Ali DAĞLAR
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2009 00:00
UNESCO Dünya Miras Merkezi Direktörü Bandarin, Dünya Miras Sözleşmesi’ne uygun davranmasını beklediği Türk hükümetinden Sulukule Atölyesi’nin hazırladığı alternatif projeyi dikkate almasını istedi.
Mektupta, uygulanan ‘soylulaştırma’ programı sonucunda bölgenin değerlerinin kabul edilemez bir şekilde yok edildiği ifade edildi.
UNESCO Dünya Miras Merkezi Direktörü Francesco Bandarin, Sulukule Atölyesi’nin büyük bir kampanyayla dünyadaki resmi ve sivil kurumlara yaptığı destek çağrısını, UNESCO Türkiye Daimi Delegesi Büyükelçi Ali Tınaz Tuygan’a bir mektupla iletti. Bandarin mektubunda, Dünya Miras Sözleşmesi’ne uygun davranmasını beklediği Türk hükümetinden alternatif projeyi dikkate almasını istedi. UNESCO heyeti son olarak Mayıs ayında Türkiye’ye gelmiş, Sulukule, Tekfur Sarayı ve Anemas’ı kapsayan Sur Bölgesi ve Sultanahmet’teki Bizans Sarayı’nda yürütülen projelere ilişkin bazı düzeltmeler istemiş, Şubat 2010’a dek süre vermişti. Bandarin imzalı mektupta şöyle denildi:
“Ekte bir yurttaş girişiminden (Sulukule Atölyesi) gelen, Dünya Miras Alanı İstanbul’un Tarihi Alanları’nın (Türkiye) bir bölümü olan Sulukule mahallesinin korunması konusundaki son duruma ilişkin bilgi veren 3 Ağustos 2009 tarihli mektubu bulacaksınız. Dünya Miras Komitesi bölgede alternatif planlama ve katılımcılık süreçleri üzerine bir atölye çalışması hazırlıklarına ilişkin bilgi almıştır. Dünya Miras Komitesi’nin, özellikle toplulukla ilgili konular da dahil dikkatli planlama sürecine ve Dünya Miras alanının değerlerinin ve bütünlüğünün sürdürülmesini sağlamak üzere sosyal konulara özen gösterilmesine ilişkin kararlarının dikkate alınmasından müteşekkir olacağız. Ekteki bilgiyi ilgili ulusal ve yerel yetkililere iletebilirseniz teşekkür ederiz. Dünya Miras Sözleşmesi’nin uygulanmasına verdiğiniz destek nedeniyle teşekkür ederim..”
Bu koruma projesi değil imara açmadır
RAPORUN Sulukule Mahallesiyle ilgili bölümünde şöyle denildi: “Misyon, buradaki tescilli binaların yıkılmasının yanı sıra, yerel yöneticiler tarafından uygulanan ‘soylulaştırma’ programı sonucu bölgenin değerlerinin kabul edilemez bir şekilde yok edildiğini tespit etti. Devlet raporunda bu, sosyal bir proje olarak nitelendirilmektedir. Ancak misyon, mahalle sakinlerinin yeniden yerleştirilmesinde ağır basan faktörün ekonomik faktör olduğu görüşündedir. Bu, bir koruma projesi değil imara açmadır, şahsi mal sahiplerinin yararına da değildir.”