Güncelleme Tarihi:
TESEV'in “Ortadoğu'da Türkiye Algısı” araştırmasının 3'üncü yıl sonuçları, TESEV'in Karaköy'deki merkezinde düzenlenen toplantıyla Mensur Akgün ve Sabiha Senyücel Gündoğar tarafından açıklandı.
2011 yılı araştırması Mısır, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan, Suriye, İran, Irak, Kuveyt, Tunus, Umman, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve Libya'dan oluşan 16 ülkede, 19 Ekim-15 Aralık 2011 tarihleri arasında, 2 bin 323 kişiyle ve Irak dışındaki ülkelerde telefon aracılığıyla gerçekleştirildi.
Araştırma, Arap dünyasında yaşanan ve demokratikleşme talebi içeren dramatik gelişmelere rağmen bölgenin en önemli sorununun ekonomi olduğuna işaret ediyor. Bölgenin en önemli konuları sıralamasında yüzde 21 ile ekonomik sorunlar ilk sırayı alırken, onu yüzde 15'le halk hareketleri ve yüzde 12 ile batının etkisi/varlığı izledi.
Geçen yıl yedi ülke ortalamasında yüzde 34 ile ilk sırada yer alan İsrail-Filistin sorununu en önemli konu olarak görenlerin oranı ise yüzde 8'de kaldı. Filistin'in Birleşmiş Milletler üyelik başvurusuna destek verenlerin oranının yüzde 85 olması ise bir numaralı gündem maddesi olmasa da Filistin'in tanınma mücadelesine verilen desteğin yüksek olduğunu gösteriyor.
EN ÖNEMLİ KONU EKONOMİK SORUNLAR
Katılımcılar, kendi ülkelerini ilgilendiren en önemli konular içinde yüzde 40 gibi bir oranla ekonomik sorunları öne çıkarırken, güvenlik, seçimler, halk hareketleri yüzde 7'şerlik orana sahip oldu. Ülke bazında bakıldığında ekonomik sorunları en çok dile getirenler yüzde 70'le İranlılar oldu.
Katılımcıların hakkında olumlu görüşlere sahip olduğu ülkeler sıralamasında yüzde 78 ile Türkiye ilk sırada yer aldı. Türkiye, geçen yıl Suudi Arabistan'ın ardından ikinci sırada bulunuyordu. Türkiye'yi yüzde 70 ile Birleşik Arap Emirlikleri ve yüzde 66 ile Filistin takip etti.
En az sempati duyulan ülkeler yüzde 10 ile İsrail, yüzde 33 ile ABD ve yüzde 36 ile İngiltere oldu.
İRAN'IN NÜKLEER SİLAH GELİŞTİRMESİ
Ortadoğu'ya tehdidin hangi ülkeden geldiği sorusuna verilen cevaplarda İsrail yüzde 47 ile ilk sırayı alırken, onu yüzde 24 ile ABD, yüzde 11 ile İran izledi. İran, en çok Suudi Arabistan ve Irak'ta; en az Suriye'de tehdit olarak görüldü.
İran'ın nükleer silah geliştirmesini destekleyenlerin oranı yüzde 38, karşı olanların oranı ise yüzde 47 olarak gerçekleşti. İran'daki katılımcıların cevaplarına bakıldığında, kendi ülkelerinin nükleer silah geliştirmesine karşı olanların oranı geçen yıl yüzde 15 iken, bu yıl yüzde 34'e yükseldi.
Katılımcılara Usame Bin Ladin'in öldürülmesinin ardından dünyanın durumuna ilişkin görüşleri sorulduğunda, yüzde 43 hiçbir şeyin değişmediğini, yüzde 25 daha tehlikeli hale geldiğini, yüzde 20 ise daha güvenli hale geldiğini söyledi.
“ARAP BAHARI”NI OLUMLU BULANLARIN ORANI YÜZDE 52
“Arap Baharı”nın, ülkelerine etkisi sorulduğunda, katılımcıların yüzde 52'si olumlu, yüzde 22'si olumsuz görüş belirtirken, yüzde 19'luk bir kesim değişiklik yaratmadığı görüşünü bildirdi.
Katılımcıların, “Arap Baharı”nın Ortadoğu'ya etkisi konusundaki olumlu görüşleri ise yüzde 60'a çıktı. Olumsuz bulanlar yüzde 21, değişiklik olmadığını söyleyenler yüzde 7 olarak gerçekleşti.
Son bir yılda yaşanan gelişmeler ışığında bölgelerinin geleceğini olumlu bulanların oranı yüzde 62 olurken, kendi ülkelerinin geleceğini olumlu görenlerin oranı yüzde 47'de kaldı.
