Türk sanayicisi artık komisyoncu oluyor

Güncelleme Tarihi:

Türk sanayicisi artık komisyoncu oluyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2008 10:45

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk sanayicisinin artık komisyoncu olduğunu belirterek, “Kimin? Pakistanlı'nın, Çinli'nin, Hindistanlı'nın komisyoncusu olmuş durumda...” dedi.

Haberin Devamı

Ekonomi Gazetecileri Derneğinin düzenlediği Kartepe ekonomi zirvesinde, Türkiye ekonomisi üzerine bir sunum yapan Hisarcıklıoğlu, ABD'deki ekonomik krizin boyutunun büyümesi halinde bundan bütün dünya ekonomilerinin etkileneceğini belirterek, dünya ekonomisindeki büyüme 2007 yılında 4,9 olarak gerçekleşirken, bu yıl 4,1 olarak hedeflendiğini, yani büyümede yavaşlama olacağının görüldüğünü anlattı.

Türkiye'nin ABD'nin ihracat pastasından yüzde 5 pay aldığını, bu nedenle krizden pek etkilenecek gibi gözükmediğini ancak, Türkiye'yi asıl etkileyecek olanın, ihracatının yüzde 57'sini yaptığı AB ülkeleri olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “AB'deki küçülme ve AB'nin ABD'ye yapmış olduğu ihracattan dolayı bizi de etkilemesi açık ve net olarak görülmektedir” dedi.

Hisarcıklıoğlu, krizin Türkiye'ye etkisinin cari açığın finansmanında yükselen faizlerle beraber görüldüğünü dile getirerek, Türkiye ile beraber gelişen ülkelere bakıldığında Türkiye'nin risk oranının daha yüksek olduğunu belirtti.
Romanya'nın, Türkiye ile karşılaştırılabilecek bir ülke olduğunu ve Romanya'nın cari açığının GSMH'ya oranının Türkiye'den daha küçük olmasına rağmen, Türkiye'de piyasanın uyguladığı faiz oranlarının daha yüksek seyrettiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
“Romanya ile Türkiye arasındaki fark... Biz niye daha yüksek maliyetle borçlanıyoruz? Türkiye'de kırılganlığı artıran faktörlere baktığınız zaman, bunu zaman zaman söylüyoruz, IMF ve AB çıpasının zayıflaması olarak değerlendiriyoruz. Bir tanesi bu. IMF ve AB çıpalarının zayıflaması, Türkiye'nin risk algılamasını yukarı doğru çıkartmaktadır. İkincisi, reform sürecindeki durağanlık, atalet.”

“MERKEZ BANKASININ KREDİBİLİTESİNİ DÜŞÜRMEMEMİZ LAZIM”

Hisarcıklıoğlu, 2007'ye bakıldığında mali disiplinin 2006'ya göre 3 kat daha kötüye gittiğinin gözlendiğini; faiz dışı cari harcama artışı, vergi tahsilatındaki artış, enflasyon oranı ve büyümede, 2004 yılının en büyük “başarı hikayesi” olduğunu ifade ederek, “Bu bize şunu gösteriyor ki, devletimiz ne kadar az harcarsa, yani mali disipline ne kadar çok dikkat ederse, hem enflasyonla mücadelede hem büyümedeki rakamımız rekor noktasına gelir. Mali disiplin, aslında Türkiye'nin büyümesi açısından da çok önemli” diye konuştu.

Merkez Bankasının faizleri indirirken, piyasaların faizleri çıkarttığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Merkez Bankasının bu kredibilitesi de, bu bizim borçlanma faiz oranlarımızın etkilenmesinde de çok önemlidir. Eğer Merkez Bankasının kredibilitesi varsa, o zaman piyasalar sizle beraber hareket ediyor. Merkez Bankamız 2 puan faizleri indirirken piyasalar 2 puan yukarı çıkartıyorsa burada bir sorun var demektir” görüşünü aktardı.

Hisarcıklıoğlu, “Merkez Bankasının kredibilitesi ne kadar yüksekse, bizim itibarımız o kadar yüksek olur. Merkez Bankasının kredibilitesini kesinlikle düşürmememiz lazım” diye konuştu.

Haberin Devamı

Türkiye'deki risk unsurlarının yüksek olarak algılanmasındaki bir diğer nedenin de, Türkiye'nin siyasi ortamından kaynaklı gerginliklerin ekonomiyi direkt etkilemesi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bunların hepsi birleştiği zaman siz gelişen piyasalara göre daha yüksek maliyetli borçlanıyorsunuz” dedi.

