Güncelleme Tarihi:
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin (KTÜ) 2023-2024 Akademik Yılı Açılış Töreni’ne katıldı. Burada konuşan Kurtulmuş, Türkiye’nin eğitim alanında önemli mesafeler katettiğini belirterek, “Üzerimize düşen sorumluluk sayısal olarak elde ettiğimiz bu başarıyı kalite olarak da daha ileriye götürmek ve Türkiye'yi her alanda olduğu gibi bilimsel alanda da öncü ülkelerden birisi yapmaktır. Bu her birimizin, özellikle öğretim üyesi arkadaşlarımızın omuzlarında büyük bir sorumluluk olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
Önlerindeki dönemin her alanda güçlü ve büyük bir Türkiye’nin oluştuğu dönem olacağını kaydeden Kurtulmuş, “Sözü güçlü, gücü tesirli Türkiye’nin yüzyılı cümlesini ifade ediyoruz. Sözümüzün güçlü olması, doğru olması, hakikat olması, tek başına büyük ve güzeldir ama yeterli değildir. Güçlü bir sözün arkasında mutlaka, gücünde yer alması ve o gücün de tesirli olabilmesi lazım. Eğitimde güçlü ve kaliteli, savunma sanayinde güçlü ve kaliteli, toplumsal anlamda güçlü ve kaliteli. Örnek olarak gösterilen bir Türkiye, her alanda rekabet edebilen ve rekabette öne geçen bir Türkiye olmak mecburiyetindeyiz. Cumhuriyet’in ilk kuruluşunda önümüze konulan 3 hedef vardı. Bunlardan birisi muasır medeniyetler seviyesine yükselmek. Cumhuriyetimizin ikinci asrının kapılarının açıldığı bu dönemde sadece muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak bizim için yeterli bir hedef değildir. Her alanda herkesle yarışabilecek güçlü bir imkana sahip olmak zorundayız” diye konuştu.
‘TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE ANLAYIŞINI BENİMSEMEK MECBURİYETİNDEYİZ’
“Tam bağımsız Türkiye anlayışını benimsemek mecburiyetindeyiz” diyen Kurtulmuş, “Bugün geldiğimiz noktada sadece bağımsız Türkiye değil, tam bağımsız Türkiye anlayışını benimsemek ve bu istikamette yürümek mecburiyetindeyiz. Yani bundan kastımız kapılarını dünyaya kapatan bir Türkiye değil, tam tersine kapılarını bütün dünyaya açan ve ama hiçbir anlamda dünyanın hiçbir milletine muhtaç olmayan bir Türkiye demektir. Bunun için tam bağımsız Türkiye hedefinin etrafında yürümek ve yükselmek ikinci asrın temel hedeflerinden birisi olmak zorunda. Modern Türkiye, güçlü Türkiye, büyük Türkiye, takip eden bir Türkiye değil takip edilen bir Türkiye’dir. Onun için Cumhuriyet’in ikinci asrında yenilemek zorunda olduğumuz üçüncü temel hedefimiz dünyadaki gelişmeleri takip eden değil, dünyada gelişmeleri takip edilen bir Türkiye’yi inşa etme mecburiyetidir. Hepimiz hangi işi yapıyor olursak olalım, işimizi en iyi şekilde yapacağız” ifadelerini kullandı.
‘UZMANLAR TÜRKİYE’NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN FEVKALADE ETKİLENECEĞİNİ SÖYLÜYOR’
Dünyada küresel krizler çevre kirliliği, küresel ısınma, iklim değişikliği ve iklim dengesizliği olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “İşte şu an kasım ayının başındayız ve Trabzon’da 26 derece sıcaklık var. Herhalde 30 yıl önce böyle bir durumla karşılaşmak mümkün olamazdı. İzlediğimiz belgesellerde de ne kadar büyük bir kederin içerisinde olmamız gerektiğinin farkında bile değiliz. Genel olarak bu tehditlerle karşı karşıyayız ve uzmanların büyük kısmı Türkiye’nin iklim değişikliğinden fevkalade etkileneceğini söylüyor. Bu noktaya nasıl geldiğimizi asla tartışmıyoruz. Dünyanın bugün bu sorunlarla karşı karşıya gelmesinin altında vahşi kapitalizmin 10 yıllar yüz yıllar boyunca dünyayı sömürmesi yatmaktadır. Dünyanın bütün kaynaklarını hemen şimdi bitirmek zorunda hisseden, bütün kaynakların kendi elinde olması gerektiğine inanan bir zihniyet ne yazık ki son birkaç asırdır dünyayı yönetmektedir. Hele hele sanayi devrimiyle birlikte, bu kapitalist zihniyetin tam anlamıyla bir vampir kapitalizme dönüşmesiyle yeryüzünde insanların canı yandığı gibi yer küreye de çok ciddi şekilde zarar verilmiştir” diye konuştu.
