Güncelleme Tarihi:
Dahası, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik yolculuğunun başlaması ve daha liberal demokratik standartları talep etmesiyle, Avrupa, Türkiye’de reformları güçlendiren bir araç haline geldi. Kısaca, Türkiye’nin laik ve demokratik gelişimi, geçmişinden bu yana kaçınılmaz bir şekilde Batı’ya odaklanmasından kaynaklandı.
Türkiye’nin Soğuk Savaş süresince Batıyla yaptığı işbirliği, NATO’ya girmesi ve Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD’yi sayısız operasyonda desteklemesi, Türkiye’yi daha büyük bir tercihe yöneltti: Tamamen batıya yönelmek.
Ancak bugün, Türkiye kendisini birçok konuda ABD ile uluslararası konular fikir ayrılıklarına düşüyor. Dahası, bir zamanlar müttefiki olan İsrail ile ilişkiler gerilmiş durumda. Yetmezmiş gibi, AK Parti iktidarı AB üyelik sürecini durağan tutmak istermiş gibi bir resim çiziyor.
Türkiye’nin geleneksel Batı yanlısı dış politikasının yerini alan şey, AK Parti’nin belirgin ideoloji temelli rejimlere yönelik “doğrulayıcı eylemi.” İsrail’e Gazze Özgürlük Filosu baskınından önce ve sonra, daimi düşmanmış gibi davranmak ve İran’ın nükleer programına karşı uluslararası dengeyi çiğnemek, bunun açık bir göstergesi.
Bir zamanlar Batı odaklılığın Türkiye’nin içindeki laik ve demokratik gelişimi nasıl etkilediğine bakıldığında, İslami duruşa yakınlaşmanın Türkiye’nin bakış açısını nasıl değiştirdiğini görmek hiç de şaşırtıcı değil.
Bazıları, Türkiye’nin büyüyen ekonomisinin ve yenilenen altyapısının, ülkenin özgür karakterini koruyacağını öne sürüyor. Ancak bazı örnekler AK Parti’nin Batı’nın sosyal politik görüşünden uzak kalarak, sanayileşmiş bir ekonomi oluşturabileceğini gösterdi. Son 20–30 yılda, muhafazakârlığın giderek arttığı Malezya’da sanayileşme son sürat gelişti. Ülkenin Müslüman olan ve olmayanlara yönelik ikili yargı sistemi bulunuyor.
Malezya, kendisine güçlü bir ekonomik yol açarken, ülkenin İslam geçmişine de güçlü bir şekilde odaklandı. Malezya’nın görünümü Türkiye’ye benzerlik gösteriyor mu? Malezya, Türkiye’nin geleceği için alınması gereken dersler sunuyor: Giderek ideoloji odaklı bir dış politika, benzer bir sosyal gündem eşliğinde yasallaştırıldığı zaman, güçlü bir ekonomiye rağmen, özgürlük dışı, Batı’nın benzeri olmayan bir toplum yaratıyor.
Bu tür bir senaryo, Türkiye’nin demokrasisine bakıldığında da göz ardı edilemiyor.
Washington Takın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Soner Çağatay’ın “Turkey changes outward, hence inward” başlıklı makalesinden derlenmiştir.
http://twitter.com/HurriyetPlanet