OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 16, 2005 00:00
Avusturya Cumhurbaşkanı Dr. Heinz Fischer, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Hürriyet Gazetesi sahibi Aydın Doğan’ı kabul etti.Türkiye’nin AB üyeliğine karşı görünen Avusturya’nın Cumhurbaşkanı’ndan samimi mesajlar geldi. Görüşmeye Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Doğan Medya İnternational Genel Müdürü Sevda Boduroğlu ve Avrupa Hürriyet Yazı İşleri Müdürü Ali Gülen de katıldı. Yaşamda ve ekonomide standardı yakalarızAydın DOĞAN: Türkiye AB ile müzakerelere başlamak istiyor. AB’nin önemli kriterleri var: Birincisi ‘Kopenhag Kriterleri.’ Bu Avrupa’nın sosyal ve siyasal yaşam tarzını belirli standartlara uyduran unsurlar. Biz diyoruz ki, AB ile müzakerelere başlayalım, Türk halkının da yaşam standartlarını o seviyeye getirelim. İkincisi ‘Maastricht Kriterleri.’ Bunlar ekonomik kriterler. Biz diyoruz ki, Türkiye müzakerelere başlasın ve ülke burada da ekonomik standardı yakalasın. Bizi yarın veya 3 sene sonra AB’ye alın gibi ısrarımız yok. Sizin koyduğunuz şartları yerine getirmeden ‘Bizi alın’ diyemeyiz. Peşinen ‘hayır’ sözü onurumuzu zedeliyorTürkiye,
Atatürk’ten bu yana hep Batı’ya yöneldi. Biz Müslüman ülkeyiz, ama diğer Müslüman ülkeler gibi yaşamak istemiyoruz. Laik bir devletiz. Peşinen ‘Hayır, sizinle müzakereye başlamayız’ görüşü bizi rencide ediyor. Onurumuzu zedeliyor. Sizin kişisel olarak Türkiye’nin üyeliğine karşı olmadığınızı ve tarafsızlığınızı biliyorum. Ne yazık ki Avusturya Hükümeti, AB içinde Türkiye’ye karşı olan iki ülkeden biri, hatta en karşı olanı. İkinci sırada Fransa var, fakat Cumhurbaşkanı Chirac karşı değil. Herkese aynı eşitlikte davranılması lazımDr. Heinz FİSCHER: Sizin, Avusturya’daki ve Türkiye’deki Türk dostlarımın, Türkiye’yi takdir ettiğimi ve herhangi bir ülkeye karşı önyargılı davranıp, kenara itmeye karşı olduğumu hissettiğiniz için seviniyorum. Politik anlayışım, ülkelere AB veya NATO üyesi olup olmadığına bakılmaksızın eşit derecede davranılmasıdır. 2004’teki son genişleme girişimini destekledim ayrıca devamından yanayım. Yeni Avrupa Anayasası için kararlar alındı, fakat değişik ülkelerde yürürlüğe girmesi çalışmaları sona ermedi. Bizim parlamentomuz oybirliği ile karar verecek gibi görünüyor. Türkiye’nin üyeliği Romanya’yla aynı değil Türkiye’nin sadece tam üyeliğe adım atmaya çalışmasını anlıyorum. AB’nin müzakerelere başlanacağı yönünde olumlu cevabı mevcut ve ben kararı olumlu karşılıyorum. Fakat biliyoruz ki, 70 milyon nüfusu olan Türkiye ile Romanya’nın üyeliği aynı şeyler değil. Türkiye’nin üyeliği, iyi bir şekilde ele alınması gereken problemlerle bağlantılı. Kriterler ve finanstaki sorunlar giderilmeliSizin de az önce saydığınız gibi, Kopenhag Kriterleri (Demokratik sistem) ve Maastricht Kriterleri konusundaki sorunlar giderilmeli. Tabii ki finansman sorunlar da elden geçirilmeli. Üye ülkelerin onayını da alacak bir sonuç elde edilmeli. Adil müzakere süreci sizin de hakkınız Ancak ben ‘Türkiye’nin adil bir müzakere sürecine hakkı var’ görüşünde olduğumu açıkça söylüyorum. Müzakere masasına oturacak AB tarafının, argüman ve endişelerinin müzakere sırasında dikkate alınmasını talep etme hakları vardır. Avusturya halkının yüzde 4’ü tarımla uğraşıyor. Bu sayı Türkiye’de çok daha yüksek, yüzde 50’lere yakın. Bu nedenle AB’nin tarım politikasının Türkiye’de de uygulanması halinde çözülmesi gereken sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu sorunlar çözülmezse AB, Türkiye’nin ağırlığını kaldıramaz. Ben müzakerelerin zorlu geçeceğini biliyorum fakat ben adil bir müzakereden yanayım.Bizimle müzakareleri kısıtlamanızı istemiyoruzAydın DOĞAN: Görüşlerinize katılıyorum. Türk milleti olarak AB standartlarına ulaşılmadan Türkiye’nin AB’ye alınmasını zaten istemiyoruz. Biz şunu istiyoruz: Bizimle müzakereyi kısıtlamayın, müzakerelere başlayın. Türkiye’de tarımla uğraşanların sayısı azalıyor, yüzde 30-35’e düştü, sanayiye doğru gidiyoruz. Türkiye süratle gelişen bir ülke, geçen yıl büyüme