‘SAVAŞIN BİTMESİNİ İSTEMEDİLER’
İslam düşmanlığının yeni bir kanser hücresi gibi başta Avrupa olmak üzere bütün dünyayı istila etmeye başladığını aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bütün bunların düzene girmesi için küresel göç meselesine insani yaklaşımlarla; yani yerinden yurdundan olup göç eden insanların yerinde kalmasını sağlayacak imkanları tesis edecek bir sisteme ihtiyacımız vardır. Yine aynı şekilde dünyada su, enerji ve gıda krizleri insanlığın önünde hiç olmadığı kadar vahim ve ağır problemler olarak durmaktadır. Mesela Ukrayna- Rusya krizinde savaşın devamı için kendilerince milli menfaatlerinin savaşın devamında olduğuna inananlar, Ukrayna’ya verdikleri desteklerle ne yazık ki savaşın bitmesini istemediler. Hatırlayın Türkiye olarak Dolmabahçe’de görüşmeler yapıldı, son bir görüşme kalmıştı, Cumhurbaşkanımız Zelenski ve Putin’i bir araya getirecek ve savaş sona erecekti. Ama hem Avrupa’yı konsolide etmek hem Rusya’yı dizginlemek hem de bölgede yeni bir savaş tehdidi üzerinden NATO Paktı’nı güçlendirmek isteyenler de savaşın bitmesini istemediler. Fevkalade ağır bir savaş olarak Ukrayna- Rusya Savaşı devam ediyor ve bunun sonucu olarak da tahılların dünya piyasasına çıkması engellenmiş oluyor. Bunun için bu konuda da Türkiye, tahıl ve gıda alanında bir krizin oluşmaması için ciddi bir çabayı ortaya koymaktadır. Bunu insancıl demokrasinin bir parçası olarak telakki etmektedir”
‘DÜNYA SÜRATLE 3’ÜNCÜ BİR DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU SÜRÜKLENMEKTE’
Dünyanın süratle 3’üncü bir dünya savaşına doğru sürüklenmekte olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bir başka mesele biz şu anda burada konuşurken dünyanın birçok yerinde birçok insan öldürülüyor. Uzun zamandır dünyada 3’üncü küresel savaşın ön hazırlığı olan bölgesel savaşlar devam ediyor. Eğer dünyada 'biz hakimiz ve istediğimizi yaparız' zannedenler bu kara sevdalarından vazgeçmezlerse dünya süratle 3’üncü bir dünya savaşına doğru sürüklenmekte. Bunun önüne geçebilmek için başta Sayın Cumhurbaşkanımız olarak, Türkiye olarak krizlerin tamamının çözülebilmesi için üstün gayret sarf ediyoruz. Bu krizlerin ağırlık merkezi, bizim de içinde bulunduğumuz coğrafyadır. Bunu çözebilmek için mevcut zihniyetin ortadan kaldırılması gerekiyor”
‘SİSTEMİN ÖNCÜSÜ TÜRKİYE OLACAKTIR’
Birleşmiş Milletler’in savaş ve krizleri çözmediğini kaydeden Kurtulmuş, “Birleşmiş Milletler’deki sulh heyeti ‘yeter artık’ durun diyor ama durduramıyorsunuz. Çünkü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde dayısı var. ‘İsrail’e kırmızı çizgi çekmiyorum, istediğini yapabilir’ diyor. ‘Kırmızı çizgi çekmiyorum’ demenin Türkçesi de ‘öldür öldürebildiğin kadar’ demektir. Böyle bir sistem yürümez. İçinde bulunduğumuz dönemin en ağır meselesi yeni bir dünya sisteminin kurulması mecburiyetidir. Bu artık sadece bir siyasi laf veya temenni değil; 7,5 milyar insanın selameti için zarurettir. Bu meseleyi çözebilmek için de Allah Türkiye’ye güç kuvvet, imkan ve müddet versin. İnşallah yakın bir gelecekte dünyada adalete hakkaniyete dayalı yeni bir sistem kurulacaktır ve bu sistemin öncüsü de Türkiye olacaktır” dedi.
