Güncelleme Tarihi:
Yücel, düzenlediği basın toplantısında, ilk olarak Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi hakkında bilgi verdi.
Komite'nin 1949 yılından bu yana enerjinin erişilebilirliği, sağlanabilirliği ve kabul edilebilirliği ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını bağımsız, bilimsel ve ülke çıkarları doğrultusunda sürdürdüğünü ifade eden Yücel, 100 ülkenin bu kuruluşa üye olduğunu anlattı.
Türkiye'nin enerji durumunun tarafsız ve bilimsel bir şekilde incelenebilmesi için Türk Milli Komitesi tarafından geçen yıl önemli bir çalışma başlatıldığını kaydeden Özden, bu amaçla enerji ile ilgili kamu kurumları, özel sektör kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinden oluşan 150 kişilik uzmanın katılımı ile 8 çalışma grubu oluşturulduğunu belirtti.
Özden, Kömür, Petrol ve Doğal Gaz, Hidrolik ve Yenilenebilir Enerji, Elektrik Enerjisi, Elektrik Enerjisi Ticareti, Enerji Sektöründe AR-GE, Enerji ve Çevre, Enerji Senaryoları başlıkları altında oluşturulan çalışma gruplarının 1 yıla yakın çalışmalarının sonucunda iki cilt halinde “2005-2006 Türkiye Enerji Raporu”nun ortaya çıkarıldığını kaydetti.
Raporun içeriği konusunda bilgi veren Özden, enerji sektörüne ilişkin sorunların başında, yerli enerji kaynaklarının potansiyeline ve bu potansiyelin hangi sektöre ne miktarda tahsis edileceğine ilişkin genel enerji planlamasına dayalı kısa, orta ve uzun dönemli bir enerji politikasının olmayışının geldiğini söyledi.
Böyle bir politikanın olmayışının ülke gereksinimlerini hedefleyen, sürekli ve ilkeli enerji politikalarının belirlenmesi ve kararlılıkla uygulanması konusunda tutarsızlıklara neden olduğunu ifade eden Özden, “Sektör hizmetlerinin verimliliğini sağlayacak nitelikte bir planlamanın benimsenmeyişi, enerji sektöründe yatırımların aksamasına ve arz güvenilirliğinin sağlanamamasına neden olmaktadır” dedi.
“TEKELLEŞMEYE İMKAN VERİLMEMELİ”
Yerli kaynakların bir master plan dahilinde aranmasını ve özellikle fosil kaynak potansiyelinin sağlıklı bir şekilde belirlenmesini ve çeşitli sektörler içinde dengeli bir şekilde kullanımını öngören bir genel enerji planlaması yapılmasına öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayan Özden, bu planlamanın enerji politikasının temelini oluşturacağını kaydetti.
Piyasada rekabet kurallarını çiğneyerek tekelleşme oluşumlarına neden olan yerli ve yabancı özel girişimlere imkan verilmemesi gerektiğini ifade eden Özden, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) görevlerinin de piyasayı düzenleyen ve denetleyen bir anlayış çerçevesinde yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Özden, sektörün gelişimini sağlayacak yatırımlar için kalıcı ve sürdürülebilir finansmanın sağlanmasının şart olduğunu belirtti.
NASIL BİR ENERJİ POLİTİKASI
Sektörün sorunlarıyla ilgili bilgi veren Özden, Türkiye'nin enerji politikasının ulusal çıkarları gözeten, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yerli kaynaklara dayalı uzun vadede değişmeyen temel unsurları içerecek bir şekilde yeniden belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
Enerji politikasını oluştururken ekonomi, güvenlik ve dış politikaları göz önünde bulundurmak gerektiğini belirten Özden, şunları kaydetti:
“Enerji politikalarının her şeyden önce sürdürülebilir hedeflere göre, çevreye uyumlu, güvenilir olması gerekir. Enerji sektörünün gerek stratejik önemi gerekse kaynakların rasyonel kullanımı için düzenleme, planlama, eşgüdüm ve denetleme faaliyetlerinin koordinasyonu açısından özerk ve dikey entegre bir kamusal yapıya ihtiyaç vardır. Linyit ve hidroelektrik potansiyelimiz bir an önce değerlendirilmeli. Doğal gaza bağımlılığımız bir an önce normal seviyelere indirilmeli. Buna paralel olarak ithalatın yapıldığı ülke sayısı çeşitlendirilmeli. Ulaştırma sektöründe alınacak önlemler ile petrol tüketimimizi süratle azaltıcı önlemler alınmalıdır. Türkiye'nin enerji envanteri çıkarılmalıdır.”
SERBEST PİYASA MODELİ
Özden, gelişmiş ülkelerin dahi uygulamada bir çok zorlukla karşılaştığı serbest piyasa modeline, Türkiye'nin alt yapı yatırımlarını tamamlamadan ve enerji gibi finans yoğun bir sektörde bu yatırımları gerçekleştirecek gerekli mali güçte yeterli özel yatırımcılara sahip olmadan geçmesinin bu modelin uygulanmasında bir çok sorunu beraberinde getirdiğini kaydetti.
Özelleştirmenin ekonomik kalkınmada bir amaç değil araç olarak kullanılması gerektiğine işaret eden Özden, enerji sektörüne kamunun da gerektiğinde yatırım yapmasının doğru olacağını söyledi.
Özden, rapor hakkında bilgi verdikten sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Nükleer enerji konusunda ne düşünüyorsunuz” şeklindeki sorusu üzerine Özden, gerekli alt yapının hazırlanması ve yeni nesil teknoloji kullanılması durumunda Türkiye'nin bu teknolojiye sahip olması gerektiğini belirtti.