Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2005 00:00
Yüce Divan'da yargılanmaya başlanan eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihale sürecine en ufak bir müdahalesinin olmadığını ileri sürdü. Duruşma 24 Mart'a ertelendi.Yılmaz, “Başbakan olarak benim dışımda cereyan eden ihale sürecine fesat karıştırdığımı söylemek, akla, vicdana ve hukuka aykırıdır. Bu ancak siyasi saikle mümkün olabilir” dedi.Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılandıkları davada, Mesut Yılmaz, savunmasını yapmaya başladı. Yüce Divan'da öğleden sonraki duruşmada savunma yapan Yılmaz, bu davanın Türk hukuk tarihi literatürüne gireceğini, 1962'deki Yassıada Mahkemesi sayılmazsa ilk kez bir başbakanın Yüce Divan'da yargılandığını söylemenin doğru olacağını kaydetti.Yılmaz, usule yönelik itirazların kayda geçmesinde zorunluluk olduğunu, Yüce Divan'ın yargılamaya devam yönünde verdiği kararı da memnuniyetle karşıladığını söyledi. Bu meselenin tarafsız ve bağımsız mahkeme önünde görülmesi istemini kendisinin soruşturma komisyonunda da dile getirdiğini belirten Yılmaz, daha sonra Türkbank ihale sürecinin nasıl geliştiğini anlattı. Kamuya ait Türkbank hisselerinin 1990'lı yıllarda iki kez satışının söz konusu olduğunu, ilk satışın organize suç örgütü mensuplarının tehdidi nedeniyle gerçekleşemediğini anlatan Yılmaz, 1997'de Türkbank'ın yüzde 85 hissesinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) geçtiğini anımsattı. TV'DE CANLI YAYINLA BLOK SATIŞ Yılmaz, TMSF'nin 1998 yılı Mayıs ayında bu hisseleri blok satış yöntemiyle ihaleye çıkarma kararı verdiğini, ihalenin de televizyonların canlı yayınında 4 Ağustos 1998'de açık artırmayla yapıldığını söyledi. Yılmaz, Merkez Bankası'nın Türkbank'ın yüzde 85'lik hissesinin 250 milyon dolar olduğu yönünde tespit yaptığını, ihalenin 600 milyon dolara Korkmaz Yiğit İnşaat Firması'nın üzerinde kaldığını anlattı. "TMSF VE MERKEZ BANKASI YETKİLİ"Yılmaz, savunmasına şöyle devam etti: “Bu gelişmeler benim tamamen dışımda, en ufak bir yetkim olmamıştır. Bu süreçte TMSF icra kurulu yetkilidir. Fon idaresinin belirlediği ihale komisyonu ihaleyi yapmıştır. Kamu tüzel kişiliği statüsüne sahip olan Merkez Bankası ihale işlemlerinde yetkilidir. Benim başbakan olarak bu ihale sürecine en ufak bir müdahalem, temasım olmamıştır. Soruşturma komisyonundaki raporda aksine beyanlar bulunmaktadır. Yani, benim bu ihaleye bir temasım olduğunu, müdahalemi gösteren herhangi bir emare yok. Başbakan olarak benim dışımda cereyan eden ihale sürecine fesat karıştırdığımı söylemek, akla, vicdana ve hukuka aykırıdır. Bu ancak siyasi saikle mümkün olabilir.”HAZİNE'NİN İKİ TÜR YETKİSİ VAR Yılmaz, ihale sürecinde Başbakanlığa bağlı Hazine Müsteşarlığı'nın iki türlü yetkisi bulunduğunu, bunlardan birincisinin ihaleye katılacaklara ön izin verilmesi, ikincisinin ise ihale sonuçlandığında Türkbank'a ait hisse devir işlemlerini onaylamak olduğunu anlattı. Hazine Müsteşarlığı'nın bu yetkilerinin daha sonra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na devredildiğini anımsatan Yılmaz, ”Aynı olay, bugün de olsa hükümetin bu olayla hiçbir ilgisi olmayacaktır” dedi.MECLİS'İN SEVK KARARI Eski Başbakan Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Taner'in Yüce Divan'a sevk kararında, “Türkbank ihalesi sürecinde ihalenin yapımında ve fiyat oluşumunda fesat karıştırmak suretiyle güdümlerinde bir medya düzeni kurmak için tüm organizasyonları gerçekleştirdikleri, böylece siyasi rant amaçladıkları, ayrıca Türkbank ihalesi ile doğrudan ilişkisi bulunmayan üçüncü şahıs konumundaki Kamuran Çörtük'e ihalede üstlendiği aracılık misyonunun karşılığı olarak Genç TV'nin bedelsiz olarak verilmesini sağladıkları” belirtiliyor. Yılmaz ve Taner'in Türk Ceza Kanunu'nun “devlet alım-satımına fesat karıştırmak” suçunu düzenleyen 205 (10 yıldan aşağı olmamak üzere hapis), ceza artırımı ve memuriyetten men cezası öngören 219/1-4 ve 33. