Güncelleme Tarihi:
İSMMMO'nun "90 Yılda Türkiye Ekonomisi" adlı raporuna göre, Türkiye 90 yılda modernleşti, büyüdü, sanayileşti, yaşam süresi uzadı, neredeyse herkes okuryazar oldu, gelir ve harcamalar arttı; ama borçtan kurtulup zenginleşemedi.
Raporda, Türkiye ekonomisinin Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana başardığı ve başaramadığı konulara yer verildi. Buna göre nüfus, sağlık, milli gelir, sanayileşme, dış ticaret, eğitim ve ulaşım Türkiye'nin başardığı başlıklar arasında yer aldı.
Rapora göre Cumhuriyet ilan edildiğinde Türkiye'nin nüfusu 12,5 milyon kişi civarındaydı. Bu rakam salgın hastalıklara karşı yürütülen politikalar, anne-bebek sağlığında sağlanan gelişmeler, sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve benzeri çalışmalarla, doğum oranları düşmesine rağmen 90 yılda 6 katına yükseldi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında doğumda beklenen yaşam süresi kadınlarda yalnızca 36, erkeklerde ise 35'ti. Ancak 90 yıllık dönemde yaşam süresi iki katından fazla artarak erkeklerde 72'ye, kadınlarda ise 77'ye ulaştı.
Nüfustaki artış, sağlık sektörünün de gelişmesini sağladı. Cumhuriyetin ilan edildiği yıl sağlık görevlisi olarak Türkiye'de yalnızca 344 hekim ve 60 eczacı bulunurken, bugün ise 126 binden fazla doktor, 21 binden fazla diş hekimi, 125 bine yakın hemşire ve 26 binden fazla eczacı halka hizmet veriyor.
Rapora göre milli gelir de hatırı sayılır ölçüde arttı. İSMMMO tarafından DPT ve TÜİK verileriyle yapılan hesaplamaya göre, milli gelir 90 yılda 54 kat büyüdü. 2012 sonu itibariyle 1,4 trilyon lira olarak gerçekleşen toplam GSYH, 1923 yılında bugünkü fiyatlarla yalnızca 26 milyar lira düzeyindeydi. Kişi başına milli gelir ise 10 kata yakın artış göstererek 2 bin liradan 19 bin liraya yükseldi.
Raporda yer alan bilgilere göre, Türkiye sanayileşmede de köklü bir değişim geçirdi. İlk yıllarda tarım ülkesi olan Türkiye, 90 yıllık süreçte milli gelirini 54 kat artırdı; sanayi üretiminin milli gelirdeki payı yüzde 33'e yükseldi, tarımın payı ise yüzde 10'un altına geriledi.
1927'de dış ticaret hacmi yalnızca 188 milyon dolar düzeyinde iken, 2012 sonunda bu rakam 389 milyar dolara yükseldi.
Benzer dönemde elde edilen en önemli başarılardan biri de eğitim oldu. Buna göre, 1923 yılında sayıları 4 bin 800 olan ilkokullar 2012'de 32 binin üstüne, sayıları 90'ı bulmayan lise ve meslek okullarının toplamı 10 bine, 1923'te yalnızca 9 adet olan yüksek okul sayısı ise bin 900'e ulaştı. Eğitim-öğretim alanındaki bu gelişmenin bir diğer yansıması da okuryazarlık oranındaki artışta görüldü. 1935'te nüfusun yalnızca beşte biri okuryazarken, 2010 verilerine göre Türkiye'deki okuryazarlık oranı yüzde 94 düzeyine ulaştı.
90 yılda Türkiye'nin ulaşım altyapısı da ciddi bir yol katetti. 1923'te 18 bin kilometre civarında olan karayolu uzunluğu 2011'de 368 bin kilometreye kadar yükselirken, bir kilometre karayoluna düşen ülke yüzölçümü de 43 kilometrekareden 2,13 kilometrekareye kadar geriledi.
Türkiye kişi başına gelirde Zenginler kulübü" düzeyine yükseltilemedi
"90 Yılda Türkiye Ekonomisi" raporunda başarılar kadar 90 yılda Türkiye ekonomisinin gelişmesini ve ülkenin zengin ülkeler düzeyine yükselmesini engelleyen sorunlara da yer verildi.
Buna göre Türkiye'nin kişi başına gelir düzeyi "Zenginler kulübü" düzeyine yükseltilemedi ve ülke, "Orta gelir tuzağı"na saplandı.
İhracat ithalata bağımlılıktan kurtulamadı ve dış ticaret dengesi sürekli açık veren bir yapıda seyretti. Diğer yandan, ihracat-ithalat bağımlılığı ve cari açık sorununun bir türlü aşılamamasının en önemli nedenlerinden biri ülkede bağımsız teknoloji üretiminin bir türlü başarılamaması oldu. 90 yıl boyunca Ar-Ge yatırımlarının milli gelirden aldığı pay bir türlü yükseltilemedi ve Türkiye teknoloji üreterek ihraç eden bir ülke konumuna gelemedi.
Benzer şekilde Türkiye'deki ortalama eğitim yılının bir türlü artırılamaması da yeterli sayıda girişimci, araştırmacı ve nitelikli işgücünün ortaya çıkamamasında önemli rol oynadı.
Raporda Türkiye'nin bazı alanlarda dünya sıralamasındaki yerine de yer verildi. Buna göre Türkiye doğumda yaşam beklentisi sıralamasında 34 OECD ülkesi içinde sonuncu olurken, BRIC ülkelerinin üstünde yer alıyor.
Yetişkinlerdeki ortalama okullaşma yılı sıralamasında da Türkiye 38 ülke içinde yalnızca Hindistan'ı geçerek 6,5 yılla 37'nci sırada yer alıyor. Satın alma gücü paritesine göre kişi başına gelire bakıldığında ise Türkiye 17 bin doların biraz üstündeki kişi başı geliriyle Rusya'nın hemen ardından 34'üncü sıraya yerleşiyor ve Türkiye'yi Meksika, Brezilya, Çin ve Hindistan izliyor.
Küresel rekabet indeksi sıralamasında Türkiye'nin durumu biraz daha iyi görünüyor. 29'uncu sıraya yerleşen Türkiye'yi sırasıyla Brezilya, Portekiz, Meksika, Slovenya, Hindistan, Macaristan, Rusya, Slovak Cumhuriyeti ve Yunanistan izliyor.
Toplumların gelişmişlik düzeyi açısından önemli göstergelerden biri sayılan toplumsal cinsiyet eşitsizliği indeksinde de Türkiye'nin durumu pek parlak değil. 38 ülke içinde 35'inci sırada bulunan Türkiye'nin ardından Meksika, Brezilya ve Hindistan geliyor.
İSMMMO raporda "yapılması gerekenler" başlığı altında önerilerini de sıraladı.
Buna göre teknolojilerin gelişiminin teşvik edilmesi, Ar-Ge'ye yapılan harcamaların GSMH'nin yüzde 2'sinin üzerine hatta yüzde 3'lere yükseltilmesi ve eğitim sisteminin araştırmacı ve girişimci bireyleri teşvik etmesi hayati önem taşıyor.