TÜRKÇE KONUÅžAMAYAN HASTA, İŞİTME TESTÄ°, NEONAZÄ° DOKTORLAR

Güncelleme Tarihi:

TÜRKÇE KONUŞAMAYAN HASTA, İŞİTME TESTİ, NEONAZİ DOKTORLAR
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 23, 2001 00:00

TÃœRKÇE KONUÅžAMAYAN HASTA, İŞİTME TESTÄ°, NEONAZÄ° DOKTORLAR VE TELEVOLECÄ° HABERCÄ°LER ÃœZERÄ°NE... Medyanın gündem öğütücüsüne, geçen hafta da dilimizi bilmeyen hastaları tedavi etmeye karşı çıkan doktorlar girip çıkıverdi. Birkaç ay öncesinde de bu kez Almanca bilmeyen Türk hastasına kalp nakli yapmayı reddeden Neonazi Alman doktorlar konu edilmiÅŸti hatırlarsanız. Aslında bu polemiÄŸe girmeyi hiç düşünmüyorduk. Ama ülkemiz için sosyopolitik açıdan böylesine hassas ve tehlikeli yerlere gidebilecek bu tartışmada medyanın takındığı tutum bizi konuyu iÅŸlemeye yöneltti bu hafta. Elbette televizyonlarda görünmenin dayanılmaz cazibesine kapılan meslektaÅŸlarımız, aynı anda iki iÅŸe birden konsantre olamayan sivil toplum örgütleri ve tabip odalarının sesiz kalması da cabası.Her iki olayı da kısaca bir hatırlayalım. Ä°lkinde Almanya'nın Bad Oynhausen Kalp Nakli Merkezinde uzun süredir ileri derecede kalp yetmezliÄŸi nedeniyle tedavi görerek nakil için uygun organ bekleyen Türk hastaya, Almanca bilmediÄŸi için ameliyatı yapmayan Alman cerrahlar konu edilmiÅŸti. Ä°kincisinde ise Diyarbakır'da baÅŸ aÄŸrısı nedeniyle tedavi edilen ve iÅŸitme testi istenen Türkçe bilmeyen hastanın, Ankara SSK hastanesinde yaÅŸadıkları iÅŸlenmiÅŸti. Doktorlar hastayla aynı dilde konuÅŸulamadığından testin yapılmasının mümkün olmadığını belirterek hastayı Diyarbakır'a geri gönderdiler. Medya ilk olayı 'Nazi Doktordan Kalp Nakline Ret' diye verdi. Haberlerde Almanlar taraf kabul edilmeyerek, sadece maÄŸdur Türk ailesiyle röportaj yapıldı ve hıçkırıklar arasında sorulara yanıt alındı. Hani aklı başında bir uzman Türk doktoruna bile fikir sorulmadı. Objektif olmaktan ziyade negatif habercilik daha fazla reyting getiriyor ya. Ä°ÅŸin aslı önemli deÄŸil. Hani vatandaÅŸlarımız bu haberden sonra Almanlara düşman kesilirmiÅŸ, turizm ve ikili iliÅŸkiler zarar görürmüş, iki ülkenin dost insanlarının içi yanarmış, kime ne. Bir iki gün haber konusu çıksın yeter.Türkçe bilmeyen hasta olayı ise hemen her gazetede yer aldı. Yani bir Türk doktoru Nobel alsa bu kadar yer bulamazdı basında inanın. 'Kürt hastayı muayeneye hayır' baÅŸlığıyla verildi bilgiler. 'Hepimiz kardeÅŸiz' ÅŸarkılarının zorla çalındığı bir ülkede yangına körükle gitmek çekici geldi herhalde. Böyle açıklaması son derece basit bir konuyu bile aÄŸzına yüzüne bulaÅŸtırdı basın. Neyse biz politika deÄŸil saÄŸlık yazısı yazdığımızı unutmayalım ve gelin konumuzu bilimsel açıdan irdeleyelim.Önce ÅŸu kalp nakli muamması.Organ nakilleri geliÅŸmiÅŸ belli baÅŸlı ülkelerini üyesi olduÄŸu Eurotrans adlı bir konfederasyonla idare ediliyor Avrupa'da. Ãœye herhangi bir ülkede uygun organ bulunduÄŸunda veritabanından uygun alıcı belirleniyor ve hangi ülkedeyse organ oraya gönderilerek nakil gerçekleÅŸtiriliyor. Zaten bu rutin bir iÅŸlem olduÄŸundan organ nakilleri gazete haberi olmuyor bu ülkelerde.Uygun organ bulmak gerçekten kolay deÄŸil: Kan grubu tutacak, doku testleri uyumlu olacak, izin alınabilecek, ameliyat için geç kalınmamış olacak...Ama bilinmeli ki teknik olarak organ nakli ameliyatları artık kolay olsa da baÅŸarı için önemli olan, nakil sonrası hasta bakımı ve izlenmesi. Hasta düzenli olarak doktor izleminde olmalı, aralıklı biyopsiler alınmalı, yaÅŸam boyu düzenli ilaç kullanmalı, ilaçların yan etkileri konusunda uyanık olmalı ve doktoru erken ikaz edebilmeli, organın orta vadede vücut tarafından reddedilmesi belirtilerini bilmeli ve hemen hastaneye gelmeli, vb.