Güncelleme Tarihi:
İşte Los Angeles Times köşe yazarlarından Jonah Goldberg’in kaleme aldığı makale;
İsrail’in ulusal güvenlik forumu Herzliya Konferansı’na katılmak için İsrail’e geldim. Eleştirmen ve meslektaşlarımın ortak görüşü, İsrail’in özel bir fikir, farklı bir düşünceyi temsil ettiği.
Bu özellikle ABD’li realistler için geçerli. İsrail’i sevsinler ya da sevmesinler, ABD’nin Tel Aviv’e yaptığı yardımların nefret ve istikrarsızlığı güçlendirdiği konusunda ikna olmuş durumdalar. ABD’nin İsrail-Filistin konusundaki takıntısı da ayrı bir konuya işaret ediyor.
Örneğin, General James Jones, 2009 yılında, “dünyada çözebileceği tek bir sorun olsaydı, bunun ABD dış politikasının merkez üssü olan İsrail-Filistin çatışması olacağını” belirtti.
Bu tür düşünceler fazlasıyla abartılı ve mantıksız fikirlerin arasına düşüyor. İran, nükleer silah elde etmek istiyor. El Kaide, ABD’nin yok olmasını istiyor. Bir zamanlar sıkı müttefik olan Türkiye, İslamlaşıyor. Rusya, otokrasiye doğru gidiyor ve Çin, giderek güçleniyor.
Diğer yandan, ABD iki ülkede savaş veriyor ancak bir numaralı ulusal güvenlik danışmanının önceliği İsrail-Filistin savaşı?
Bu saplantı, İsrail’i soyutlamaktan kaynaklanıyor. Filistin nedeniyle doğan nefret Ortadoğu’daki sorunların üstüne yenilerini ekliyor. Ancak İsrail ne Ortadoğu’daki sorunların ana kaynağı ne de ABD’nin dış politikasındaki en büyük mücadeleyi oluşturuyor. Türkiye ise Filistin yüzünden İslamlaşmıyor.
Mısır’daki ayaklanmaların nedeni İsrail değil, otokratik şiddet ve ekonomik sıkıntılar: Aynısı Tunus ve 2009 yılında protestoları bastırılan İran’daki Yeşil Hareket için de geçerli.El Kaide İsrail’den nefret ediyor ancak kökleri Suudi Arabistan Kraliyet Ailesi’ne karşı nefreti ve Müslüman Kardeşlerin İslami arzularında yarıyor.
Yine de, ABD’nin “ilk önce Araplar” veya “ilk önce Müslümanlar” diyen dış politikası ödüller kazandırmaya devam edecek. Fransızlar buna örnek gösterilebilir. Eski kolonilerine özel imtiyazlar sundular. Karşılığında birkaç değerli petrol anlaşması karşılığında çok sayıda ayaklanmayla karşılaştılar.
İsrail’in Ortadoğu’daki en demokratik ve en istikrarlı ülke olduğunu tekrar gördük. Ancak ABD’ye öğretilen, diktatör rejimlerine karşı gönül alıcı, “Arap sokağına” ise daha sempatik olmak ve böylece bölgede istikrar sağlamayı ummak.
Bu şüphesiz Ortadoğu’daki otokratların herkesin inanmasını istediği şey. Tiranlar günah keçilerine, ulusal gururu ve gölge düşmanlarını ayaklar altında çiğnemeye odaklanıyor.
http://twitter.com/HurriyetPlanet