Türkiye’nin markası

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’nin markası
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2003 23:59

Toplantılarda Türkiye'nin bir numaralı markası THY diyorsunuz. Buna inanıyor musunuz?

Tabii ki. Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) okurken ekonomi ile ilgili bir ders alıyordum. Nobel ödülü almış bir ekonomist ders veriyordu. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden bahsederken 1985-86 yılında Malezya, Kore ve Tayvan'ı söyledi, Türkiye'yi saymadı. Ben itiraz ettim. Hocamız 'Bu marka konusudur' dedi. 'Amerika'nın Coca Cola'sı, Boeing'i var. Kore'nin markaları var; Kia, Hyundai. Diğer gelişmiş ülkelerin de markaları var. Türkiye'nin markası var mı?' diye sordu. Yurtdışında Türkiye ile ilgisi yoksa hiç kimse bizden bir marka söyleyemez. Türkiye'yi bilenler ise az çok THY'yi hatırlar. Bir de Avrupalılar futbol takımlarımızı hatırlıyor. Bu açıdan belki THY Türkiye'nin en büyük şirketi değil ama Türkiye'nin en çok tanınan markası.

BAKIM MERKEZİ

Sadece teknikten 1 milyar dolar kazanacağız, şirketin cirosu 4-5 milyar dolar olacak. Bu rakamları telaffuz ettiniz mi? Böyle hedefler koyuyor musunuz?

Tabii bunlar olması gereken hedef ama önümüzdeki 6 ay 1 yıl içinde değil. Teknikle ilgili konuya gelirsek uçak bakım-onarım işinde kalifiye insan emeği çok yoğun. Bu yetenekteki kadro Türkiye'de sadece THY'de mevcut. Bu büyük potansiyel. Avrupa yavaş yavaş bakım pazarından geri çekiliyor, çünkü işçilik pahalı. Bu gemi inşaatı sektöründe 1980'lerden önce yaşandı. Özellikle İskandinav ülkelerinin elindeki pazar, Türkiye'nin o yıllarda karışıklık içinde olması nedeniyle Kore, Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerine kaydı. Uçak bakım, üretimden daha fazla ciroya sahip bir sektör. Uçak maliyetinin birkaç katını uçağın ömrü boyunca bakım ve onarımına harcıyorsunuz. Avrupa bu pazardan işçilik maliyetleri nedeniyle ağırca çekiliyor. Biz pazardan önemli bir pay alabiliriz. İlk amacımız THY dışında faaliyet gösteren ve filosu THY'den de büyük olan özel havayolu şirketlerinden payımızı artırmak. Bu uçakların önemli bir kısmı Avrupa'ya bakıma gidiyor. Ayrıca Orta Asya ülkelerinden pay almaya başlıyoruz. Lufthansa'dan da iş aldık. Özellikle motor bakımlarının büyük bir maliyeti var. Yani 1-1.5 milyon dolar bir motorun bakımı çok önemli. Motor bakım maliyetlerinin yarısı işçilik. THY'de sertifikalı 1600 teknisyenimiz var. Bizim gibi gelişmekte olan başka bir ülkede böyle bir imkan yok.

Uzun yıllar sonra sigara için bir Genel Müdür geldi şirkete. Uçaklarda sigara ile ilgili yeni bir çalışma yapıyor musunuz?

Sigarayı her ne kadar içiyor olsam da eskiden de sigarasız koltukta seyahat ederdim. Sigaralı ortamlarda bulunmayı sevmiyorum, çocukları ve içmeyenleri de düşünmek lazım.

Birçok yurtdışı uçuş noktasında satış müdürü yok. Atama yapacak mısınız, yoksa istasyon müdürleri bazında mı bu işi sürdüreceksiniz?

Bizim düşündüğümüz genellikle ülke bazında müdürlükler oluşturmak. Bugün satış müdürlerinin olmaması dezavantaj değil. Onların altında bulunan arkadaşlarımız işleri vekaletle götürüyor. Şirketin yapısını çok iyi bildikleri için bir aksama olması söz konusu değil. Hatta bir miktar gelişme de var.

