Güncelleme Tarihi:
Türkiye Maarif Vakfı (TMV) Başkanı Prof. Birol Akgün, TMV'nin yeni uluslararası diploma programı ve müfredat çalışmalarını Anadolu Ajansına değerlendirdi.
TMV'nin eğitim felsefesinin, 21. yüzyılın gerektirdiği becerilerle donatılmış, aynı zamanda insani erdemlere sahip iyi insanların yetiştirilmesi olduğunu belirten Akgün, bu hedef doğrultusunda merkez eğitim öğretim biriminde çok ciddi Ar-Ge çalışmalarının yürütüldüğünü kaydetti.
Akgün, uzun bir çalışmanın ardından gelinen noktada eğitim müfredatlarının beş aşamalı yapıdan oluşan bir temele oturtulduğunu aktararak, bu aşamaların öncelikle iyi bir fen bilimleri eğitimi vermek, gelecek nesli teknoloji bakımından donanımlı yetiştirmek ve kritik analitik düşünme yapılarını zenginleştirmek için onlara derin bir sosyal bilimler perspektifi kazandırmak olduğunu söyledi.
Eğitim müfredatları kapsamında öğrencilere iyi bir dil eğitimi vermeye çalıştıklarına işaret eden Akgün, bu çerçevede öğrencilerin önce kendi ana dilini öğrenmelerini desteklediklerini, mutlaka Türkçeyi en iyi şekilde öğrettiklerini ve uluslararası bir dili de öğrenmelerini sağladıklarını vurguladı.
Akgün, müfredatın beşinci bileşenin öğrencilere insan ve doğa sevgisinin öğretilmesi olduğunu ifade ederek, "Malum iklim değişikliğinden çevre sorunlarına kadar herkesi ilgilendiren derin bir sorunlar dizisi var. Çocukların bununla yüzleşmesi ve çözüm üretme yolunda inisiyatif almayı öğrenmesi gerekiyor." diye konuştu.
"TÜRKÇE ÖĞRETİMİ İLE TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNE YATIRIM YAPIYORUZ"
Akgün, Türkçe öğretimi ile Türkiye'nin geleceğine yatırım yaptıklarını ve bunu çok önemsediklerini belirterek, "Tabii ki Türkçeyi gelişigüzel öğretmiyoruz. Öğrencilerimizin okullarımızdan mezun olurken en az B2 düzeyinde Türkçe öğrenmelerini hedefliyoruz. Bunun için de okul öncesinden başlamak üzere K12'nin her kademesinde modern dil öğretimi araçlarıyla ve sistemli bir şekilde Türkçe öğretiyoruz." ifadesini kullandı.
Bu konuda da güçlü bir Ar-Ge altyapısı oluşturduklarına dikkati çeken Akgün, şunları kaydetti:
"İlk defa Türkçe'nin belli bir müfredata göre öğretilmesi konusunda örgün ve yaygın eğitim süreçlerinde kullanılmak üzere anaokulundan üniversiteye kadar her kademeye ve seviyeye uygun bir biçimde yapılandırılmış Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı'nı akademik ve uzman bir kadroyla iki yıllık bir çalışmanın sonucunda hazırladık. Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca da onaylanan Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi Programı, ilgili kurumlar, dil öğreticileri ve sınav uygulayıcıları için alanda çok önemli bir eksikliği de gidermiştir. Avrupa Konseyi Modern Diller Bölümü tarafından yayımlanan 'Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni' esas alınarak hazırlanan bu programla Türkçenin yabancı dil olarak öğretimine standart getirildiğini söyleyebilirim."
Türkçenin öğretimine çok büyük önem veren vakfın bu hususta öncülük etmesini iftiharla paylaştıklarını vurgulayan Akgün, şöyle devam etti:
"Program esas alınarak kademelere göre ders kitap setleri yazım çalışmalarımız da devam etmektedir. Modern dil öğretimi yöntem ve teknikleri esas alınarak hazırlanan bu kitap setlerini merkezimizde bu işler için ihdas ettiğimiz Türkçe ve Yabancı Dil Öğretimi Dairesi hazırlıyor. Bununla birlikte Türkçe ders kitap setlerini tıpkı müfredatın hazırlanmasında olduğu gibi zengin bir akademik kadronun editörlüğünde hazırlıyoruz. Böylece ilk defa örgün eğitim kapsamında K12 düzeyinde her kademe için Türkçe ders kitapları yazılmış olacak. İnşallah kitap setlerimizin yazımı bu yılın sonuna kadar tamamlanacak. Bu kitap setlerini bir set halinde hem isteyen kurumlara sunmuş olacağız hem de kendi okullarımızda kullanacağız."
