Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki önemli ölçüde artan ekonomik ve politik rolü, bölgede yaşanan karmaşayı yönlendirmek isteyen hükümet ve iş dünyası için yararsız çatışmalara neden oluyor.
Türk liderler, Pazartesi günü Libya’da yaşayan 25 bin Türk’ü tahliye etmek için gemi göndermek konusunda oldukça zorlandı. Günün erken saatlerinde, Libya bir Türk uçağını geri gönderirken, hükümet çoğu inşaat işçisi olan Türklerin tehlikede olduğuna yönelik endişeleri dindiren açıklamalar yaptı.
Libya basını, Türklerin ülkedeki yabancılar arasında yaşanan protestoları tetiklemiş olabileceğini belirtmiş ve onları olası hedef haline getirmişti.
Analistler, Türkiye’de yaşanan endişelerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için bazı risklerle karşı karşıya kalabileceği anlamına geldiği belirtti. Erdoğan, Mısır’ın devrik lideri Hüsnü Mübarek’in istifasını etmesi gerektiğini belirten ilk liderler arasında yer almış ve Libya lideri Muammer Kaddafi gibi bir domino etkisinden çekinen Arap dünyası liderlerini öfkelendirmişti.
Diğer yandan, bölgede büyük yatırımlar yapmış olan Türk şirketleri de Libya’daki ayaklanmanın maliyetleriyle baş etmek zorunda kalıyor. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) rakamlarına göre, Türk şirketleri Libya’da 7.6 milyar dolar değerinde inşaat anlaşmaları imzaladı. Mısır’da ise Türklerin uzun dönem yatırımları 3 milyar dolarlık projeleri kapsıyor.
Geçtiğimiz ay Mısır’da patlak veren isyan hareketinin ardından, Sabancı Holding, buradaki otobüs ve naylon şerit üretim tesislerini kapatmak zorunda kalmıştı. WSJ’ye konuşan Akbank Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, bu gelişmenin kendilerine olumsuz yansıdığını ancak tesislerin tekrar faaliyete geçtiğini belirtti.
BÜYÜME İÇ İSTİKRARA BAĞLI
Sabancı, Türk şirketlerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki isyan hareketinin dinmesinden sonra konumlanacağını söyledi ve İstanbul’un bölgede “bir nevi başkent”, Türkiye’nin de daha demokratik ve gelişmekte olan açık ekonomiler için bir “rol modeli” haline geldiğini belirtti.
Sadece 10 yıl önce Türkiye’nin bölgedeki politik ilişkileri belirsiz ve düşmancı arasında gidip geliyordu. Ancak son yıllarda serbest ticaret ve vizeden muaf seyahat izinleri sağlanması, elçiliklerin açılması ve İstanbul’a yeni uçuş seferlerinin başlatılmasıyla bu tablo tamamen değişti.
2007 ile 2009 yılları arasında, Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki iştirakleri altıdan 69’a çıktı.
Öte yandan, Türkiye’nin bölgedeki yatırımlarının önemli parçaları, bölge ülkelerinin Washington’la eski bağlarını sürdürmelerine dayanıyor. Türkiye’nin tekstil ve farklı sektörlerdeki şirketleri, ABD’nin Mısır’la yapmış olduğu serbest ticaret anlaşmasından yararlandı. Aynı durum, Bahreyn içinde geçerli.
Sabancı ve analistler, Türkiye’nin bölgeye olan bağımlılığının, ülke içi büyümeden destek alacağı görüşünde. DEIK’in 19 çok uluslu şirketi kapsayan araştırmasına göre, Türk şirketlerinin odağı Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Balkanlar. Kısaca, hükümetin odaklandığı eski Osmanlı sahası.
http://twitter.com/HurriyetPlanet