaketi'nde, yalnızca Kuzey Anadolu Hattı'ndaki fay kırılması değil, İzmit Körfezi'ndeki deprem dalgası, tsunami'nin de can aldığı saptanmış durumda. Türkiye, tarihinde, büyüklüğü itibariyle, uluslararası kayıtlara geçirilen ilk tsunami'yi yaşadı.
Amerika'dan gelen Tsunami Araştırma Ekibi, Yüzyılın Felaketi sırasında, İzmit Körfezi'nde deprem dalgası oluştuğunu belirledi.
Yani Türkiye'de deniz ilk kez bir kıyıda 2.5 metre yükseldi.
Uzman ekip, deprem sırasında oluşan tsunami'nin orta büyüklükte olduğunu saptadı.
Tsunami ekibinin araştırmaları, hem dünyada deprem dalgası konusunda sürdürülen çalışmalara yeni bilgiler ekleyecek hem de Türklere, tsunami'nin onları da vurabileceğini göstermiş olacak.
Böylece, deniz kıyısında yaşayanlar, en azından gelecekte bir deprem dalgasının yol açabileceği can kaybını azaltabilecek önlemler alabilecek.
Depremin üzerinden üç gün geçtikten sonra, Türkiye'ye ulaşan Tsunami Araştırma Ekibi'nin başında Doçent Ahmet Cevdet Yalçıner ve Yunanlı Profesör Costas Synolakis var.
İkisi de İnşaat mühendisi. Uzmanlık alanları kıyılar. Çalışmalarını yıllardır Amerika'da sürdürüyorlar.
Ekibin üyeleri arasında, deniz üzerindeki petrol rafinerileri konusunda uzman Martin Eskijian ve jeolog John Freckman da var. Doktora öğrencisi Jose Borrero ise kıyı mühendisi.
Hepsi de son on yılda dünyada meydana gelen tsunami'lerin en büyüklerini incelemişler. İzmit Körfezi'nde görülen tsunami'nin özel ve şaşırtıcı olduğunu söylüyorlar.
DENİZE GEÇEN ENERJİ
Doçent Ahmet Cevdet Yalçıner, Kaliforniya'da, tsunami modelleri üstüne çalışıyor.
Türkiye'de, kıyı bölgelerde yaşayan insanların deprem dalgası konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini söylüyor.
Üstelik sözcüğün anlamından başlayarak; 'Tsunami, Japonca bir sözcük. Depremden sonra ya da deprem gibi doğal afetler sırasında denize geçen enerjinin ortaya çıkardığı ve hareket eden bir deniz dalgasıdır. Açık denizde hissedilmeyebilir bile, fakat karaya yaklaştıkça sığlaşan yerlerde büyüyerek hasara yol açabilir.'
BEŞİ İZMİT KÖRFEZİNDE
Tarihi kayıtlar, Marmara Denizi'nde son bin yılda, on tsunami gerçekleştiğini kanıtlıyor.
Üstelik en az beşi İzmit Körfezi'nde olmuş. 17 Ağustos'da yaşanan, onbirinci. Ancak tespit edilenlerin en kuvvetlisi.
'O sabah bize, Amerika'ya, ulaşan ilk haberler arasında depremin şiddetli ve denize çok yakın olduğu, ayrıca tsunami ihtimalinin de bulunduğu, vardı. Karadaki büyük hasar ve can kaybını hesaba katarak, Türkiye'dekilerin tsunami ihtimalini göz önüne almayabileceklerini düşündük. Yani bu araştırmaya ayıracak, ne güçleri ne de zamanları olacaktı. Oysa izler kaybolmadan ulaşabilmeli, yerinde inceleyebilmeliydik. Sonra da, olayı yaşayanlarla konuşmalıydık. Tsunami kanıtları bulabilmek amacıyla, mümkün olduğunca çabuk geldik.'
DEPREM AKINTI YARATTI
Araştırma ekibi, üç gün boyunca, botlarıyla, İzmit Körfezi'nde dolaştı. Kıyıdaki her hasarı inceledi. Anlatılanlardan, abartmaları ve hayal ürünlerini nazikçe ayıklayarak, bilimsel verilere ulaşmaya çalıştı.
