Güncelleme Tarihi:
Raporda, Türk tarımının sondan bir önceki genişlemeyle AB'ye giren 10 ülkenin tarımına bedel olduğu, AB'ye katılımla geleneksel hububat ve et gibi geleneksel kuzey ürünlerinde genelde bir düşüş görülebileceği, meyve-sebzede ise avantajlı konuma geleceği belirtildi.
"Scenar 2020, Tarım ve Kırsal Dünya Üzerine Bir Senaryo Çalışması" başlığını taşıyan rapor 232 sayfadan oluştu. Rapor Avrupa Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü, Ekonomik Analiz ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü uzmanlarınca hazırlandı. Çalışmanın amacı, "2020 yılına doğru gelecekteki eğilimleri ve Avrupa tarım ve kırsal ekonomisi için ana çerçeveyi oluşturacak belli başlı sürükleyici güçleri tanımlamak" olarak açıklandı.
TÜRKİYE'NİN 2015'TE ÜYE OLACAĞI VARSAYILDI
"Temel" "Liberal", "Bölgeselleştirme" senaryolarının bulunduğu çalışmada Türkiye'nin durumu "AB'nin Genişlemesi" başlığı altında incelendi. "Bu çalışmadaki tüm senaryolar için Türkiye'nin AB'ye 2015 yılında katılacağı varsayılmıştır. Bulgaristan, Romanya ve AB 10'un katılım için yerine getirdikleri, örneğin doğrudan ödemeler, kotaların uygulanması gibi bütün koşullar Türkiye'ye de uyarlanmıştır" denilen rapora şöyle devam edildi:
TÜRK TARIMI 10 AB ÜLKESİ TARIMINA BEDEL
"Türkiye'nin katılımıyla birlikte toplam tarım alanı nüfus itibarıyla 76 milyon, kullanılan tarım arazisi de 39 milyon hektardan fazla artacaktır. 2000 yılında 12.5 milyon kişi aktif olarak tarımsal etkinliklerin içinde bulunuyordu, Türkiye İstatistik Yıllığı'na bakıldığında 2005 yılında ekonomik olarak aktif nüfusun yüzde 48'inin yarı zamanlı ya da tam zamanlı olarak Türk tarımında bulunduğu ortaya çıkmaktadır. 2001'deki Tarım Sayımı'na göre, tarımsal etkinlik içinde 3.07 milyon tarımsal mülk bulunuyor. Ancak 1.06 milyon tarım mülkünün ortalama büyüklüğü 2 hektardan az. Bu rakamlar Türk tarımının toplam istihdama büyük katkısını ve kendi kendini geçindirmeye yönelik küçük tarımsal çiftlik mülklerinin Türk tarımının performansında baskın olduğunu gösteriyor. Türk tarım sektörünün toplam boyutuyla Türkiye'nin AB'ye katılımı, AB 10 genişlemesiyle kıyaslanabilir."
KUZEY AVRUPA'NIN SEBZE-MEYVE DEPOSU
Türkiye'de piyasa fiyatı desteğinin diğer AB ülkelerine göre daha fazla olduğu belirtilen araştırmada 2020 için şu senaryo çizildi:
"Türk üretici fiyatları, hububat ve et gibi geleneksel kuzey tarım ürünlerinde, AB'ye katılımından sonra düşme gösterme eğilimindedir. Bu düşüş, daha az tarımsal üretime ve iç tüketimde artışa neden olmaktadır, yani Türkiye'nin net ithalatı artma, net ihracatı azalma eğilimine girmektedir. Türk talebinin arttığı bu mallar, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya gibi AB üyesi ülkeler için fırsatlar sağlayabilir. Bununla birlikte diğer bazı bilimsel çalışmalar, meyve ve sebze gibi ürünler için Türkiye'nin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğuna işaret ediyor ve Tek Avrupa Piyasası, Türk meyve ve sebzesinin kuzey Avrupa piyasalarına ihracında artışa yol açacak.
