Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2001 00:00
BU savaşta ABD'nin nereye kadar ve kiminle gideceğini anlamak için Washington'un ulusal önceliklerini doğru kavramak esastır.Örneğin, bugün savaştığı Taliban'ın doğumuna ve Kábil'de iktidara yürümesine yardım ederek aldığı riskin hiç farkında olmadığını varsaymak ABD'yi çok hafife almaktır.Hatta tam tersine Washington'un Afganistan sayesinde kazandıklarını unutmamak gerekir. Tıpkı eski ABD Dışişleri Bakanı Brezinski'nin hatırlattığı gibi: ‘‘Dünya tarihi için hangisi daha önemlidir?.. Taliban rejimi mi, yoksa Sovyet İmparatorluğu'nun çöküşü mü? Birkaç asi Müslüman mı, Doğu Avrupa ülkelerinin özgürlüklerine kavuşması mı?’’ (Aktaran: Tarık Ali, ‘‘Askeri Değil Siyasi Çözüm Gerekir’’ başlıklı makalesi, ZMagazin)Son 50 yıldır dünya tarihini yazdığı iddiasını taşıyan ABD açısından bu soruların yanıtı açıktı. Sovyet tehdidi öncelikliydi, Taliban'ın sırası sonra gelecekti.* * *Ne var ki aradan geçen sürede köprünün altından çok sular aktı. Örneğin, ABD'nin ilk Afganistan savaşındaki müttefiki Pakistan bu kez çok daha dikkatli davranıyor. Pakistanlı taksi şoförünün Tarık Ali'ye verdiği örnek aslında toplumsal ruh halini iyi yansıtıyor: ‘‘ABD bizi Afganistan'a girmek için prezervatif niyetine kullandı. İşi bitince çıkarıp tuvalete attı...’’ABD'nin Sovyetlerin itibarını yerle bir ettiği savaştaki diğer müttefiki Suudi Arabistan'da da işler iyi gitmiyor. 1982 yılından bu yana tahtta bulunan Kral Fahd ağır hasta... Eğer ölürse yerine geçecek isim belli değil. Veliaht Prens Abdullah'ın ülkede giderek güçlenen köktendincilerle yakın ilişkisi var. Taht kavgasının silahlı kuvvetlere sıçraması ve bazı subayların siyasi İslam'la işbirliğine girmelerinden korkuluyor. Petrol ihracatının yılda 40 milyar dolara inmesine paralel kişi başına düşen milli gelirin de 5 bin doların altına düşmesi, ülkedeki dengeleri bozan başka bir etken.ABD'nin bir diğer Arap müttefiki Mısır'da ekonomik kriz derinleşiyor. 11 Eylül saldırısı turizm gelirlerinde keskin düşüşe yol açtı. Süveyş'ten geçen petrol tankeri trafiği azaldı. Dahası petrol üreticisi ülkelerde çalışan işçilerden akan döviz miktarında ciddi gerileme yaşandı. Mısır'ın 30 milyar dolarlık dış borcunu -eğer erteleme olmazsa- nasıl ödeyeceği merak konusu.Ürdün'ün tahta yeni ısınan kralı, ülke nüfusunun üçte ikisini oluşturan Filistinlileri kızdırmaktan endişeli... Filistin Lideri Yaser Arafat, İsrail'le barış ararken sırtına dönük Hamas ve İslamı Cihad namlusundan çekiniyor.Velhasıl ABD'nin Ortadoğu'daki kare asının yani Suudi, Mısır, Ürdün ve Filistin yönetimlerinin başı fena halde dertte. (Daha fazla ayrıntı için, Sait Aburiş, ‘‘Yaklaşan Arap Çöküşü’’, The Guardian, 18 Ekim 2001).* * *Haydi bırakın Arapları... Özbekistan bile ABD'ye açık destek verdiği için İslami muhalefetten ve Rusya'dan korkuyor. İşte ABD, Türkiye'yi -başka nedenlerin yanı sıra- bu ülkelere örnek olması, cesaret vermesi için yanında istiyor. Laik, demokratik ve Müslüman bir ülkenin elini taşın altına koymasını, savaşın siyasi sonuçları açısından zorunlu görüyor.Ankara'nın üstünde bu yüzden çok baskı var ve artacağa benziyor. (Örneğin, Avrupa'nın son kararı bu anlama gelebilir mi acaba?)Üstelik ekonomik batak da pazarlık gücüne pek yardımcı olmuyor.
button