Güncelleme Tarihi:
Bir darbe ortamında kendisine kucak açan özgürlükler ülkesinin tavrındaki bu değişikliğin nedenlerini araştırdığı ve Türkiye’nin AB’ye girmesinin neden gerekli olduğunu anlattığı bir kitap yazdı. Kitap önce Fransızca yayımlandı, oldukça ilgi gördü, şimdi de Doğan Kitap tarafından Türkçeye çevrildi. Kitabın orijinal ismi “La Turquie: Une Idee Neuve En Europe” yani “Türkiye: Avrupa’da Yeni Bir Fikir.” Ancak dilimize “Türkiye: Yaşlı Avrupa’ya Genç Damat” adıyla çevrildi. Türkiye, Fransızcada dişil bir kelime olduğu için ‘damat’ değil ‘gelin’ demek gerekiyormuş. O yüzden kitabın iki ismi farklı olmuş. Yoksa burada damat, orada gelin olacaktı. Bu da ilginç bir rastlantı değil mi?
? Türkiye: Yaşlı Avrupa’ya Genç Damat, nasıl bir duyguyla yazıldı?
- Bu kitabı tartışmacı bir üslupla ve biraz da öfkeyle kaleme aldım. Fransa’nın, bir süredir, cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin şahsında ülkemizin AB üyeliğini radikal bir biçimde dışlamasına dayanamadım. AB üyeliğimize elbette karşı çıkılabilir, bunun için haklı gerekçeler de öne sürülebilir. Ne var ki Sarkozy bir cumhurbaşkanından beklenmeyecek ölçüde taraf durumunda. ”Türkiye Avrupa’da olsayı sağır sultan bile duyardı” tarzındaki sözlerine tepki göstermek gereğini duydum. Kitabı doğrudan Fransızca yazmamın nedeniyse Fransızlara ülkemi anlatmak ve onların ortak belleğindeki Türk imgesini sorgulamaktı.
? Biraz da “bakın sizin içinizden, sizden biriyim, bizden korkmanız için hiç bir neden yok”u göstermek miydi amaç biraz da?
- Çok uzun süredir Fransa’da yaşıyorum, ama bir Türk yazarıyım. Fransız okurlarımın nezdinde de bu böyle. Bugüne dek Fransızcaya yirmi kitabım çevrildi, doğrudan Fransızca yazdığım kitaplar da oldu. Örneğin Yaşar Kemal ve Nâzım Hikmet üzerine yazdıklarım. Bir bakıma iki dilli sayılırım. Evet, Fransızlara bizden korkmamalarını telkin eden bir kitap “Genç Damat”. Aslında bu korkuyla alay eden bir yönü de var.
? Kitabın ismi oldukça kışkırtıcı aslında. Niye böyle bir isim?
- Kitabın orijinal ismi “La Turquie: Une Idee Neuve En Europe” yani “Türkiye: Avrupa’da Yeni Bir Fikir.” Saint-Juste, Fransız devrimi sırasında mutluluğun Avrupa’da yeni bir fikir olduğunu söylemişti, bugün Fransızların çoğu bunu bilmese de ünlü bir sözdür. Türkçe başlıkta kitapta sözü geçen bir benzetmeyi kullandı çevirmenim Menekşe Tokyay.
? Türkçe isimdeki ‘genç damat’ tanımına ve akla getirdiği çağrışımlara takıldım ben...
- Avrupa nüfusunun giderek yaşlandığı bir gerçek, Türkiye’nin genç fikirler ve dinamizmi ile Avrupa’ya çok şey katacağı inancındayım. Fransızca aynı tanımı kullanamazdım, çünkü Türkiye Fransızca’da dişildir, dolayısıyla damat değil gelin demek gerekirdi.
? Yaklaşık 40 yıldır Fransa’da yaşıyorsunuz. Batılılaşma maceramızın somut adımlarının atıldığı AB sürecini oradan izlediniz.
- Fransa Turkiye’nin batılılaşma sürecine hep olumlu yaklasşmış, bu süreci desteklemiştir. Ta ki AB üyeliğimiz somut bir gerçeklik kazanana kadar. Yani üyelik müzakerelerinin başladığı Ekim 2005 tarihine kadar. Sonra üyeliğimize sıcak bakan siyasetçilerin bazıları bile tornistan ediverdiler. Türkiye Fransız basınında çok tartışılan bir ülke konumuna geldi.
? Nasıl tepkiler aldı Fransa’da kitabınız?
- Çok tartışıldı. Fransa eleştiriye açık bir toplum. Bazıları da ikna olmuştur umarım. Basın ve TV’de böylesine ilgi görmesi doğrusu beni hem şaşırttı hem sevindirdi.
Neden Fransızca yazdım
Bu kitabı Fransızların Türkiye’nin AB üyeliği konusunda, deyim yerindeyse Fransız kalmamaları için doğrudan Fransızca yazdım. Yalnızca üyeliiimize karşı çıkan siyasetçileri değil aydınları da eleştirdim. Bunu yaparken tartışmacı bir üslup kullandım belki, ama Fransa’ya olan sevgi ve ilgimi geçen yıl yayımlanan ve otobiyografik unsurlar da taşıyan Hatırla Barbara’da dile getirmiştim zaten. Belki Andre Gide’e biraz haksıslık ettim, ama onun Turkiye üzerine yazdıklarıi da yenilir yutulur değil.
GÜNÜN AJANDASI
Ödüllü exlibrisler
İSTANBUL Exlibris Akademisi üyeleri, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi’nde bugün 17.00’de bir karma sergi açıyor. Sergide çeşitli yarışmalarda ödül kazanmış eserler biraraya getiriliyor. Kitapseverlerin kitaplarının iç kapağına yapıştırdıkları, üzerinde adlarının ve değişik resimlerin yer aldıgı küçük resimlerden oluşan ekslibris sergisi 15 Ocak tarihine kadar devam edecek. Duvanyolu Cad. No: 84, Çemberlitaş, İstanbul.
2. el film aranıyor
DÜNYADA kendi alanında düzenlenen ilk ve tek festival olan, 2. El Kısa Film Festivali, Ankara Kısa Filmciler Derneği tarafından 27 Şubat-7 Mart 2010 tarihleri arasında, Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 4. kez sinemaseverlerle buluşacak… Son başvuru tarihi 1 Şubat 2010 olarak belirlenen festival takviminde, bu sene yine birçok yenilik kısa film yönetmenlerini ve festival katılımcılarını bekliyor. Detaylı bilgi için www.ikincielfestivali.org
‘Canım Nerede’
Gül Büyükbeşe Muyan’ın yönettiği “Kaybedenler” isimli dört bölümlük belgeselde daha önce, tarımdaki değişim ve kent rantı kavgasında heba olan insanlar ele alınmıştı. Bu kez, Tuzla’da birbiri ardına kaybedilen işçiler anlatılıyor. Neden bu saate konulduğunu izleyince anlayacaksınız.
TRT 2, 29 Aralık 2009 Salı, Saat 00.20.
Kutbay anısına
NEY’DE kadîm tarzın en önemli temsilcisi Aka Gündüz Kutbay (1934 – 1979) için bu akşam Cemal Reş Konser Salonun’da bir anma konseri düzenleniyor. Kısacık bir ömre upuzun bir müzik hayatı sığdıran ve “müziğe adanmış bir hayatın neyde vücut bulan sesi” olan Kutbay’ın anılacağı gecede barkovizyon gösterisi ve dostlarının anılarının ardından öğrencileri onun severek icra ettiği eserlerden örnekler seslendirecek. CRR