Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2005 00:00
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yıllık uyuşturucu ve kara para aklama raporunda Türkiye, Güneybatı Asya'dan batı Avrupa'ya giden yolda ana geçiş yolu olarak tanımlanırken, uyuşturucu kaçakçılığıyla yakından bağlantılı kara para aklama suçuna karşı daha etkili mücadele edilmesi gerektiği savunuldu. Raporda Türkiye'nin, büyük uyuşturucu kaçakçıları ve tacirleri için bir merkez olduğu, Türk güvenlik güçlerinin, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede etkili çalıştığı, Avrupa ve Amerikalı meslektaşlarıyla işbirliği yaptığı belirtildi. Batı Avrupa'da pazarlanan eroinin çoğunun Türkiye üzerinden geçtiği, buradan ABD'ye kaçırılan eroin ve afyonun miktarının da arttığı kaydedilen raporda, Türkiye üzerinden geçen uyuşturucunun büyük kısmının Afganistan kaynaklı olduğu ve dağıtımının Batı Avrupa'ya yapıldığı yer aldı. Türk polisinin, çok gelişmiş bir uyuşturucuyla mücadele kabiliyeti bulunduğu, jandarma ve gümrük yetkililerinin de etkinliklerini artırdığı belirtilen raporda, uyuşturucuyla bölgesel mücadele faaliyetlerinde Türkiye'nin kilit oyuncu olduğu ifade edildi. Uyuşturucuyla mücadele kapsamında veliler, öğretmenler ve öğrenciler için Türkiye'de etkili eğitim programlarının uygulandığı kaydedildi. Raporda, “Her ay tonlarca eroinin işlendikten sonra Türkiye üzerinden kaçırıldığı tahmin ediliyor” denildi. Geçen yıl Aralık ayına kadar olan dönemde Türk yetkililerin, 8.9 ton eroin, 4.7 ton baz morfin, 10.8 milyon adet sentetik uyuşturucu, 8.9 ton esrar ve 206 kilogram kokain ele geçirdiği, uyuşturucuyla bağlantılı 15 bin 187 tutuklamanın yapıldığı belirtildi. YOLSUZLUKLA MÜCADELE GÜNÜ Raporun yolsuzluk kısmında ise TBMM yolsuzlukla mücadele komisyonunun bu soruna çözüm yönünde 2003 yılında kapsamlı bir rapor yayınladığı, kamu yönetiminde şeffaflığın artırılması, denetimin güçlendirilmesi, daha kaliteli personel alımı, uluslararası yargı standartlarına uyulması, kamu ve iş alanında eğitimin artırılması önerilerini getirdiği hatırlatıldı. Raporda, komisyonun, eski başbakan ve bakanlar hakkında detaylı soruşturma yürütmesine de yer verildi. Raporda, 9 Aralık tarihinin Türkiye'de yolsuzlukla mücadele günü ilan edilmesi ve yolsuzlukla mücadele yasasından bahsedildi. ABD ve Türkiye'nin arasında yasal konularda karşılıklı yardım ve suçluların iadesi yönünde anlaşma bulunduğu hatırlatılan raporda, ”Türkiye, eroinin Avrupa'ya taşınmasında ana geçiş, depolama, üretim ve planlama bölgesi olarak işlev görüyor. Türkiye'de üslenen kaçakçılar ve tacirler, laboratuar operatörleri ve Türkiye dışındaki kara para aklayanlarla koordineli çalışıyor” ifadeleri kullanıldı. Bu kişilerin Türkiye'ye uyuşturucu giriş ve çıkışının finansmanını ve kontrolünü elinde tuttuğu savunuldu. Morfin ve baz eroinin İran yoluyla Pakistan'dan geldiği, Pakistan'dan deniz yoluyla tonlarca afyonun Akdeniz, Ege ve Marmara'ya taşındığı, afyonun ayrıca Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden de Türkiye'ye kaçırıldığı belirtildi. Raporda, Türk yetkililerine göre 2004 yılında Türkiye'de ele geçirilen sentetik uyuşturucu miktarının arttığı da ifade edildi. Geçen yıl Türkiye'de, 7.7 milyon