"YARDIMCI OKUMA KİTAP SETLERİ DE HAZIRLIYORUZ"
Akgün, Türkiye'de uluslararası imam hatip okullarının hazırlık sınıflarında olduğu gibi MEB tarafından yürütülen Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi (PİKTES) projesi kapsamında da bu kitap setlerinden istifade edilebileceğine işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Halihazırda kendi okullarımızda pilot uygulamaları da yapılmaktadır. Ders kitaplarımızı aynı zamanda dijital uygulamalara yönelik içeriklerle zenginleştireceğiz. Böylece küresel salgınla birlikte eğitimde başlayan hibrit sistemin eğitim-öğretim içeriklerini de hazırlıyoruz. Diğer taraftan ders kitap setlerini destekleyici yine müfredat esas alınarak yardımcı okuma kitap setleri de hazırlıyoruz. Bu kitap setlerini de çok kısa süre içinde ilgili kurum ve isteyen herkesle paylaşacağız."
MAARİF MEZUNLARI TÜRKİYE'DEKİ ÜNİVERSİTELERDE OKUMAYI TERCİH EDİYOR
TMV okullarından mezun olan öğrencilerin önemli bir kısmının yüksek öğretimlerine Türkiye'deki üniversitelerde devam ettiğini bildiren Akgün, "Bugüne kadar toplam 5 bin 700 mezun verdik. Her yıl ortalama 1000'e yakın Maarif mezunu öğrenci Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarına yerleşiyor. Bunların hepsi de burslu değil, çok büyük bir çoğunluğu kendi paralarıyla Türkiye'ye geliyorlar." bilgisini paylaştı.
Akgün, böylece hükümet programları ve Türkiye'nin son yıllarda ısrarla vurguladığı "eğitimde uluslararasılaşma" politikalarına da önemli katkı sunduklarının altını çizerek, şu bilgiyi paylaştı:
"Yine bu çerçevede kendi içerimizde kurmuş olduğumuz, sadece Maarif öğrencileri değil, Maarif okulları dışındaki okullardan da Türkiye'ye öğrenci hareketini organize etmek için Maarif Ajansı birimini kurduk. Uluslararası öğrencileri Türkiye'deki üniversitelere yerleştirme konusunda ciddi bir çabamız var. Türkiye Maarif Vakfının, Türkiye'deki kamu ve özel üniversitelerden olmak üzere 85 üniversiteyle iş birliği protokolleri var. Bunların çoğunluğuyla ortaklaşa bizim bulunduğumuz ülkelerde Maarif okullarında Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı (YÖS) yapıyoruz. Böylece o sınava girenler, Türkiye'ye daha kolay geliyorlar ve açılan kontenjanlara nitelikli öğrencilerin seçilmesi hususunda da önemli bir katkıda bulunuyoruz."
TMV'NİN YENİ ULUSLARARASI MAARİF PROGRAMI
"Şu ana kadar öğrenim gören 45 bine yakın öğrencimiz bulunuyor, 5 bin 700 öğrenci de bu zamana kadar mezun oldu. Onlarla beraber saydığımızda 50 bin öğrenciyi buluyor." açıklamasını yapan Akgün, vakfın yeni hazırladığı Uluslararası Maarif Programı'na (IMP) ilişkin bilgileri paylaştı.