Bölgede barışçıl halk hareketlerine katılım yüzde 75 oranında destek aldı. Şiddet içeren gösterilere katılmak ise yüzde 20 oranında kabul edilebilir bulundu. Katılımcıların yüzde 21'i, barışçıl gösterileri dahi kabul etmediklerini ifade ettiler.
Araştırmaya göre Orta Doğu bölgesinde yüzde 56'lık bir kesim Türkiye'nin “Arap Baharı”na olumlu etki yaptığını belirtti. Türkiye'nin etkisini olumsuz bulanların oranı yüzde 16 oldu.
TÜRKİYE'NİN ARABULUCULUĞU
Türkiye'nin son 12 ayda yaşananlara verdiği tepkileri olumlu bulanların oranı yüzde 64 oldu.
Türkiye'nin Orta Doğu'daki rolüne ilişkin sorulara verilen cevaplar, Türkiye'nin bölgede bir aktör olarak kabul gördüğü, bölgede varlığının istendiği ve temsil ettiği özelliklere bölge halkı tarafından değer verildiğini gösterdi.
“Türkiye, İslam ve demokrasinin başarılı bir bileşimidir” ifadesine katılanların oranı yüzde 67, “Türkiye, Orta Doğu ülkeleri için bir model olabilir” ifadesine katılanların oranı yüzde 61, “Türkiye, Ortadoğu'da daha büyük bir rol oynamalıdır” ifadesine katılanların oranı yüzde 71, “Türkiye, İsrail-Filistin sorununun çözümünde arabuluculuk rolü üstlenmelidir” ifadesine katılanların oranı ise yüzde 75 olarak gerçekleşti.
“DEMOKRATİK REJİMİ NEDENİYLE MODEL OLABİLİR”
Türkiye'nin neden model olabileceği konusunda “demokratik bir rejime sahip olması” yüzde 32 ile öne çıkarken, onu yüzde 25 ile ekonomisi, yüzde 23 ile Müslüman kimliği, yüzde 17 ile laik bir siyasi yapısı olması ve yüzde 8 ile stratejik önemi izledi.
Türkiye'nin model olamayacağını söyleyenler, yüzde 23 ile yeterince Müslüman olmamasını en önemli gerekçe olarak gösterdi. Bunu yüzde 16 ile “batı ile olan yakın ilişkileri”, yüzde 13 ile “laik bir siyasi yapısı olması”, yüzde 9 ile Arap olmaması ve yüzde 7 ile imparatorluk geçmişi takip etti.
TÜRKİYE'NİN 10 YIL SONRASI
Katılımcıların yüzde 51'i Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini ifade ederken, Türkiye'nin AB üyeliğinin Ortadoğu'da oynadığı rolü olumlu etkileyeceğini söyleyenler yüzde 59'luk bir kesimi oluşturdu.
Mevcut durumda bölgenin en güçlü ekonomisi yüzde 26 oranıyla Suudi Arabistan olarak görülürken, Türkiye yüzde 20'lik oranla ikinci sırada yer aldı. 10 yıl sonrasına yönelik beklentilerde ise yüzde 25 ile Türkiye bölgenin en güçlü ekonomisi olarak görülen ülke oldu.
Daha önce Türkiye menşeli bir ürün kullananların oranı yüzde 71, Türkiye yapımı bir dizi izleyenlerin oranı ise yüzde 74 olarak belirlendi.
“BÖLGEDEKİ ÜLKELERİN EN ÖRNEK ALACAKLARI ÜLKE TÜRKİYE'DİR”
TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, toplantıda yaptığı konuşmada, araştırma sonucunun bölgenin geleceğe eskisine nazaran çok daha umutla baktığını ortaya koyduğunu vurguladı.
Türkiye'nin de bütün eleştirilere rağmen hala en sevilen ülke olduğunu söyleyen Paker, Suriye'deki düşük oranlarda, telefonla gerçekleştirilen araştırmaya katılanların güvenlik endişelerinin rol oynamış olabileceğini söyledi.
Türkiye'nin yüzde 61'lik bir kesim tarafından model olarak algılandığına işaret eden Paker, bu görüşe karşı Türkiye'nin kendi demokrasisiyle ilgili sorunlarını hatırlatan eleştirilere şöyle cevap verdi:
“Türkiye, kendi demokratik mücadelesini yapan, ancak bu ülkelerden ilerde bir ülke olarak dünyadaki diğer tüm ülkelerden daha fazla model olabilir. Bölge ülkelerinin İsviçre'yi, İngiltere'yi, Almanya'yı model almaları imkansız. Fark o kadar büyük ki. Türkiye, bu mücadeleyi fiilen götürmektedir. Belirli yerlerde ilerliyor, belirli yerlerde geriliyor. Bir yapı değişikliğini yaşıyor. Bölgedeki ülkeler de aynı yapı değişikliğini yaşamak durumunda oldukları için en örnek alacakları ülke Türkiye'dir diye düşünüyorum.”