adet sentetik uyuşturucunun ele geçirildiği, bunların amfetamin ve ecstasy olduğu kaydedildi. Uyuşturucu kullanımının Türkiye'de, başka ülkelere oranla daha düşük olduğu, ancak uyuşturucu müptelalarının sayısının arttığı belirtildi. Uyuşturucuyla mücadele birimlerinin eğitim programları için ihtiyacın altında fonlarla görev yapmak durumunda kaldığı kaydedildi. Amerikan hükümetinin, 2004-2005 yılı için Türkiye'ye uyuşturucuyla mücadele programları çerçevesinde, daha önceden üzerinde anlaşılan 100 bin dolarlık bir destek sağlayacağı vurgulandı. KARA PARA AKLAMA Raporda, uyuşturucu kaçakçılığıyla kara para aklama suçlarının el ele gittiği ve ikisini ayırmanın güç olduğu yer alırken, Türkiye'nin Orta Asya, Kafkaslar, Ortadoğu ve doğu Avrupa için önemli bir bölgesel finansal merkez olduğu anlatıldı. Ancak yerel uyuşturucu kaçakçılarının, Türkiye'de aklanan kara paranın sadece küçük bir kısmından sorumlu olduğu belirtildi. Türkiye'de kara para aklamada temel kaynağın vergi kaçakçılığı ve kayıt dışı ekonomiden geldiği ifade edildi. Raporda, gözlemcilere göre ekonominin yüzde 50'sinin kayıt dışı olduğu da savunuldu. Vergi kaçırmanın büyük bir sorun olması nedeniyle Türk hükümetinin vergi yönetimini reformdan geçirdiği ve vergi toplamayı daha düzenli bir hale getirmeyi planladığı kaydedildi. Raporda, Türkiye'de, kaçak mallar için önemli büyüklükte bir karaborsa faaliyeti bulunmadığı anlatıldı. Raporda, Türkiye'de 21 serbest ticaret bölgesi olduğu, ancak bunların kara para aklama veya terörist faaliyetlerin finansmanı operasyonlarında kullanıldığına dair hiçbir işaret bulunmadığı vurgulandı.Kara para aklama faaliyetlerinin hem bankalar hem de banka dışı finansal kurumlar aracılığıyla yürütüldüğü, sınır ötesi döviz kaçakçılığı, ülke içine ve dışına para transferi, ev, altın ve lüks otomobil gibi yüksek değerli alımların kara para aklama yöntemleri olarak kullanıldığı belirtildi. Raporda, Türkiye'de üslenen uyuşturucu kaçakçılarının Pakistan ve Afganistan'daki uyuşturucu merkezlerine ödemeleri, İstanbul'daki döviz büroları aracılığıyla yaptığına inanıldığı yer aldı. Bu döviz bürolarının ellerindeki fonları, Türk bankaları aracılığıyla Dubai başta olmak üzere Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki bölgelere transfer edildiği, daha sonra bu paranın alternatif yöntemlerle Pakistan ve Afganistan'daki uyuşturucu kaçakçılarına ulaştırıldığı kaydedildi. Kara para aklamaya karşı hükümetin etkili mücadele yürüttüğü ve yeni kanunlarla mücadelesini güçlendirdiği belirtildi. Ancak raporda, geçen yıl 500 kara para aklama vakasının tespit edilmesine rağmen sadece bir davada ceza verildiği ve bu kararın da daha sonra bozulduğu anlatıldı. Türkiye'de teröristlerin finansmanına yönelik bir girişimin tespit edilemediği belirtilirken, kar amacı gütmeyen organizasyonların tek bir yerde topluca kayıtlı olmaması ve bu kuruluşların üzerinde denetimin az olması, terörizmin finansmanında kullanıma meydan verebilecek zayıf bir nokta olarak değerlendirildi. Raporda, Türkiye'de terörist faaliyetlerin finansmanının yasak olmasına karşılık, teröristlerin mal varlıklarını donduracak yasal bir mekanizma bulunmadığı, bu tip mekanizmaların oluşturulması gerektiği kaydedildi.
button