hızı yüzde 9’du. Evet 70 milyon nüfusumuz var, ama genç bir nüfus. Tüketim gücü olan modern bir Türkiye’nin AB’ye katkısı olacaktır.Töre cinayetleri tedirgin ediyor Dr. Heinz FİSCHER: Avusturya’da kayda değer bir Türk varlığı var. Dinlere karşı toleranslı bir ülkeyiz. Türban sorunumuz yok. İslamiyet, 1912’den beri dini toplum olarak resmen tanınmıştır. Müslümanlar dinlerini yaşayabilirler. Tarihsel ve kültürel miraslarını koruyabilirler. Ama uyum, onların Almanca’ya hakim olması ve Avusturya yaşam tarzını göz önünde bulundurmaları anlamına gelir ve bu da önemlidir. Ancak bizi tedirgin eden, bizim hukuk sistemimize ve yaşam tarzımıza uymayan çok eski geleneklerin uygulanmasıdır. Örneğin, evlenmeden biriyle ilişki kuran genç kızların ağır bir şekilde cezalandırılması ve hatta öldürülmesi gibi. Bunlar sorun yaratıyor. Her yıl yaklaşık 40 bin vatandaşlığa geçiş oluyor. Türkler ilk sırada geliyor. Aydın DOĞAN: Töre cinayetleri bizde de sorun. Ama Türkiye’de bu tür cinayetlerin sayısı Avrupa’da sanıldığı kadar fazla değil.AB’ye üye olma hissi kaybolmamalıErtuğrul ÖZKÖK: Türkler için önemli olan AB’ye tam üye olmak. Biz bu hissi ve hedefi muhafaza etmek istiyoruz. Ama Avrupa kırıcı ve adil olmayan davranışlarla bu duygumuzu zedelerse ne bizim ne de Avrupa’nın yararına olur. Türk toplumunun yüzde 70’i tam üyeliği gönülden istiyor. Bu yüzden Avrupalıların Türklere karşı kullandığı terminoloji ve göstereceği adalet çok önemli.Türkiye ile hedef tam üyelik denmeli Dr. Heinz FİSCHER: Kullanılan terminoloji çok önemli. Biz net şekilde kendimizi ifade etmeliyiz ve ‘Türkiye ile müzakerelerin, tam üyelik hedefi için yürütüldüğünü’ ve Türkiye ile AB’nin görevinin de bu hedefe ulaşmak olduğunu söylemeliyiz.Aynı zamanda AB vatandaşlarına da gerçekleri anlatıp, müzakerelerin başında sonucun henüz belli olmadığını söylemeliyiz. Çünkü sonuç, müzakerede masaya yatırılacak tüm konulara tatmin edici çözümler bulunmasını gerektirir. Avrupa toplumu, tüm fırsatları ve riskleri kapsayan adil müzakere konusunda ikna olması gerekiyor. Çünkü sonucun sadece Türkiye tarafından değil, 25 AB ülkesi tarafından onaylanması gerekiyor. Kraliçe Maria Theresia’nın ‘ters’ saatiCUMHURBAŞKANI Fischer, Aydın Doğan’ı Saray’da Kraliçe Maria Theresia’nın oturduğu bölümde kabul etti. Maria Theresia’nın yatak odası kullandığı yatak hariç aynen korunmuş. Sol tarafta Prusya ile Avusturya Macaristan arasındaki antlaşmanın imzalandığı masa duruyor. Yatağın sağ tarafındaki duvarda bir saat asılı. Bu saatin özelliği
akrep ve yelkovanının tersine dönmesi. Yani saÄŸa deÄŸil sola hareket etmesi. Kraliçe’nin yatağının tam karşısında bir ayna var. Maria Theresia yatağında yatarken saate bu aynadan bakıp görüyormuÅŸ. Habsburg Hanedanlığı’nın en etkili ismi olarak bilinen Kraliçe Theresia, 13 Mayis 1717’de Kral VI. Karl ve Elisabeth Christinas von Braunschweig-Wolfenbüttel’in ilk kızları olarak dünyaya geldi. 1736’da Franz Stephan Herzog von Lothringen ile evlenip, Habsburg ile Lothringen Hanedanlığı’nı birleÅŸtirdi. Birbirlerine aşık olan çiftin toplam 16 çocukları oldu. 1963’te BoÄŸaz’da çadır kurdum DOÄžAN Holding Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Aydın DoÄŸan’ı tarihi Hofburg Sarayı’nda makam odasına davet eden Avusturya CumhurbaÅŸkanı Heinz Fischer yaklaşık 1.5 saat süren görüşmede sözlerine ‘Türkiye’yi yakından tanıyorum’ diye baÅŸladı. CumhurbaÅŸkanı Fischer, Türkiye’ye ilk kez 1963 yılında gittiÄŸini belirterek, şöyle konuÅŸtu: ‘Eski Ä°ngiliz yapımı bir otomobil ve çadırla gittim. BoÄŸaz’da çadır kurdum. Orada yüksek binalar yoktu onun yerine çayırlar ve koyunlar vardı. O zamandan beri çok deÄŸiÅŸim oldu. Çok kez yelkenliyle denize açıldık. Daha sonraki geliÅŸimde Efes’te de ilginç anılarım var. Bilimden sorumlu bakandım, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı da Mükerrem TaşçıoÄŸlu’ydu. Beni konuk etti, çok misafirperver bir eÅŸi vardı.’ Aydın DoÄŸan da, ‘Avusturya’da yaÅŸayan Türkler ve Türkiye’dekiler, Avusturya halkına ve size sempatiyle bakıyorlar’ dedi.Â
button