Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen 9’uncu Necip Fazıl Ödülleri programına katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: “Sözlerime şair, mütefekkir dava adamı, üstat Necip Fazıl Kısakürek’i bir kez daha rahmetle ve hasretle yad ederek başlıyorum. Zor zamanlarda dik duruş sergilemek her babayiğidin harcı değildir. Bugün, tatlı su mücahitliğine soyunanlara, romantik devrimcilik oynayanlara, rüzgârı başka yerden alarak esip savuranlara bakmayın. Bunların hiçbiri zalim karşısında konuşamaz, direnemez. Gerektiğinde hayatı pahasına davasını sahiplenip, çilesini çekemez. Üstat bunu başarmış bir şahsiyet olduğu için milletimizin gönlünde bu derece güçlü yer etmiş, bu derece derin iz bırakmıştır.
IŞIĞI YOLUMUZU AYDINLATIYOR
Bilhassa son 10 yılda yaşadığımız aralarında 15 Temmuz’un da olduğu her hadise, bize milletimizin istiklali ve istikbali uğrunda neler yapabileceğini tekrar tekrar göstermiştir. Üstadın ömrünü adadığı davası tüm bu mücadelemizde bize moral vermiş, güç kaynağı olmuş, azmimizi bilemiştir. İnşallah daha asırlar boyunca da üstadın ateşini yaktığı meşalenin ışığı yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
EHLİ HÜNERİN KADRİNİ BİLİYORUZ
Büyüklerimiz ‘marifet iltifata tabiidir, iltifatsız mal zayidir’ derler. Biz bu ödül törenlerini hak teslimi olarak görüyoruz. İlim ve sanat insanlarımızın marifetlerini ehli hünerin kadrini bilmenin de bir hüner olduğu anlayışıyla ödüllendirerek aynı yoldan yürüyecek gençlerimizi de cesaretlendiriyoruz.
Şahit oldukları çalkantılar karşısında vakarlı bir sükutu tercih eden milyonlar, hayranlık uyandıran bir üslupla hislerine tercüman olan üstadı, davalarının en önemli temsilcilerinden biri olarak görüyordu. Üstat da bu ağır sorumluluğun şuuruyla bir yandan savunduğu değerlere sahip çıkarken diğer taraftan da dil devrimcilerinin milletimize dayattığı uydurukça yerine kadim kelime hazinemizi kullanmakta ısrar ediyordu. Üstadın ülkemizin sıkıntılı dönemlerini anlattığı ve çıkış yolunu gösterdiği şu sözleri adeta bugün verdiğimiz mücadelenin de tarifidir. ‘Su, elektrik, telefon, gaz, ilaç yok. İman, ahlak, insaf, idrak, lügâtlerde bile yok. Mektep. kitap, disiplin, bilen, yazan, aldıran yok. Umumi manzara her sahada mecnun kemiyet, mazlum keyfiyet, mahkum fazilet, mesur felaket, mezun hıyanet, meşum akıbet, heceleyen yok. Ama bir şey var. Büyük Türkiye hayali.
HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Bugün Türkiye Yüzyılı diyerek milletimizin önüne yeni bir vizyon koyarken aynı zamanda üstadın da hayalini hayata geçiriyoruz. Davasını ceplerde kaybedilmiş bir güneş olarak tarif eden üstat, şayet bugün yaşasaydı herhalde ‘müjdeler olsun size doğdu batmayan güneş’ sözünü çok daha gür bir seda ile tekrar söylerdi. Yine üstat nesillerin mücadelesi uğruna hayatlarını adadıkları Ayasofya’nın ibadete açılmasından bile etkilenmeyenleri gördüğünde hiç şüphesiz ahlâkı olmayanın her mücadeleyi yanlış bulan tavrını hatırlatırdı.
Kutlu davamızın ve asırlardır kesintisiz bir şekilde onun taşıyıcısı olan ecdadımızın yolundan yürümeyi sürdüreceğiz. Vefatının üzerinden 39 yıl geçmiş olmasına rağmen bizleri aynı heyecan, azim ve kararlılıkla bir araya getiren Necip Fazıl Kısakürek üstadımızı rahmetle yad ediyoruz.”
ÖDÜL ALANLAR VE ESERLERİ
Erdoğan konuşma sonrası ödül sahiplerine ödüllerini takdim etti. Ödül alan yazarlar ve eserleri şöyle:
* Necip Fazıl Şiir Ödülü: Mehmet Can Doğan
* Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü: Ayşegül Genç
* Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü: Mustafa Özel
* Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Elif Genç
* Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Can Acer
* Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü: Elçin İlyasoğlu Efendiyev
* Necip Fazıl Saygı Ödülü: İlhami Atalay