İÇ HAT UCUZLAYACAK

İç hat pazarı için model hazırlığı yapılıyormuş. Çok ucuza uçuş imkanı olacakmış. Ne tip uçaklarla nasıl bir organizasyon olacak?

Fizibilite çalışması devam ediyor. Özellikle sayın Başbakan'ın sayın Ulaştırma Bakanı'nın ve diğer hükümet üyelerimizin bu konuda özel bir hassasiyeti var. Bize de bildirdiler, bu konu üzerinde detaylı bir şekilde çalışıyoruz. Şimdi Türkiye'nin yapısı, konumu, büyüklüğü itibari ile iç hat uçuşlarına oldukça elverişli bir ülke. Amerika bu konuda en büyük ülkelerden birisi. Türkiye de Avrupa ülkelerinden çok daha verimli. Düşünürseniz 20 saat 25 saat süren otobüs seferleri var. Bunlar artık gelişen dünya çerçevesinde yavaş yavaş ortadan kalkmalı. Herkes ekonomik açıdan bu kadar iyi değil ancak bizim genelde zengin kesime hitap eden iç hat seferlerimizin biraz daha orta tabakaya kadar inmesi gerekiyor. En azından ilk yüzde 10 gelir seviyesindeki insanlara kadar indirmeyi planlıyoruz. Şu an bu yüzde 1.5'lerde. Bununla ilgili belirlenmiş bir durum yok ama buradaki temel hedefimiz kaliteden ödün vermeden aynı seviyede tutmak.

Türkiye'de ciddi bir altyapı, coğrafi sorunları olan havaalanları var. Bunlardan biri de Siirt. Pisti kısa, alçalması sorunlu. Burası Başbakan’ın seçildiği yer üstelik. Uçmaya zorlandığınız oluyor mu? Şehirlerden gelen baskılar var mı?

Bunun aşılmasının tek yolu bilimsel araştırma yapmak. Biliyorsunuz Sabiha Gökçen'de bu sorun olmuştu. Sabiha Gökçen'den THY bir miktar operasyon da yaptı. 3 kişiyle uçulduğu dönemler de olmuştu. Sonuçta fizibilite hislerle olmaz. Rakamla, bilimle ortaya konulmak zorunda. Yani gerçekten orada otobüs seferlerinin durumu nedir, ileri dönük gelişme beklentileri nedir, bunları ortaya koyarak, profesyonel bir danışmanlık alarak gerçekleştirilir. Bunu THY içinde kendi aramızda yapmaya çalışıyoruz ama bu konuda uzman, uluslararası şirketlerden de yardım alarak potansiyel illeri, olabilecek yerleri araştırıp bakmak lazım. Burada en önemli faktör fiyat. Fiyatı aşağı çekebilirseniz, Türkiye'de şu an uçtuğumuz 30-35 noktayı 50'ye 60'a çıkartmak mümkün. Dediğim gibi bu bir ihtiyaç. Yani İstanbul'dan Van 1300 kilometre, Viyana ise 1250 kilometre.

Brezilya coğrafi bozukluklardan dolayı dünyanın en önemli uçak imalatçılarından biri oldu Embraer ile.

Evet, Embraer dünyanın en büyük üreticilerinden biri. Ama bu noktada yapılmış isteklerle değil bilimsel olarak noktalara potansiyelin araştırılarak, uygun uçak tiplerini belirleyerek uçmak gerekir. Zararına değil, en azından başabaş noktasında uçmak gerekir.

Yeni üniformalar Vakko’dan

Geçenlerde Antalya'daki AKP toplantısına gidilirken, hosteslerin ağırlıklı olarak pantolon giymesi istenmiş gibi laflar yayıldı. Doğru mu bunlar? Yoksa deli saçması mı?

Deli saçması yani. Bu günde bir gazetede haber gördüm. Yeni kabin memuru üniformaları kapalı bulundu gibi bir yaklaşım var. Vakko'ya üniforma siparişi eski yönetim tarafından verilmiş. Ben kıyafetleri yeni gördüm.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!