Türkiye Bankalar Birliği’nden yapılandırma açıklaması: Konut kredisinde yapılandırma mümkün değil

Güncelleme Tarihi:

Türkiye Bankalar Birliği’nden yapılandırma açıklaması: Konut kredisinde yapılandırma mümkün değil
Oluşturulma Tarihi: Haziran 30, 2020 07:00

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ödemesi devam eden konut kredilerinde müşterilerin bankalardan yapılandırma talep etmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, bankaların da hukuken yapılandırma yoluna gitme zorunluluğu bulunmadığını açıkladı.

Haberin Devamı

Koronavirüs sürecinde konut ve tüketici kredilerinde faiz oranlarının düşmesinin ardından banka müşterilerinin yapılandırma talepleriyle ilgili süren hukuki tartışma, Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) açıklamasıyla noktalandı. Tüketici mahkemelerine açılacak olası yapılandırma talepli davaların “Bankalar ile müşterileri arasında gereği olmayan bir husumete yol açacağı”, “kredi müşterilerinin gereksiz emek ve zaman kaybına yol açacağı”, “masraf ve avukat vekalet ücreti ödenmesine neden olacağı” uyarısı yapıldı. Açıklamada, “Kullandırılmış ve geri ödemesi devam eden tüm tüketici kredileri ile ilgili olarak müşteri talebi gereğince bankalarımız için yapılandırma yapılması zorunluluğundan söz edilmesi hukuken mümkün değildir” denildi. Hürriyet gazetesinde dün yayınlanan ‘Hukuk Herkese Lazım’ köşesindeki hukukçu görüşleriyle ilgili olarak Bankalar Birliği’nin açıklaması satırbaşları ile şöyle:

Haberin Devamı

TARAFLARIN RIZASI DIŞINDA FAİZ DEĞİŞTİRİLEMEZ:

“6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un, Konut Finansmanını düzenleyen bölümünün 36/2. Fıkrasında; ‘Sözleşmede belirtilmek suretiyle konut finansmanına yönelik kredilerde ve finansal kiralama işlemlerinde faiz oranı sabit veya değişken olarak ya da aynı kredi için her iki yöntem esas alınmak suretiyle belirlenebilir. Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi hâlinde, sözleşmenin kurulduğu tarihte belirlenen oran tarafların rızası dışında değiştirilemez’ denilmek suretiyle konu net bir şekilde düzenlenmiştir.

SÖZLEŞME SERBESTİSİ İLKESİNE DAYALI:

Bankalar ile müşterileri arasında akdedilen kredi sözleşmeleri, Borçlar Hukukumuzda geçerli olan sözleşme serbestisi ilkesine dayanmakta olup, sözleşme serbestisi; tarafların sözleşmeleri karşılıklı ve birbirine uygun özgür iradeleriyle yapmaları ve yine karşılıklı ve birbirine uygun özgür iradeleriyle değiştirebilmelerini ifade etmektedir.

HUKUKEN MÜMKÜN DEĞİL:

(Halen ödemesi devam eden tüm konut kredilerinde müşterilerin yapılandırmadan yararlanabileceği, sözleşmede aksine hüküm bulunsa dahi, konut kredilerinde yapılandırma talebiyle bankaya başvurup “ret” cevabı alındığı takdirde, tüketici mahkemesine başvurabileceği görüşü) Bu değerlendirmenin aksine, kullandırılmış ve geri ödemesi devam eden tüm tüketici kredileri ile ilgili olarak müşteri talebi gereğince bankalarımız için yapılandırma yapılması zorunluluğundan söz edilmesi hukuken mümkün değildir.

Haberin Devamı

DOĞAL KARŞILAMAK GEREKİR:

Bankaların, mevduatlarına oranla zaten oldukça uzun vadeli tüketici kredileri kullandırdıklarını, bu kredilerini finanse etmek için katlanmak zorunda oldukları maliyetlerinin mevcut olduğunu da göz önüne almak gerekir. Müşterinin düşen faiz oranlarını gerekçe göstererek, daha düşük kredi faiz oranlarından yararlanmak için kredisine dair yapılandırma talep etmesi üzerine, yukarıda zikredilen kanunun ilgili maddesi gereğince bankanın bu talebi olumlu karşılamamasını doğal karşılamak gerekir.

BANKALAR HAKSIZ YERE HUSUMETE MARUZ BIRAKILIYOR:

Bankalar tarafından, yasal olarak mümkün olmasına ve yapılması gerekmesine rağmen; yasal mevzuata aykırı bir şekilde işlem yapılıyormuş algısı yaratacak şekilde asılsız iddialardan ibaret, yanlı ve yanlış sunulan söz konusu haber, kamuoyunu bilgilendirmekten ziyade, bankaları haksız yere kamuoyu nezdinde husumete maruz bırakmaktadır.

Haberin Devamı

Basının elbette haber niteliği bulunan duyumları, gerekli kaynaklardan teyit etmek suretiyle paylaşma imkânı bulunmakta olup, bu husus basın özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Ancak, bu özgürlük sınırsız ve kontrolsüz bir şekilde bankaların ticari faaliyet ve itibarlarına zarar verecek ve ekonomik görünümü olumsuz etkileyecek, kamuoyunun moralitesini bozacak şekilde kullanılamaz. Anayasa Mahkemesi de dahil olmak üzere, ülkemizdeki birçok yargı merciinin istikrar bulmuş kararları da bu yöndedir.”

BAKMADAN GEÇME!