Türkiye’yi pozitif etkiledi

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’yi pozitif etkiledi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2011 00:00

New York’taki Ground Zero Camisi’nin Amerikalı imamı Faysal Abdül Rauf, Hürriyet’e konuştu. New York’ta imamlığa Cerrahi Şeyhi Muzaffer Efendi’den icazet alarak başlayan ve Türkiye’yi çok yakından takip eden bir Sufi olan İmam Faysal, “11 Eylül Fransa’yı negatif, Türkiye’yi pozitif etkiledi. 11 Eylül’den sonra köprü inşa etmek istediler, Türkiye’yi buldular” dedi.

Haberin Devamı

11 Eylül’den 10 yıl sonra değişenlerle başlayalım...
-  Birçok Amerikalı 11 Eylül’ü İslam ve Müslümanlardan gelen bir saldırı olarak gördü. Müslümanlar potansiyel bir ulusal güvenlik tehdidi olarak kabul edildi. Afganistan, Irak Savaşı bu yüzden oldu. 11 Eylül aynı zamanda, Amerikalı Müslümanları, meydan okumaya karşı kendilerini ‘Amerikan Müslümanı’ olarak ifade etmeye zorladı. Bu, çalışmalarımı şekillendiren bir olay. “ABD- Müslüman ilişkilerini nasıl tamir edebiliriz?” sorusundan yola çıkarak, Cordoba Girişimi’ni, çok inançlı ve çok uluslu girişimleri başlattım. Toplantılarda konunun sadece coğrafi değil jeopolitik, dini, sosyolojik boyutları olduğunu anlattım.
Bahsettiğiniz 4 alan nedir?
-  Birincisi politik problemler. Sonra sosyal problemler, teolojik problemler ve algı problemleri. Politik problem, İsrail- Filistin ile başlıyor. Irak, Afganistan’daki ABD askerleri... ABD’nin Müslüman dünyasındaki güçlü ayak izleri... Türkiye’nin AB üyeliği... Tüm bu politik problemler, Batı’ya karşı İslam kavramını yaratıyor.
Sosyal problemler?
-  Ben buna ‘sosyal kimlik problemleri’ diyorum. Benim için Amerikalı bir Müslüman olmak ne ifade ediyor? Bugün Amerikalı olmak ne anlama geliyor? Konunun bu boyutu, çokkültürlü bir yapıya sahip Amerika’nın yanında, ileri derecede tekkültürlü olan Avrupa’da daha büyük bir sorun. 11 Eylül bu sosyal dönüşümler sürerken şu sorunun altını çizdi: Batı ve İslam nasıl bir ilişki içinde? Hem içişlerinde hem de uluslararası alanda. Müslümanlar düşman mı? Yıllardır süren etkileşim de 11 Eylül ile beraber bu kimlik sorusunu öne çıkardı.
-  Üçünçü sorun ise dini problemler. Batı’da kilise ve devletin ayrılığı inancı vardır. Birçok Müslüman ise bunun yapılamayacağını, İslam devleti kurulması gerektiğini düşünür. “Dini otorite ve devlet otoritesi arasındaki doğru ilişki nasıl olmalı?” Bana göre bu soru, Müslüman dünyasının yarım kalmış işidir. 11 Eylül, teolojik bir problem olan din-devlet ilişkisi sorununu büyüttü. Örneğin tesettür tartışması korkuyu doğurdu.
11 Eylül,  Fransa gibi ülkeleri negatif, Türkiye gibileri de pozitif etkiledi.
-  Evet, çünkü Batı aynı zamanda sosyal bir kavram. Fransa’da bir problem haline geliyor. Burada fıkıh anlayışına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir Müslüman’a sorun. Aralarında Hanefi de var, Maliki de, Şafii de, Hanbeli de... Birçok yorum vardır İslam’da. 11 Eylül bu yorum farklılıklarından doğan problemleri çözmeye zorladı bizi.
