Güncelleme Tarihi:
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın birlikte Ankara'da çeşitli temaslarda bulunacakları açıklandı.
İki liderin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le birlikte Köşk'te bir araya gelerek Ortadoğu barışını canlandırmaya yönelik yeni girişimi ele alacakları tahmin ediliyor.
Öte yandan Suudi Kralı ile ikili temaslarda en önemli konunun da Ortadoğu barışını sağlamaya yönelik girişimlerin olduğu yorumu yapılıyor.
İsrail ve Filistin Devlet başkanları ziyaretinin en önemli bölümü ise 13 Kasım'da iki devlet başkanının birlikte TBMM'ye gidip birer konuşma yapacak olmaları.
Ankara böylelikle İsrail ve Filistin liderlerini Türkiye Parlementosu çatısı altında barışa davet etmiş olacak. Türkiye'nin barışa olan tutkusu ve kararlılığını vurgulamış olacak.
Bu aynı zamanda Türkiye ve İsrail ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak da değerlendirilebilir.
1950 yılından itibaren başlayan Türkiye İsrail ilişkileri inişli çıkışlı bir grafik izlemişti.
Kısa bir özet yapmak gerekirse:
"1966 yılında ABD'nin Rum Ortodoks kilisesinin İstanbul'a ilişkin tarihi iddialarını destekleyen tavrı karşısında Türkiye dolaylı bir tutum benimseyerek İsrail ile askeri ilişkileri donduracağını açıklamıştı.
"Türkiye, 1973 yılında Türkiye Filistin Kurtuluş Örgütü'nü Filistin halkının tek ve yasal temsilcisi olarak tanıdı."
"1975 yılında Siyonizmi ırkçılıkla bir tutan BM kararını destekledi."
"1979 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün İstanbul'da büro açmasına izin verdi"
"İsrail'in 1980 yılında Kudüs'ü başkent ilan etmesinin ardından Türkiye 1981 yılında İsrail ile ilişkilerini azalttı."
"1987 yılındaki ilk İntifada'da Filistine manevi destek verdi."
"1988 yılında Türkiye Filistin Devleti'ni tanıdı ve İsraille askeri anlaşmayı durdurdu"
"Recep tayyip Erdoğan Erdoğan Ariel Şaron hükümetini "devlet terörünün sponsoru" olarak nitelendirdi."
"2006 yılında Hamas'ın Türkiye ziyaretini reddetmeyerek taraf olduğunu resmi biçimde gösterdi."
Şimon Peres, Türkiye'yle ilişkilerin her alanda geliştirilmesini, Türkiye'nin batı dünyasına kazanılmasını öteden beri stratejik bir perspektif içerisinde destekleyen, bu uğurda bugün de çabalarını sürdüren politikacaların en başında geliyor.
Türkiye'yi bölgede ve genel olarak İslam âleminde bir model olarak gördüğünü, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi mutlaka üye yapması gerektiğini her fırsatta dile getiriyor, ve bu uğurda çaba gösteriyor.
Şimon Perez'in bir devlet başkanı olarak bu düşünceleri taşıması hiç şüphesiz Türkiye İsrail ilişkilerinde bir dönüm noktası olacak niteliktedir.
Öte yandan Türkiye'de bazı siyasi çevrelerin iddia ettiği İsrail-Kürt stratejik ve askeri ilişkilerinin değerlendirmesi de mutlaka yapılmalıdır. İsrail gizli servisinin Barzani yanlısı Kürt peşmergeleri eğitip silahlandırdığı iddisına da oldukça ciddi bir perspektif kazandırmaktadır.
Şimon Perez'in TBMM'de yapacağı konuşma bütün dünyaya İsrail-Türkiye ilişkilerinin düzeldiği mesajını verecektir.
Bu mesajdan en büyük rahatsızlığı ise İran, Suriye ve Mesud Barzani duyacaktır.