PARÇALI ARAZİ SOSYAL TAMPON
Yine de, Avrupa Simülasyon Modeli (ESIM) sonuçları, Türk tarımındaki yapısal değişimin AB'ye katılımdan sonra yoğunlaşacağını ve Türk kırsal kesiminde önemli rol oynayan, kendi kendine yeten tarımsal birimlerin sosyal bir tampon olarak önemli işleve sahip olacağını ortaya koyuyor."
LİBERALLEŞME AB'DE SORUNLARA YOL AÇTI
Raporun "AB'nin Genişlemesi" bölümünde, Birliği ilk oluşturan AB 12 ülkelerindeki tarım politikalarının 1989'dan bu yana birçok aşamadan geçtiği belirtildi.
İlk aşamada tarım politikasının liberalleştirildiği, sübvansiyonların ortadan kaldırıldığı, tüketici fiyatlarının dramatik bir şekilde arttığı, reel gelirlerin sık düşüşler kaydettiği ve iç talebin düştüğü bildirildi. Eski Sovyetler Birliği ihracat pazarının gerilemesi nedeniyle dış piyasalara erişimin güçleştiği aktarılan raporda, "Çiftlik girdi fiyatları, üretici fiyatlarına göre güçlü bir şekilde arttı, tarımsal ticaret düşüş gösterdi, hükümet desteği için de yeni talepler doğdu" denildi.
İkinci aşamada, devletlerin tüketicileri ve üreticileri, tarımdaki negatif reel gelir etkisine ve makroekonomik reformlara karşı korumak için müdahale ettikleri kaydedilen rapora şöyle devam edildi:
"Deneyim eksikliğine bağlı olarak hükümetler beklenmeyen politika etkilerine karşı ani ve sık politika değişiklikleriyle tepki göstermiştir. Bu suretle, genel ekonomik reformların yol açtığı bir belirsizlik de ortama eklenmiştir."
1989'dan bu yana gerçekleşen liberalleştirme politikalarının üçüncü aşamasında AB'ye başvuran ülkelerde birçok hükümetin "Ortak Tarım Politikası" (OTP) tarzında tarımsal politika araçları geliştirdikleri kaydedilen raporda, bunların arasında garantili fiyatlar, üretim kotaları, ihraç sübvansiyonları ve değişik ithalat harçlarının yer aldığı bildirildi.
Son katılımlardan ve OTP'nin yerleşmesinden önce, AB 12'de uygulanan tarımsal politikaların, değişik boyutta düzeltmelere maruz kaldığı belirtilen rapora şöyle devam edildi:
"Amaç hem uluslar arası anlaşmalarla uyum sağlamak, hem de tarıma devlet müdahalesinin düzey ve türünü AB'de düzene sokmaktı. AB 12 ülkelerinden çoğu, politikalarının içeriklerini, piyasa fiyatlarına duyulan bir tür güvensizlikle birlikte, doğrudan ödemeleri ve diğer sübvansiyonları içerecek şekilde değiştirdiler. Ortak Tarım Politikaları sistematik biçimde uygulanmadı. Bu, yüksek piyasa ve politika riskleri taşıyan tarımsal piyasaların çalkantılı bir yapı göstermesine katkıda bulundu."
BAŞLIKLAR
Raporda daha rekabetçi bir çiftlik yapısına yönelen uzun dönem yapısal değişikliklerin, istikrarsız tarım politikaları ortamına bağlı olarak, katılımlardan önce yavaşladığı anlatıldı. Raporda, 2020 senaryosunun "sonuçları" şu üst başlıklarla ortaya konulup açıklandı:
"-Kırsal bölgeler istikrarlı bölgeler değildir.
-AB içindeki kırsal alanlardaki tarım oldukça çeşitlilik göstermektedir.
-Dünya tarım piyasalarındaki büyüme yavaşlayacaktır.
-AB hammadde piyasalarında 2020'ye kadar çeşitli ana trendler bulunacaktır.
-Tarımdaki yapısal değişim süreci politika değişikliklerinden etkilenmeden devam edecek, uzun dönemli bir süreçtir.
-Tarım politikalarında değişikliklerin yaratacağı etkiler de çeşitli olacaktır.
-Küresel ısınmanın etkileri, doğal kaynak ve tarımsal üretim yönetimiyle bağlantılı bir şekilde artacaktır."