Akgün, uluslararası alanda tanınırlığı olan bir programa sahip olmak istediklerini ve bu kapsamda iki program geliştirildiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu doğrultuda ilk olarak uluslararası geçerliliği olan Uluslararası Maarif Programı'nı (IMP) hazırladık. Bu çok orijinal ve özgün bir çalışma. Şimdi bunun sahadaki pilot çalışmalarını yaparak uygulanabilir bir müfredata dönüştürmeye çalışıyoruz. Zira bu çok zor bir konu. Her ülkeye uygun bir müfredat yapmak kolay değil, ancak geliştirilen uluslararası standartlara sahip programın ülkelerin ihtiyaçları ve talepleri doğrultusunda bölgelere entegrasyonu üzerine çalışmalarımızı yürütüyoruz. Belli metodolojileri ve içerikleri seçerek ve bunun güncel programlarla, güncel hayatla ilişkisini koparmadan gelişme, kalkınma ve ilerleme anlamında uygulanabilir, kabul edilebilir program haline getirilmesi gerekiyor.
Biz başlangıçta daha çok yerel müfredat ve uluslararası birtakım sertifikasyonlarla ilerledik. Örneğin bizim bazı okullarımızda, Fransızca eğitim yapılan yerlerde bile aileler İngilizce takviye istiyor. Gerektiğinde biz Cambridge sertifikasını kullanıyoruz, bundan da gocunmuyoruz. Çünkü orada bir birikim var, bizim kullanabileceğiniz sıfırdan kendimize ait bir yabancı dil programımız yok. Bu anlamda biz dünyadaki farklı ülkelerin birikimlerini almada, öğrenmede ve bunlara ilave olarak kendi değerlerimizde harmanlanmış olarak kendi özgün Maarif programımızı geliştirme konusunda gerçekten çalışıyoruz ve bu konuda şimdiye kadar önemli mesafeler katettik."
"TÜRKİYE'NİN EĞİTİM ALANINDA DA FARKLI VE ÖNCÜ BİR ÜLKE OLMASI GEREKİYOR"
IMP'nin uluslararası geçerliliğinin olacağını duyuran Akgün, "Bulunduğumuz noktada bu aşamaya geldik. Bundan sonra bizim okullarımızın hepsinin kapılarında, 'Bu okulda IM (Uluslararası Maarif) Programı uygulanmaktadır' diye kendi markamızı asacağız. Dikkat ederseniz pek çok okulda 'Burada IB programı uygulanmaktadır.' ya da 'Cambridge Sertifikasyonu kullanılmaktadır.' yazar. Bunda yanlış olan bir şey yok." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye'nin eğitim alanında da farklı ve öncü bir ülke olması, eğitim hizmeti verdiği ülkelerde kendi farkını hissettirmesi gerekiyorsa bunun için orijinal, özgün, kendi çalışmalarının ürünü olan bir müfredatı geliştirmesi gerektiğinin altını çizen Akgün, şu ifadeleri kullandı:
"Emin olun beş yıldır biz buna kafa yoruyoruz. Şu anda programın çerçeve belgesi çıktı. Çıktılarına ilişkin ön çalışma bitti. Bunun uygulamasına ilişkin programlar olgunlaşacak ve nasıl Türkçenin eğitim programı hazırlanmışsa, Maarif'in uluslararası kalitede bir eğitim müfredatı ve arkasında eğitimde kullanılacak kendi materyalleri olacak. Şu an basılı ve dijital materyaller konusunda da çalışıyoruz. Yani büyük bir Ar-Ge çalışması içindeyiz."
"MAARİF OKUL ÖNCESİ PROGRAMI HAZIR"
Akgün, IMP'nin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitim müfredatının ise akademisyenlerden oluşan geniş bir ekiple yine uluslararası standartlara sahip bir çalışma olarak yapıldığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"IMP-Maarif Okul Öncesi Eğitim Programı çalışması büyük ölçüde tamamlandı. Şimdi hazırlanan programı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığına da sunacağız. Balkanlar, Asya ve Afrika'dan 10 ülke seçerek 3 farklı kıtada Okul Öncesi Eğitim Programının pilot çalışmalarına başladık. Program Mali, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Avustralya gibi ülke eğitim bakanlıklarına sunuldu ve uluslararası bir program olarak ön kabuller alınmaya başlandı. Eş zamanlı olarak materyal geliştirme çalışmalarına ve öğretmen eğitimlerine de devam ediyoruz. Şu ana kadar Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Mali, Cibuti ve Tanzanya’da okul öncesi öğretmen eğitim programları düzenlendi. Bir yandan uzaktan öğretmen eğitim çalışmaları da devam ediyor. Buralardan elde edilen dönütlere göre bu program iyileştirilecek."