Oluşturulma Tarihi: Nisan 01, 2005 00:00
HER ülkede belli temel yasalar vardır. Bunların üzerinde oynamak, değiştirmek, ekleme ve çıkarma yapmak uzun çalışmaları, bilimselliği, toplumun-yargının-devletin koşullarını her açıdan çok iyi bilmeyi gerektirir. Bu temel yasaların en önde gelenlerinden biri kuşkusuz Ceza Yasası’dır. Her bireyi ve devletin bütün kesimlerini ilgilendirir. İktidar ‘reform yapıyoruz’ gerekçesiyle bu yasayı neredeyse tümüyle değiştirdi. Ama bütün çalışmalar yüzeyseldi. O sırada güçleri iyiydi. Dedikleri dedik, çaldıkları düdüktü! İniş henüz başlamamış, milletimizden yükselen tepki ve yakınmalar bu boyutlara ulaşmamıştı. ‘Biz yaparız, olur’ anlayışına sahiptiler. Tasarıyı Meclis’te büyük bir hızla görüştüler. Eller otomatik olarak kalkıp indi ve Yeni Türk Ceza Yasası, AKP ve CHP oylarıyla kabul edildi. Yasa bugün, yani 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girecekti.***Fakat gelin görün ki yasanın pek çok eksiği, yanlışı, çelişkisi vardı... Çünkü yalapşap hazırlanmıştı. Örneğin ihaleye fesat karıştırmak unutulmuş, suç sayılmamıştı! Dahası, basın özgürlüğüne açık kısıtlama, sansür, yasaklar getiriyordu. Pek çok şeyi yazamayacaktık. 30’a yakın maddesinde gazeteciler için (bazılarında 10 yıla kadar) hapis cezası vardı.Hükümet büyük tepki alıyordu. Sadece basından ve sivil toplum kuruluşlarından değil, yargı kesiminden bile ‘böyle yasa olmaz’ sesleri yükseliyordu. Ama oluyordu!..İktidar partisi ve hükümet bu tepkileri ve haklı eleştirileri kulak arkası etmeye kalkışıyordu. Özellikle gazetecilere hapis konusunda AB tepki göstermeye başlamıştı. Dünkü sürpriz gelişmelerin nedeni aslında Türk kamuoyundan değil AB’den korkmaları. Gerçek budur. Nitekim dün bu erteleme konusunda derhal AB’ye tekmil verdiler. ***Dün büyük bir geri adım atmak zorunda kaldılar. Bugün yürürlüğe girecek olan Yeni Türk Ceza Yasası’nın yürürlük tarihini 2 ay ertelediler. Oysa başta Adalet Bakanı olmak üzere hepsi, birkaç gün öncesine kadar ne diyordu?‘Erteleme söz konusu değildir!’ Demek ki büyük lokma yiyeceksin ama büyük konuşmayacaksın.Adalet Bakanı daha dün bile ertelemeye karşı olduğunu açıklıyordu. Acaba bu durumda istifa etmesi gerekir mi? Gerekmez! Şimdi şu ortaya çıkan manzaraya bakınız: Meclis dün bu erteleme tasarısını görüşüyor. Genel Kurul salonunda 30-40 milletvekili ya var, ya yok! Yasa jet hızıyla görüşülüp kabul ediliyor ve derhal Cumhurbaşkanı’na onay için gönderiliyor. (Cumhurbaşkanı’na önceden bilgi verilmiş.) Çankaya’nın onayı hemen alınıyor ve káğıtlar aynı hızla günün geç saatlerinde Resmi Gazete matbaasına teslim ediliyor. Resmi Gazete ‘mükerrer-ikinci baskı’ yapıyor. Bu işlerin gece 24’ten önce bitirilmesi gerekiyordu. Hükümetimiz bunu başardı! Aksi takdirde bugün 1 Nisan olur ve son anda ertelenen Türk Ceza Yasası adeta 1 Nisan şakası gibi paldır küldür yürürlüğe giriverirdi! Dün Türkiye’de yaşananları gördünüz! Şimdi burada soruyorum: Türkiye böyle mi yönetilir? Biz böyle yönetilmeye layık bir ülke miyiz? Böyle devlet yönetimi olur mu? Bunun adı komedi değil de nedir? ***Şimdi belki bana soracaksınız: ‘İyi de arkadaş, bu yasaya ve içindeki hükümlere sen de karşı çıkıyordun. AB korkusundan bile olsa, ertelenmesi fena mı oldu?’Elbette iyi oldu. Ancak önümüzdeki iki ay boyunca ne yapılacak? Bence örneğin basına yasaklar ve sansür biraz kaldırılsa, gazetecilere hapis cezaları hafifletilse bile, çok daha ağır ve ürkütücü boyutlarda para cezaları getirilecek...Çünkü bunlar basından intikamı bir biçimde mutlaka alacaklar.Beceremeyen, inişe geçen ve işleri yüzüne gözüne bulaştıran her iktidar böyle yapar... Ve sonucuna katlanır!
button