Güncelleme Tarihi:
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’nin dört bir yanından farklı yollarla çalınan tarihi eserlerin doğduğu topraklara geri dönmesi için verdiği mücadeleye aralıksız devam ediyor. Yargı süreci ya da gönüllü iade tercihi ile Anadolu’ya geri dönen eserlerin bir bölümünü, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde oluşturulan ‘Kaçış Yok’ isimli sergiyle tüm dünyanın dikkatine sunduklarını söyleyen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz, “Mirasımız adına verdiğimiz mücadeleyi her geçen gün güçlendiriyoruz” dedi.
BÜYÜK BÖLÜMÜ ABD’DEN
‘Kaçış Yok’ isimli sergiyi Hürriyet Bölge Temsilcisi Salim Uzun’a gezdiren Boz, eserlerin büyük bölümünün Amerika Birleşik Devletleri’nden getirildiğini kaydetti: “Sergide İsviçre’den gelen eserler de var. Amerika’dan gelen eserlerin bazısı bulundukları müzeyle yapılan ikili görüşmeler sonunda getirilmişken, çoğunluğu ise Manhattan Bölge Savcılığı ve İç Güvenlik Araştırmaları Birimi ile yapılan ortak çalışmalar sonucunda ülkemize döndü. Yeni getirilen eserler arasında 2 imparator başı var. Bunlardan biri J. Paul Getty Müzesi’nde diğeri de Santa Barbara Sanat Müzesi’ndeydi. Giyimli kadın heykeli ise bir sanat tacirinin deposunda yapılan arama sonucunda bulundu ve el konuldu.”
MARCUS’U VERMİYORLAR
“2022 yılından beri Boubon kökenli eserlerin ülkemize iadesini sağlıyoruz” diyen Boz, şöyle devam etti: “Cleveland Müzesi’nde bulunan bir Marcus Aurelius heykelimiz var. Onunla ilgili çalışmalar devam ediyor. Cleveland Müzesi, Marcus Aurelius heykelini ortaya konulan her türlü delile rağmen iade etmiyor. Biz de iade için farklı yöntemlere başvuruyoruz. Elimizdeki delillerin artmasını sağlayacak, bu eserin ülkemizden gittiğini gösterecek her türlü araştırmayı yapıyoruz.
NEDEN BU PARAYI VEREYİM
Ülkemiz bir dönem öyle bir yağmalanmış ki birçok eserimiz kaçak kazılar sonrası çeşitli yollarla başka ülkelere gitmiş, koleksiyonlara girmiş. Türkiye’nin çabalarını gören bazı kişiler, gönüllü iade yöntemini tercih edebiliyor. Biz öyle bir etki yarattık ki artık yasadışı yollarla ülkemizden çıkarılan bir eseri koleksiyonunda bulunduran kişi ‘Türkiye peşimden gelecek’ korkusunu iliklerine kadar hissediyor, başına dert açılacağını biliyor. Eğer alıcı varsa, o da iadesi istenecek bir esere ‘Neden bu kadar para vereyim?’ diyor. Kollukla başı derde girsin istemiyor. Türkiye artık hırsıza hırsız diyor.
MÜZAYEDELERE YAKIN MARKAJ
Ekip arkadaşlarım müzayede evlerini denetliyor. Bu denetimler sonucu Avusturya’da Anadolu kökenli çok sayıda sikke satışı tespit ettik. Sonra konu Fransa’ya sıçradı ve aynı anda Türk polisi burada Anadolu operasyonu yaptı. 82 kişi gözaltına alındı, 20 binden fazla kültür varlığı ele geçirildi, çete çökertildi. Daha önce oyunu bu eserlerin gittiği ülkeler kuruyordu. Şimdi ise oyunu biz kuruyoruz. Biz artık kendi uzmanlarımızı yetiştiriyoruz. Konuya hâkimiz. Yaklaşımı değiştirdik.”
ABD’Lİ KOLEKSİYONERİN ODASINDAN SÖKÜP ALDIK
Boz, sergideki Perge kökenli lahitlerin ABD’li bir koleksiyoncunun yemek odasının duvarında bulunduğunu anlattı: “Bunu yapana bugüne kadar kimse bir şey dememiş, peşine düşmemiş. ‘Bunu yapamazsın’ diyen bir devlet iradesi olmamış. Biz bu eserlerin iadesi için doğru ve etkili yöntemleri kullandığımızda nelerin değiştiğini çok net biçimde gördük. O duvarda asılı olan lahit, hepimiz için çok güzel bir sembol. Eğer peşine düşmezseniz o eser bir koleksiyoncunun yemek odasına asılır, peşine düşerseniz ait olduğu ülkenin müzesinde sergilenir.
BİZANS KANDİLİ İSVİÇRE’DEN
Dün İsviçre’den bir grup eserimizin iadesini daha sağladık. Şu an büyükelçiliğimizde. Bu alınan eserlerden biri Bizans dönemine ait bir kandil. İsviçre kolluğunun başlattığı önemli bir soruşturmayı başlatan ilk eser. Bu soruşturma sayesinde binlerce eser ülkelerine iade edildi. Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan’dan beklediğimiz eser iadeleri var. Fransa ile görüşmelerimiz devam ediyor.”
TARİHİN KÜLKEDİSİ
Zeynep Boz bir iade öyküsünü şöyle anlattı: “Boubon eseri Lucius Verus heykelinin ayak kısmı ABD’deydi. Çok ciddi bir çalışma yaptık. Antik kentimizde kaidelerin üzerinde heykelin ayak izleri var. Zamanında o ayak izleri heykelleri sabitleyebilmek için yapılmış. ABD savcılık yetkilisi heykelin ayağını ölçtü biz de aynı anda Burdur’da ayak izlerini ölçtük. Rakamların tutacağını bilmeme rağmen çok heyecanlanmıştım. Modern bir Külkedisi hikâyesi ile eser doğduğu topraklara geri döndü.”