Åžimdi iki açıdan bakalım. Ortada çok nadir bulunabilen bir kalp var. Aday iki alıcı hasta. Siz doktorsunuz. Bir hasta ile konuÅŸmanız bile imkansız. Hasta okuma yazma bilmiyor. DiÄŸer hasta ise öngörülen bütün gereklilikleri yerine getirebilecek kültür ve birikimde. DiÄŸer yandan ölümün eÅŸiÄŸindesiniz. Tek kurtuluÅŸunuz bir kalp. Organ bulunmuÅŸ ama siz zamanında eÄŸitim alamamış olduÄŸunuzdan bu ÅŸansınızı elinizden almak istiyorlar. Bu sorunun yanıtı kolay deÄŸil, gördüğünüz gibi. Alman mentalitesiyle kalbi bu hastaya takmamak kadar doÄŸal bir ÅŸey olamaz. Bizim fikrimiz mi... Kalbi kesinlikle Türk teyzeye takarız. Doktorlar her konuda fikir yürütebilirler ama hasta seçemezler. Yoksa devlete bir kuruÅŸ faydası yok diye kalp hastası yaÅŸlı çiftçiyi ameliyat etmeyelim, kanser hastası müstahdem Ali Efendiyi de bırakalım ölsün. Dostoyevski ile Hipokrat arasında seçimi biz çoktan yapmış olmalıyız. Ancak bir düşünün bakalım kalbi takmayan Alman doktoru kim suçlayabilir. Organ nakli organizasyonunu gerçekleÅŸtirememiÅŸ, ulusal geliri dünya standartlarının çok altında, vatandaşına okuma yazmayı bile öğretememiÅŸ bir ülke mi. Gelelim son olaya.Bu konu biraz daha karışık. Size iÅŸitme testleri hakkında gereksiz teknik ayrıntılar vermek istemiyoruz.Çok çeÅŸitli sayıda ve tipte iÅŸitme testleri var. Hepsinin yönlendiÄŸi nokta ve anlamı ayrı. Sadece Speech-Discrimination (KonuÅŸma ayrımlama) testinde aynı dilden konuÅŸmak gerekiyor. Bu bir algı ölçme testi ne de olsa. Bu kez örneÄŸimiz olayı sadece iki boyuttan incelemeye uygun deÄŸil. Hasta Diyarbakır'da imkan olmadığı için Ankara'ya gelmiÅŸ. Türkçe bilmiyor. Ä°stenen testin yapılması gerçekten imkansız. Tercüman kullanarak yapılabilir ama verimli sonuç alınamayacağı düşünülebilir. Bunlar Diyarbakır'dan sevk eden doktora verilebilecek yanıtlar olabilir. Siz bir doktor olarak raporunuza bunları yazıyor ve hastayı vicdanınız rahat geri gönderebiliyorsanız kimse sizi suçlayamaz. Problemin çözülemeden hastanın geri gönderilmesini istemiyorsanız yapabileceÄŸiniz alternatif testler var. ERA (evoked response audiometry) testiyle hastanın özelliÄŸinden bağımsız olarak belli akımların uygulanmasıyla deÄŸerlendirme mümkün. Veya şüphelenilen hastalığa yönelik olarak MR (manyetik rezonans) tercih edilebilir. Son tahlilde hasta olarak binlerce kilometreden gelip derman bulamadan geri dönmek, hele hele bunun Türkçe bilemediÄŸine baÄŸlanması hoÅŸ bir durum deÄŸil. Hasta kendi dilini bile vatandaşına öğretemeyen bu devlete düşman olsa yeri deÄŸil mi. GüneydoÄŸunun en büyük ilinde gereksiz binlerce tıbbi tanı aleti varken iÅŸitme testlerinin olmaması hoÅŸ mu. Yine doktor olarak istenen soruları yanıtlayıp, alternatif üretmediÄŸi için halk düşmanı ilan edilmek saçma deÄŸil mi. Meslek kuruluÅŸlarının bu konuda objektif tek bir fikir bile beyan etmeyip doktoru yargılarını çoktan vermiÅŸ televizyoncuların önüne atmasına ne demeli. Yarın gelip kendi üyelerinden hangi yüzle aidat toplayacaklar. Son söz de reyting savaşçılarına. Her konuyu televole sığlığına çekip, düşünmeden savaÅŸ bezirganlığı yapmak kısa vadede kazançlıdır. Medya tarafından nüfusunun yüzde 90'ının televizyondan baÅŸka dünya görüşü olmayan ülkemiz için bir prototip vatandaÅŸ çizilmektedir. Agresif, objektif düşünceden uzak, bilimden haberi olmayan, dinlemeyip bağıran bir nesil yaratılmaktadır. Aklı selim yöneticilerin objektif habercilik konusunda sazı ele alıp günümüzün geçer akçesi olan popülist yaklaşımlara karşı tavır almasının zamanı geçmektedir. Åžimdilik üç beÅŸ uzmanı bir masa etrafına dizip, ahkam kesmekle günü kurtarabiliriz ama geleceÄŸin sorumluluÄŸundan kaçamayız.SaÄŸlıklı Haftalar...Dr. Serdar GÃœNAYDIN - 23 Nisan 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!