'Körfez'de karşılaştığımız ilk tsunami kanıtları depremin ardından balıkçıların açık denizden topladığı sahipsiz tekneler oldu. Bu, kanıt olmasa bile, önemli bir veri, çünkü deprem bir akıntı yaratmıştı, bu yüzden de halatlar kopmuştu. Daha, ilk durağımız Yarımca'da, balıkçıların anlattıklarından, başlarına gelenin tsunami olduğunu anladık.'
AÇIK DENİZDE 38 TEKNE
Deprem anında denizde olan balıkçılar, Doçent Yalçıner'e, denizden gelen bir kuvvetin ağlarını çektiğini anlatmışlar.
'Aslında ağ çekilmiyor,' diyor Yalçıner, 'depremin akıntısı tekneyi itiyor. Bu balıkçıların karşı karşıya bulundukları, tsunami'ydi.'
Limanlardaki balıkçılarsa, suyun boşaldığını, teknelerinin karaya oturduğunu, tüm halatlarının koptuğunu, sonra da, suyun geri gelip, her şeyi götürdüğünü anlatmışlar.
Tsunami Araştırma Ekibi, İzmit Körfezi'nde, açıktan toplanan 38 tekne saymış.
Tsunami'yi, kuvvetli bir rüzgarın ya da açıktan geçen büyük gemilerin yol açtığı dalgaların en az on katı büyüklüğünde hayal etmek gerekiyor.
Yani kumsalda, normal gelgitlerin yarattığı ıslak hattın ötesine geçen bir çizgi de tsunami verisi olabilir.
Ekip, Körfez'in güneyinde bu izlere rastladı. Tüm verileri, ölçümlerle birleştirdiklerinde, ortaya çıkan sonuç, denizin 2.5 metre kadar kabarmış olduğu...
İşte bu yüzden, Değirmendere'de, Kavaklı ve Gölcük çevresinde apartmanların birinci katlarından, kıyıya yakın restoranların bahçelerinden balıklar, yosunlar ve deniz kabukları toplandı.
KAYNAĞI ŞÜPHELİ
Ekip, ‘‘evet, tsunami oluştu,’’ diyor ama kaynağı konusunda kesin sonuçlara henüz ulaşabilmiş durumda değiller.
Doçent Yalçıner, şüphelerini dile getiriyor:
'Tsunami ya Körfez içinde, belli bir yerde, çökmeyle oluştu ya da zemin kaymasıyla. Belki de bunların hiçbiri olmadı. Belki de, deprem dalgası, Değirmendere, Kavaklı ve Gölcük kıyılarında bazı bölgelerin çökmesiyle oluşan enerjinin denize girmesi yüzünden oluştu. Bu çöken yerler, kötü dolgu malzemesiyle yapılmıştı. Belki de, kendi ellerimizle inşa ettiğimiz yerlerin çökmesi, tsunami'ye yol açtı. Bu doğruysa, kendi tsunami'mizi kendimiz yaratmış olacağız. Umarım, araştırma sonuçları bu noktaya ulaşmaz.'
Aslında, zayıf ya da kuvvetli olabilir ama her deprem sırasında, tsunami'yle karşı karşıya kalma olasılığı var. Peki, Türkiye bu olasılığın farkında mıydı? Doçent Yalçıner'in cevabı net:
‘‘Türkiye ve daha birçok ülke farkında değildi. Örneğin, daha önce, Akdeniz'de de tsunami oluştu. 1977'de, Marsilya'da, teknelere, gemilere büyük hasar verdi. Türkiye, yalnızca bilimsel olarak tsunami'nin farkındaydı. TÜBİTAK, son yedi yılda, bu konuda araştırmalar yayınlayarak, bilgi birikimi sağlamıştı.’’
ATAKÖY VE KADIKÖY
Tsunami'nin zarar vermesi, can kaybına yol açması engellenemez mi? Engellenebilirmiş:
‘‘Aslında, tsunami'nin yıkıcı etkisini önlemek, depremin yıkıcı etkisini önlemekten daha kolay. Depremde çaresizlik daha fazla. Yaşıyoruz. Oysa, tsunami'den kurtulma yöntemleri var. Tsunami, geliyorum, der. Kıyıdaki insan anormal bir deniz yükselmesi ya da alçalması görür. Merak eder, suyun hareketini izlemeye başlar. İşte, o an, orada kalmamalı, bir iki kilometre uzağa kaçmalı, mümkünse yükseğe çıkmalı. Denizdeyseniz de açığa gitmelisiniz.’’