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları isteniyor. KASET FİKRİ SAĞLAR'A VERİLMİŞTİR, O DA BU KASETİ AÇIKLAMIŞTIR”Eski Başbakan Mesut Yılmaz, işadamı Korkmaz Yiğit ile organize suç örgütü elebaşı Alaaddin Çakıcı arasındaki Türkbank ihalesi öncesi yapılan telefon görüşmelerine ilişkin kaydının, mahkeme kararıyla yapıldığını, ancak bu dinlemenin kendisinden ve dönemin Emniyet Genel Müdürü'nden gizlendiğini söyledi. Yılmaz, “Bu kaset, bize değil ama Fikri Sağlar'a verilmiştir, o da bu kaseti açıklamıştır” dedi. Yılmaz, savunmasında, dosyadaki en önemli delillerden birinin İstanbul Emniyet Müdürü'nün talebi üzerine, İstanbul DGM Başsavcılığı'nca işadamı Korkmaz Yiğit'in telefonlarının dinlenmesi talebinde bulunulduğunu, bu talebin hakimlik tarafından kabul edilmesinin ardından, bir ay süreyle Korkmaz Yiğit'in telefonlarının dinlenmesi kararının çıktığını anımsattı. Telefon görüşmelerinin deşifresine göre, 21 Mayıs 1998 tarihli konuşmada, Yiğit ile Çakıcı arasında suç işlendiğini gösteren tespitler yapıldığını anımsatan Yılmaz, ancak bu tespitin kendisine Ekim 1998'e kadar ulaşmadığını kaydetti. Dinleme izninin bir ay olduğuna işaret eden Yılmaz, “Bu suç deliline ne oldu? DGM Savcılığı'na, mahkemeye gönderilmedi. Ne zaman DGM'ye gönderildi? O zaman milletvekili olan Fikri Sağlar açıkladıktan sonra 2 Kasım 1998'de DGM'ye ulaştırıldı. Bu kaset, bize değil, ama Fikri Sağlar'a verilmiştir, o da bu kaseti açıklamıştır” dedi. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican'ın soruşturma komisyonuna verdiği ifadeden, bu kasetten kendisinin de bilgisinin olmadığının anlaşıldığını belirten Yılmaz, kendisinin harekete geçmesi için elinde delil olması gerektiğini, ancak bundan sonra tasarrufta bulunabileceğini, böyle bir delil elinde olmadığı için dönemin eski Devlet Bakanı Güneş Taner'e de bir talimat veremeyeceğini anlattı. Yılmaz, 4 ay boyunca Türkbank ihale sürecine ilişkin iddialarla ilgili hem resmi, hem de özel kanallardan delil aradığını kaydetti. Yımaz, “Kesin delil aradım, bana vermediler. Bana vermelerine de gerek yoktu. Mahkemeye, savcılığa vermeleri gerekirdi. Zaten vermiş olsalardı, ihale yapılmazdı. Savcılıktan bize böyle bir bilgi gelseydi, ihaleyi durdururduk. Bu delil gizlenerek, siyasi komploya malzeme yapıldı” diye konuştu. "HAYATIMDA
TRAFİK SUÇU BİLE İŞLEMEDİM"Eski Devlet Bakanı Güneş Taner, Türkbank zarar ettiği için ihaleye çıkıldığını, ihale sonuçlandıktan sonra Merkez Bankası'na Emniyet'ten bir yazı geldiğini, bu yazıyı kendisinin görmediğini ifade ederek, “Utanç duymuyorum, iddiaların hiç biri doğru değil” dedi. Yüce Divan'da savunmasını yapan Güneş Taner, hayatında trafik suçu bile işlemediğini, farklı muamele istemediğini ifade ederek, ”Karşınızda olmaktan memnunum” dedi. Taner, açıklamalarının, Mesut Yılmaz'ın ihale sürecine ilişkin ifadeleriyle örtüştüğünü söyledi. Türkbank zarar ettiği için ihaleye çıkıldığını anlatan Taner, ihale sonuçlandıktan sonra Merkez Bankası'na Emniyet'ten bir yazı geldiğini, bu yazıyı kendisinin görmediğini ifade etti. Bu yazıyı görseydi ihalenin sonuçlanmasına neden olan ön iznin verilmesini geciktireceğini ve inceleme yapılmasını sağlayacağını kaydeden Taner, yazıyı görmedikleri için ön izni verdiklerini dile getirdi.
button