GÜNDE 100 MİLYON DOLAR

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ikiz açıklar olarak adlandırılan cari açık ve sosyal güvenlik sistemi açığının, Türkiye'nin risk unsurlarını artıran nedenlerden olduğunu dile getirerek, 2007'de cari açık 38 milyar dolarken, 2008 beklentisinin de 42 milyar dolar olduğunu hatırlattı.

Hisarcıklıoğlu, bu 38 milyar dolara bakıldığında da, Türkiye'nin her gün 100 milyon dolar bulması gerektiğini, bunun bulunmaması halinde ekonomide sıkıntı yaşanacağı görüşünü dile getirdi.

'Neyi beklersen onu görürsün. Biz iyi olmasını bekliyoruz. İkazlarımız o mahiyette. Ben kötümserlik tablosu çizmek için de burada değilim, olan gerçekleri söylüyorum” diyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de ekonomik krizlerin çıktığı noktanın cari açığın finanse edilemediği nokta olduğunu ve kendisinin bir kriz beklemediğini belirterek, şöyle dedi:
“Şu anda finanse ediyoruz, böyle bir problemimiz yok. Kriz yok, ben kriz var demiyorum. Çalkantılı bir döneme giriyoruz. İnşallah da kriz olmaz. Kriz olursa, Türk şirketlerinin yaklaşık borçları 120-130 milyar dolar civarında. Böyle bir şey olursa, bu sefer özel sektör krizi yaşanır ki, 2001 krizini hep beraber ararız.”

“EYLEM PLANLARI DEĞİL, PLANLANMIŞ EYLEMLER...”

Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin sürdürülebilir bir büyümeye devam edebilmesi için ikinci nesil reform paketine sahip çıkılarak, bunun “eylem planları değil, planlanmış eylemler” haline dönüştürülmesi gerektiğini kaydetti.

Önümüzdeki dönemde yapılması gerekenleri, makro ekonomik istikrarın devamı, kamu bütçe açığının makul seviyelerde tutulması, mali disiplinin korunması, kamu bütçe kalitesinin artırılması, kamu borç yükünün düşürülmeye devam etmesi, fiyat istikrarının, enflasyonun hedefleneni tutması şeklinde sıralayan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de yönetim kalitesinin artırılması gerektiğini ve bunun ana esası olarak da anayasanın yeniden yazılmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Hisarcıklıoğlu, dünyada 1990'larda ikinci küresel hareketin başladığına işaret ederek, “İkinci küresel hareketi ıskalamamak için önümüzdeki yönetim kalitesini artırıyor olmamız lazım” dedi.

TOBB olarak yeni bir anayasa yapılması konusunda sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleriyle ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını belirten Hisarcıklıoğlu, “Koşmak istiyoruz. Anayasayı yapamadan diğerlerini yapabilmek de çok mümkün gözükmüyor. Yapısal reformlara ihtiyacımız var. Sürdürülebilir ve yüksek büyümeyi yakalamak için, zenginleşebilmek için lazım diyoruz ya, işin başı o, anayasa” şeklinde konuştu.

“100 BİRİM MAL İHRAÇ ETMEK İÇİN...”

Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk sanayisine de değinerek, şöyle konuştu:
“Türk sanayicisi, artık komisyoncu oluyor. Kimin? Pakistanlının, Çinlinin, Hindistanlının komisyoncusu olmuş durumda. Anadolu'ya gittiğiniz zaman bunu görürsünüz. Fabrikayı kapatıyor, onun ürününü alıp satıyor. Nereden görüyoruz bunu? Sanayi ihracatı içinde işlenmiş ara malı ithalatının payı, (enerji yok ama bunun içinde) yüzde 67-69 seviyesine geldi. 100 birim mal ihraç etmek için bizim, 69 birim sanayi ara malı ithalatı gerçekleştiriyor olmamız lazım. Bu da, bizim sanayicimizi komisyoncu haline getiriyor. Sanayici bugün komisyoncu konumuna geliyor. Özellikle tekstil, konfeksiyon sektörüne baktığınız zaman bunu çok net olarak görürsünüz.”

“Her şeyin çok da kötü olmadığını” ifade eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'deki ihracatçı sayısının ithalatçı sayısına doğru yaklaştığını kaydederek, “İhracatın artış oranı, ithalatın artış oranının da üstünde gidiyor. Bunlar da bizim açımızdan sevindirici noktalar” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!