OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 05, 2000 00:00
TÃœRK TÄ°YATROSUNDA DOKTOR TÄ°PLEMESÄ° -1 Dünya Tiyatro Haftası'nı ülkemiz yine gündelik sorunlar peÅŸinde geçirdi…EloÄŸlu modern tiyatro düşüncesini uhrevi boyutlarıyla tartışadursun biz yine mecliste haftanın anlam ve önemi doÄŸrultusunda sahnelenen piyesleri izledik. Pek çok kiÅŸinin haftadan haberi bile olamadı… Bu ilgisizlikten pek müteessir olarak araÅŸtırmalarımızı derinleÅŸtirip tiyatro konusunu dergimizde bir nebze olsun iÅŸleyebilmeyi amaçladık. SaÄŸlık köşesinde tiyatro ne arar diye hemen kestirip atmayınız. Her zaman hastalık yazıp ruhunuzu daraltacak deÄŸiliz ya. Bu kez de tıbbi-fantezi tarzı eÅŸi ve benzerine pek rastlayamayacağınız türden bir yazı dizisi hazırladık. Türk tiyatrosunda doktor tiplemesinin evrimini Cumhuriyet öncesi ve sonrası iki bölüm halinde kısaca sunmaya çalışacağız…DiÄŸer meslek gruplarına oranla doktorların sanata duydukları ilginin oldukça yoÄŸun olduÄŸu öteden beri dikkati çeken bir olgudur. Sanırım bunun en önemli nedenlerinden biri doktorların mesleklerini icra ederken her an insanlarla yakın iliÅŸki içinde olmaları ve kendilerini düşündüren ve duygulandıran pek çok olayla sık karşılaÅŸmalarıdır. Sanat içinden doÄŸduÄŸu toplumu yansıtır derler. Tiyatro tüm sanat dalları içinde özgün nitelikleriyle, toplumsal yönü ağır basan; içinde yer aldığı topluma yakın olan ve toplumu yalnız genel eÄŸilimleri ile deÄŸil, yüklendiÄŸi eÄŸitme ve eÄŸlendirme iÅŸlevleri doÄŸrultusunda ayrıntılı gerçekleriyle de yansıtan bir sanattır. Bu açıdan tiyatro metinleri, yazıldıkları dönemin toplum yapısı, insan iliÅŸkileri, deÄŸer yargıları, genel siyaseti gibi pek çok konuda fikir verebilecek kaynaklardır. Bu görüşlerden yola çıkarak 'doktorluk' olgusunun Türk Tiyatro Yazınının çeÅŸitli evrelerinde ve oyunlarındaki yansımalarını deÄŸerlendirmek, bu mesleÄŸin toplumda nasıl algılandığının anlaşılmasına ışık tutacaktır inancındayız. Geleneksel Türk Tiyatrosunun en önemli iki türü 'Karagöz' ve 'Ortaoyunu'ndan baÅŸlayalım. Bu oyunlardaki 'hekim' tipi genellikle zımmi (Müslüman olmayan) kiÅŸilerden seçilmiÅŸtir. Bu durum oyunların popüler olduÄŸu dönemlerde Osmanlı Devletinde çaÄŸdaÅŸ anlamdaki hekimliÄŸin Hıristiyan ve Yahudiler tarafından yapılagelmesi nedeniyle ortaya çıkmış bir özellik olabilir. Karagöz ve Ortaoyununda hekim tipi özel adlarıyla 'Nikolaki', 'Apostal', 'Niko', 'Kiryako' olan frenk, rum ya da balama'dır. ÇoÄŸu kez saçma sapan konuÅŸur ve kimi zaman Ä°talyanca, kimi zaman ise Yunanca sözcükler kullanır. AÄŸzı kalabalık bir kiÅŸidir, karşısındakilerle anlaÅŸabildiÄŸi çok enderdir. Söylediklerinden kimse bir ÅŸey anlamaz ve çoÄŸu kez alaya alınır.Hekimler zamanımızda, artık özbeöz Türk kökenli olsalar da bu özelliklerinden çok fazla bir ÅŸey yitirmedikleri herhalde yine söylenebilir. HekimliÄŸin konu edildiÄŸi Karagöz metinleri olarak; 'Eczane', 'Karagözün HekimliÄŸi', 'Tımarhane' sayılabilir. Ortaoyunundaki hekim tipi ise Karagöz'dekine çok benzer. Hekimlikle ilgili oyunlar arasında 'Bahçe', 'Çivi Baskını' ve 'Kızlar AÄŸası' sayılabilir. Köy Seyirlik Oyunlarımız arasında 'ölüp dirilme', 'kız kaçırma', 'gelin kaynana', 'aile taklidi', 'tarım oyunları' yanısıra belirli meslekleri konu alan oyunlar da bulunmaktadır (Berber Oyunu, Kasap Oyunu, Kalaycı Oyunu, Hakim Oyunu gibi). Bunlardan biri de 'Doktor Oyunu'dur. Maalesef tasvir edilen doktor tipi yine kötü adam kalıplarına uymaktadır.Tanzimat Dönemi Batı kapitalizmi ve emperyalizminin zorlamaları altında batı kurumlarının Osmanlı Devletince benimsenmesinin; yani batılılaÅŸmanın bir yansıması olarak 'batılı anlamda tiyatro' eyleminin ve edebi tiyatronun baÅŸlayıp temellerinin atıldığı bir dönemdir. Tanzimat Dönemi'nde bir çoÄŸu uyarlama olan oyunlar içinde Moliere komedileri zamanın en karakteristik