Güncelleme Tarihi:
Derviş, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) CEO Forumu Toplantısı'nda, Amerika'daki borç tavanı hızının Türkiye gibi orta gelirli ülkelerin orta vadedeli, yani 10-30 yıl içindeki büyümesine etki etmeyeceğini söyledi.
Derviş, Türkiye'de halen okuma yazma oranının yüzde 100 olmamasının, eğitim kalitesinde istenilen seviyeye gelinememesinin de üzücü olduğunu kaydetti.
'TASARRUF ORANI BİZ DE DÜŞÜK'
Dünyadaki ülkelerin iç tasarruf oranlarından bahseden Derviş, Çin'deki iç tasarruf oranının yüzde 50, yatırım oranının ise yüzde 47 olduğunu dile getirdi.
Asya'daki ülkelerin tasarruf oranlarının diğer ülkelere kıyasla daha yüksek olduğu için bu ülkelerin büyüme hızlarının da yüksek olduğunu vurgulayan Derviş, Türkiye'deki tasarruf oranının yüzde 15, yatırım oranının ise yüzde 22 civarında olduğunu ifade etti.
Tükriye'deki yatırım oranının çok düşük olmadığını, ancak iç tasarruf eksik olduğu için yatırımların dışardan ek sermaye getirilerek gerçekleştirildiğini anımsatan Derviş, "Bu makul ölçüde bir cari açığa yol açsa, belki pek fazla üzülmek veya bir değişim istemek doğru olmayabilir" dedi.
'YÜZDE 6 BÜYÜME ŞARTI'
Türkiye'de büyümenin yüzde 6'nın altına düşmemesi gerektiğini vurgulayan Derviş, sözlerine şöyle devam etti:
"Yüzde 6'yı hedeflememiz gerekli ama onu da hedeflerken krize girmemek için, ilerde bir finans sorunuyla karşılaşmamak için cari açığın da bence en az yüzde 6'nın altında olması gerekiyor. Yüzde 6'nın üstünde bir büyüme, yüzde 5-5,5'lik bir cari açığı da finanse edebiliriz gibime geliyor. Öyle bir dengeye oturmamız lazım. Bunu bir türlü yapamadık. Yani çok hızlı büyüdüğümüz yıllar oldu ama o yıllar çok cari açık vererek büyüyebildik. Bu mekanizmadan kurtulabilmemiz için de iç tasarrufun artırılması lazım. Tabii burada sihirli bir değnek yok. Ben size bir yanıt veremeyeceğim. Ama bütün finans sektörünün, sigorta sisteminin tasarrufu özendirecek bir yapıya kavuşması gerekiyor."
Yerli katma değerin artması gerektiğini, Türkiye'nin gerçekten çok ihracat yaptığını ama ihracattaki ithal payı yüksek olduğu için ihracat artsa bile ithalat da arttığı için cari açığın küçültülemediğini belirten Derviş, "Cari açık-büyüme çıkmazı devam ediyor" dedi.
Türkiye'nin yerli katma değerin daha yüksek olduğu bir yapıya kavuşması gerektiğini vurgulayan Derviş, bunun makro düzeydeki yardımcı aracının da kur olduğunu dile getirdi.
Kurun yarışmaya yardım etmesi, ithalatı özendirmemesi ve ihracatı özendirmesi gerektiğini aktaran Derviş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dolayısıyla ben aşırı değerli TL'den daha fazla korkarım. Ama böyle bir şeyi zaman içinde gerçekleştirmek lazım. Çünkü ani kur değişiklikleri şirketler için zor. Ama bu kurun hala uzun vadeli büyüme açısından, uzun vadeli büyüme gereği açısından şu anda bile TL'nin fazla değerli olduğu kanısındayım. Tartışmalı bir konu ama benim görüşüm bu."
'İNOVASYONLAR DEVAM ETMELİ'
Forumda bir sunum gerçekleştiren Northwestern Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof Dr Robert J. Gordon ise 2004'ten bu yana kişi başına düşen gelir göz önüne alındığında gerçek bir büyümenin yaşanmadığını söyledi.
Büyümeyi yavaşlatan etkenlerin nüfus, eğitim, eşitsizlik ve borç olduğunu belirten Gordon, "Örneğin ABD'de bireylerin üniversite eğitiminden dolayı 1 trilyon dolarlık eğitim borcu var. Ancak bu durum insanların iş gücü becerilerine aynı şekilde yansımıyor" dedi.
1891 ile 1972 arasına bakıldığında o dönemde yapılan büyük inovasyonların dünyada ortalama yüzde 2'lik büyüme sağladığını aktaran Gordon, şu anda nüfus, eğitim, eşitsizlik ve borç alanlarında ters rüzgarların etkisiyle kişi başına gelirin ABD'deki büyüme oranının sadece yüzde 0,2'si olduğunu dile getirdi.
Üretkenlikteki büyümenin ise ABD'de yüzde 1,47, Avrupa'da yüzde 0,79, Türkiye'de ise yüzde 2,51 olduğu bilgisini veren Gordon, şunları kaydetti:
"Peki bugün nereye gidiyoruz? İnovasyonlar devam etmezse büyümenin de devam edemeyeceği ortada? Ekonomik büyüme için teknoloji ve inovasyon önümüzdeki kırk yılda da geçmiş kırk yıl kadar önemli olacak. Geçmişteki icatları aynı hızla gelecekte de sürdürmeliyiz ama ne yazık ki bunu yapamayacağız gibi gözüküyor. İnovasyon yine olacak ama 1972 öncesinin yalnızca 3'te 2'si kadar etkili olacak. Bu da kaçınılmaz olarak, ekonomik büyümenin yavaşlamasına sebep olacak."