Dördüncü sorun ise algı. Bunu da medya yarattı. Medyayı Batı’da takip ettiğinizde Müslümanlardan korkarsınız. Arap ve Müslüman dünyasında takip ettiğinizde ise Batı’dan nefret edersiniz.
Arap Baharı 11 Eylül’ün sonucu mu?
-  Şüphesiz. 2003’te yazdığım kitapta (İslam’da Doğru Nedir?) Başkan’ın ne yapması gerektiğini yazdım. Washington’da birçok kişi kitabımı okudu. Obama da okudu. İlgili bölüme bakarsanız (Kitabındaki 3 sayfayı gösteriyor.) Obama’nın Kahire konuşmasının temeli benim kitabımdadır. Bu düşünceyi biz ortaya koyduk. Obama da Kahire’de, Türkiye’de, Endonezya’da konuştu. Kahire konuşması Arap Baharı’nda bir etkendi. Daha demokratik bir toplum olma konusunda ilham verdi.
Türkiye’de ne oldu?
-  Erdoğan Hükümeti’nin kendini ve Türk olmayı yeniden tanımlaması açısından yaptıklarını görüyoruz. AB’ye girmeyi bir yana bırakın, İslami parti kavramını dahi tekrar tanımlıyor. AK Parti’nin oluşumuna bakarsanız, Türkiye tarihinin bir parçası olduğunu görürsünüz. Türk usulü, modern bir yolla, gelişmeye çalışan Müslümanlık deneyiminden çıkmıştır. Çünkü Türkiye çok özellikli bir konumdadır.
Kastettiğiniz özellikler neler?
-  Türkiye son halifenin yeridir. Türkiye hiçbir zaman sömürgeleştirilememiştir. Türklerin çok güçlü bir Müslümanlık kimliği vardır. Türkiye aynı zamanda devlet yapısında, askeriyede, müzikte Avrupalılaşmış, Avrupa fikrini uygulamış ilk ülkelerden biridir. Batı ve geleneksel İslam arasında bir köprüdür. O yüzden Türkiye’de olan, Batı ve İslam arasında köprü kurma çabasıdır. AK Parti dönemine kadar bir gerginlik konusuydu. Politik olarak, dini olarak... Türkler son 100 yıldır “Biz Türkler kimiz?” sorusunu soruyordu.
AK Parti bu anlamda Müslüman dünyasındaki değişimi mi sembolize ediyor?
-  Kesinlikle. Arap Baharı’nda Amerika Türkiye’ye bakıyor. Türkiye demokratik İslami bir devlet örneği. Ya da seküler İslami bir devlet. Ya da modern İslami bir devlet. Bu fikirler Amerikalıların kafasında net değil. O yüzden bir model arıyorlar. Demokrasi inşa etmek istiyorsanız, bunun halkların kültürlerinden geleceğini biliyorlar. Türkiye diğer ülkelerden daha çok başardı. En önde olduğunu kuvvetli bir şekilde kesinlikle savunabiliriz. O yüzden de sadece Amerika’daki liderler değil, Müslüman dünyası da Türkiye’ye bakıyor.

Haberin Devamı

İslamofobi dalgası yaratıldı

Haberin Devamı

İMAM Faysal, geçen yıl, 11 Eylül saldırısında yıkılan İkiz Kuleler’in bulunduğu Ground Zero denilen bölgenin yakınlarına cami inşa etme projesiyle dünya gündemine oturmuştu. İmam Faysal’ın aleyhine başlayan kampanya, ABD ve Batı ülkelerindeki aşırı gruplar aracılığıyla bir İslamofobi dalgasına dönüştü. O dönem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den de Türkiye’ye davet aldığını anlatan İmam Faysal, tehditler yüzünden Gül ile görüşemediğini söyledi. İmam Faysal, Ground Zero Camisi tartışmasının nedeni olarak da “Ara seçim döneminde, Cumhuriyetçi Parti’nin aşırı sağcı bir kanadı, babası Müslüman, Afrikalı-Amerikalı başkan olan Obama’ya ve Demokrat Parti’ye saldırmak için bizim hikâyemizi kullandılar” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!