metinlerini oluÅŸturmaktadır. Moliere bir çok oyununda saÄŸlık sorunlarına deÄŸinmiÅŸ ve oyun kiÅŸileri arasında hekimlere sıklıkla yer vermiÅŸtir. Hatta oyun kiÅŸilerinin içlerini kemiren büyük sorunları arasında 'saÄŸlık kaygısının' hakim olduÄŸu görülür.Moliere'in saÄŸlık sorununu özgün olarak iÅŸlediÄŸi oyunu ise 'Le Malade Imaginaire' (Hastalık Hastası)dır. Yazarın dönemin hekimleriyle gerici ve cahil olmaları nedeniyle kıyasıya alay ettiÄŸi bu oyunda, bu "yaptığını bilmez"lerin eline düşmektense kendi başının çaresine bakmanın daha iyi olacağını öne sürdüğü görülür. Eczacı ve doktorların elinde oyuncak haline gelmiÅŸ Argan'ın çaresizliÄŸi acımasızca iÅŸlenir. Görüldüğü gibi doktorların filmlerde mümtaz insan Nubar Terziyan tarafından canlandırılması sonucuna ulaÅŸmak hiç de kolay olmamıştır. Ä°lginç olan Tanzimat Döneminde yapılan adaptasyonlarda Moliere'in dönemin hekimlerine karşı duyduÄŸu tepkinin yön deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olmasıdır. Bu eserleri yerli bir içeriÄŸe uydurmak isteyen dönemin aydın çevirmenleri (A. Vefik PaÅŸa, Feracaizade M. Åžakir, vb.) bu tepkiyi dönemin maalesef günümüzde de halen gündemde olan saÄŸlık ve din sömürücüleri; molla, hoca ve üfürükçülere yöneltmiÅŸlerdir.Feracaizade M. Åžakir'in Moliere'in Hastalık Hastası'ndan uyarladığı 'Evhami'(1886) deki Leknahuri düzenbaz, dolandırıcı, etrafın saflığından yararlanıp din ve saÄŸlık sömürüsü yapan bir kiÅŸidir. Moliere'de yalnızca hastalık korkusu ve sömürüsü anlatıldığı halde Evhami hastalık korkusu yanında "boÅŸ inançlar ve bunların sömürüsü" üzerine kurulmuÅŸtur. Arena programı henüz yayın hayatına baÅŸlamamış olduÄŸu için bu mel'unların cezasını o zamanlar bizzat toplum vermiÅŸtir. Dönemin oyunlarında halk arasında yeni yeni görülmeye baÅŸlanan batılı anlamda hekim tipine yazarlarımızca sahip çıkıldığı görülür. Hekim tipi yobaz ve saÄŸlıksız düşünenlere karşı bir alternatif olarak getirilmiÅŸtir. Yazarlarımızın hekim tipine bu yaklaşımlarının istibdat dönemini izleyen ve eski dönemle Cumhuriyet Dönemi arasında köprüyü oluÅŸturan MeÅŸrutiyet Döneminde de sürdüğü görülür. Bu dönemde yazan Musahipzade Celal geçimini dinsel ve büyü kökenli saÄŸlık sömürüsünden kazanan kiÅŸileri kıyasıya eleÅŸtirmiÅŸtir. Romantik bir halk yazarı olarak oyunlarının tüm olumlu tiplerini esnaf kesiminden seçen Musahipzade Celal, hekim tipini de esnaftan saymış ve gericiliÄŸe karşı bu tipi savunmuÅŸtur (Mum Söndü oyunu iyi bir örnektir). Halit Fahri Ozansay 'BaykuÅŸ' ve 'Ä°ki Yanda' oyunlarında hastasına yardımcı olmak isteyen bilgili aydın hekim tiplerine yer vermiÅŸtir. Bu dönemde Avrupa görmüş, bilgili, zengin hekim tipine sık rastlanmaktadır. Muhtemelen o zaman doktorların kazançları ÅŸimdikinden çok daha iyi olduÄŸu için toplumda parmakla gösteriliyorlardı. Neyse ki toplum bilinci doktorlar için halen o düzeyde kaldığından doktora kız verme tercihi zamanımızda da deÄŸiÅŸmeyen güçlü ve anlamlı bir eÄŸilim olarak hala mevcuttur. Gelin kızın evliliÄŸi müteakiben duyduÄŸu piÅŸmanlık ise tabiidir ki 'aman doktor canım gülüm doktor' felsefesinden oldukça uzak düşmektedir.Oyunlarda dikkati çeken bir diÄŸer özellik de oyun yazarlarının 'verem' hastalığını çok sık kullanmış olmalarıdır. MeÅŸrutiyet Döneminde baÅŸlayan bu ana hastalık teması daha uzun yıllar hakimiyetini sürdürecektir.Kötü baÅŸlayıp sonradan ümit verici boyutlara taşınan doktor tiplemesi Cumhuriyet'le birlikte en yüksek düzeylere eriÅŸecektir. Ne de olsa Cumhuriyet'in kurucusu bile kendisini Türk Hekimlerine emanet etmemiÅŸ midir?Öykümüzün devamını gelecek hafta sunacağımız ikinci perdeye saklayalım ve bir antrakt verelim.Sürç-ü lisan ettikse affola! SaÄŸlıcakla kalın…* Katkılarından dolayı Prof. Dr. Mustafa Ãœnlü'ye teÅŸekkürler… Serdar GÃœNAYDIN - 5 Nisan 2000, ÇarÅŸamba Â
button