Doçent Ahmet Cevdet Yalçıner, elde ettikleri ölçümlerle, Kaliforniya'da yaptığı çalışmanın bir benzerini, Marmara Denizi ve İzmit Körfezi için yapacak.
Böylece, bir başka tsunami'nin kıyıları, özellikle de İstanbul'un Marmara'ya açılan, Ataköy ve Kadıköy kıyılarını etkileyip etkilemeyeceğini görmek mümkün olacak.
'Bu, bizim en kısa zamanda gerçekleştireceğimiz, ilk iş,' diyor, Yalçıner.
Tsunami Araştırma Ekibi'nin, diğer beyni, Profesör Costas Synolakis de çalışmalarının, gelecekteki bir tsunami'nin vereceği zararın en aza indirilmesine yarayacağını söylüyor.
'Marmara Denizi çevresinde milyonlarca insan yaşıyor. Onları uyarmalı, bir tsunami'nin yol açabileceklerini anlatmalıyız. İyi bir sivil savunma, can kaybını en aza indirir. Türkiye'deki herkes, kıyıda yaşayanların, tüm dünyada olduğu gibi, tsunami tehlikesine açık olduğunu bilmeli. Yer hareketini hissettikleri an, kıyıdan mümkün olduğunca uzağa gitmeye çalışmalıdırlar.'
BAZILARINI ÇEKİP ALDI
Profesör Synolakis'e göre, İzmit Körfezi'nde gözlenen tsunami de can aldı.
'Normal koşullarda, rüzgarın yol açtığı dalgalardan etkilenmeyen apartmanlara, tsunami'nin girdiğini tespit ettik. Deprem dalgasının bazılarını çekip aldığı doğru. Ancak bu büyüklükteki bir felakette tam sayıyı söyleyebilmek mümkün değil.'
EN KÖTÜSÜ OLDU
Merak ediyoruz tabii ki, yeni bir deprem daha büyük bir tsunami'ye yol açabilir mi? Synolakis yanıtlıyor:
'Bence, tsunami açısından, olabileceklerin en kötüsü oldu bile.'
Ekibin üyelerinden, doktora öğrencisi, Jose Borrero; Meksika, Endonezya ve Papua Yeni Gine'de yaşanan üç büyük tsunami'yi incelemiş. Tsunami'nin yol açtığı sayısız öykü anlatıyor.
İzmit Körfezi'ndeki deprem dalgasıysa, kapalı bir denizde karşılaştığı ilk tsunami. Bu yüzden farklı bir heyecanla çalışıyor.
EN AZ ZARAR
Tsunami Araştırma Ekibi'nin denizdeki petrol rafinerileriyle ilgilenen üyesi, Martin Eskijian, başka bir noktayı gündeme getiriyor. Tüpraş yangınına yangına değiniyor:
'Eğer bir tankınız daha olsaydı ve su bir metre daha yükselseydi, çok daha ciddi boyutta bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaktınız. Artık halkı uyarmanız gerekiyor. Büyük bir dalga geldiğini gördüğünüzde, insanları kıyıdan uzaklaştırabilmeli, gemileri limandan çıkarabilmelisiniz. Ancak böyle yaparsanız, zararı en aza indirgeyebilme şansınız olur. Çünkü, tsunami tehlikesini ortadan kaldırabilmek söz konusu bile değil.'
BAŞKALARININ HAYATLARI
Tsunami ekibinin jeoloji uzmanı John Freckman da; 'Tsunami'yi küçültemezsiniz, ancak yaratacağı zararı azaltabilirsiniz. Biz bunun için çalışıyoruz' diyor. Jeolog Freckman'a göre, Türkiye, tam bir okul oldu. Son sözü bu açıdan çok anlamlı: 'Belki, burada felaketi yaşayanlara çok fazla yardım edemedik ancak araştırmalarımızdan öğrendiklerimizle, başka insanların hayatlarını kurtarmamız mümkün olacak.'
YAĞMURDAN KAÇARKEN...
Depremden sonra, hayatlar, karadaki depremin yıktığı evlerden, deniz kıyısına kurulan çadırlara taşındı. Yalova'daki bu aile tsunami tehditiyle karşı karşıya. Bir deprem dalgasıyla yeni yaşamları da tehlikeye girebilir. Yağmurdan kaçarken, doluya tutulmak gibi...