Güncelleme Tarihi:
Avrupa Birliği zirveleri standartlarında düşünüldüğünde bile geçtiğimiz Perşembe Brüksel’de yapılan liderler toplantısı hayal kırıklığı yaratacak bir gelişme oldu.Toplantı Çin ve Rusya gibi gelişmekte olan güçlerle ilişkilerin çerçevesini çizmek için hazırlandı. Ancak toplantı Fransa ile Avrupa Komisyonu arasında Romanların sınır dışı edilmesiyle ilgili tartışmayla akıllarda kaldı.
Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinin ve AB için bir başkanlık ve dışişleri bakanlığı makamı oluşturmasının üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Ancak AB’nin kendisini ciddiye alınacak bir güç olarak gösterme yönünde pek ilerleme kaydettiği söylenemez.
Peki Avrupa Birliği yeni bir diplomatik aygıt oluşturmaya çalışarak zaman mı harcıyor?
Birlik’in önündeki engellerin küçük olduğu söylenemez. Lady Ashton’ın dışişleri bakanı, Herman Van Rompuy’un ise Avrupa Birliği Başkanı olarak atanması, özellikle Lizbon Antlaşması’yla ilgili hırsların büyük olmadığı yorumlarına neden oldu.
Bunun yanı sıra Fransa, Almanya ve İngiltere başta olmak üzere üye ülkeler arasında koordinasyon eksikliği yaşanması da atılacak adımların önünde büyük bir engel yaratıyor. Bu açıdan bakıldığında bu girişimin, siyasi irade ve strateji yoksunu bir söylemler bütünü olduğu yorumları yapılıyor.
Başarısızlıklardan bir tanesi de Türkiye konusunda yaşanıyor. Ankara’nın AB’ye girişinin önü Fransa ve Almanya’nın muhalefeti ve Kıbrıs meselesiyle tıkanmış olsa da, Avrupa için kilit ilgi alanları olan Balkanlar’da ve Ortadoğu’da kendine güvenen bir bölgesel güç haline gelen Türkiye konusunda uyumlu bir dış politika oluşturmak için hiçbir çaba gösterilmedi.
"EU struggles to project itself as world power" başlıklı haberden derlenmiştir.
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Hürriyet'i Twitter'da takip etmek istiyorsanız:
http://twitter.com/HurriyetPlanet