‘MÜSLÜMANLARIN KATLEDİLMESİNE SEYİRCİ KALDILAR’
Geçmişte Nazi ve Sırp katliamlarını yapanlarla Filistin’de katliama sebep olan zihniyetin değişmediğini dile getiren Kurtulmuş şunları söyledi:
“Bugün bütün dünyanın gözü önünde Gazze’yi açık bir hapishane haline getirenler aynı zihniyetin sahipleridir. Dün Auschwitz’de insanları toplama kampına attılar, Bosna-Hersek savaşında Saraybosna eteklerinde Avrupa’dan gelen sniper’ları ‘eğlence olsun’ diye Müslümanları katletmesine seyirci kaldılar. 2 sene önce Srebrenista’da katliamın yıl dönümüne oradaki fabrikaya gittiğimde sorumlusu olan ülkenin savunma bakanı timsah gözyaşları döküyordu. Aynı şey bugün Gazze’dedir. Batılılar ya katliamcı olurlar, ya katliama sessiz kalırlar, ya da katliama uğrayan mazlumları kötü göstermek için mazeret üretirler. Gazze meselesi yeryüzünde yeni bir hayrın kapılarını sonuna kadar açıyor. Bu hafta sonu Avrupa’nın hemen bütün başkentlerinde, Berlin’de, Paris’te gösteri yürüyüşleri olmasına rağmen yüz binlerce insaf sahibi insan ortaya çıktı ve ‘Gazze’nin yanındayız’ diye yürüyüş yaptılar”
‘HERKESİ HAZRET İNSAN GÖRECEKSİNİZ’
Küresel olarak barışçıl ve insan odaklı yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu ve Türkiye’nin çabalarıyla şekilleneceğini de söyleyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dünyada yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu herkes görüyor. Cumhurbaşkanımız ‘Dünya 5’ten büyüktür’ sözünü ilk BM’de söylediğinde herkes ‘bu adam ne diyor’ diye bakıyorlardı. Artık Batı ülkelerindeki siyasetçiler bile ‘yeni bir sisteme ihtiyaç var, yeni bir dünya kurulmalıdır’ diyor. Yeni sistemin kurulması için şartlar var. İnsanların hepsini ‘Hazreti insan’ olarak göreceksiniz. Nazi’ler, Yahudilere o katliamı, Sırplar Boşnaklara soykırımı yaparken kendilerinin üstün olduklarını, bugün de Yahudi Siyonistler, Filistin’de katliam yaparken kendilerinin üstün diğerlerinin ise köleleri olduğuna inanıyor. Böyle bir anlayış dünyada adaleti kuramaz. Bizim ecdadımız 4 asır hükümran oldu. Çok sayıda etnik kökene sahip insanın var olduğu yerde bir tek din, mezhep ve etnik çatışma olmadı. Bunun sebebi herkesi ‘Hazreti insan’ olarak gören bir yönetim anlayışıdır. Kainatın kendi babalarının malı olarak görenler bugün dünyadaki açlık, kıtlık ve yoksulluğun temel müsebbipleridir. Yeryüzü İngiliz, Amerikalı, İsviçrelinin olduğu kadar Kongolunun, Zairelinin, Mozambiklinin de Orta Doğulunun da ortak yeridir. Bunu kalple inanarak bu çerçevede atımlar atarsanız barışı sağlayabilirsiniz. Yeryüzünde yeni bir sistemin kurulabilmesi için bütün milletlerin egemen eşitliğinin kabul edilmesi şarttır. Dünyada herkesin yaradılıştan eşit ve ‘Hazreti insan’ olduğu fikrine inanan, yeryüzünün bütün insanlığın ortak evi olduğu fikrini benimseyen ve yeryüzünde bütün milletlerin eşit egemenliği fikri üzerinde yeni bir küresel ve siyasi mimari kurmak isteyen bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bunu gerçekleştirecek olan da bizim milletimiz, okullarımız, üniversitelerimiz ve gençlerimizdir.”