Güncelleme Tarihi:
Microsoft Başkan Yardımcısı Steve Ballmer, Microsoft'un başarısında en az Bill Gates kadar etkili olmuş bir isim. 17-18 Nisan tarihlerinde Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen ‘‘Eğitim 2001-Eğitimde Geleceğin Teknolojileri’’ konferansı için Türkiye'ye gelen Steve Ballmer, Microsoft'un tüm dünyadaki satış, destek ve pazarlama faaliyetlerini yürütüyor. 1980 yılında Bill Gates'le yaptığı sıkı bir pazarlık sonucunda, ailesinin hayali olan Stanford Business School'daki kariyerini yarıda bırakıp, yüzde 7'lik bir payla Microsoft'a ortak olmuş. O tarihte 50 bin dolarlık yıllık maaş için Bill Gates'le uzun süre pazarlık yapan Steve Ballmer bugün dünyanın en zengin adamı olarak bilinen Gates'in baş yardımcısı.
Microsoft olarak Türkiye'ye özel bir ilginiz var mı?
- Kesinlikle. Türkiye pazarı çok ilginç bir pazar. Önümüzdeki üç, dört yıllık dönemde dünyanın en büyük pazarlarında biri olma potansiyeli var. Geçtiğimiz yıl Türkiye'de satılan bilgisayar sayısı yalnızca 300 bin. Bu sayının altı, yedi yıl içerisinde yılda 7 milyon adete çıkacağını düşünüyorum. Eğer doğru yatırımlar yapılır, doğru bilgi transferlerinde bulunulursa büyük fırsatlar yakalanacaktır. Özellikle de, hükümetinizce başlatılan ‘‘Eğitim 2001’’ projesiyle ilgileniyoruz. Ben ve takımım bu projeye Microsoft'un katkılarını sağlamak için buradayız.
Bilgisayarların her okula girmesi ve her okulun İnternet'e bağlanmasını amaçlayan yeni eğitim programında, kişisel bilgisayarların en doğru çözüm olduğuna inanıyor musunuz? Ağ bilgisayarları çok daha uygun bir çözüm değil mi?
- Şahsi fikrime göre, öğrencilerin İnternet'e bağlanabilmesi ve dünyaya açılmasını sağlamak için en iyi seçim, kesinlikle kişisel bilgisayarlar. Ufukta, kişisel bilgisayarların tahtını tehdit edebilecek ciddi bir rakip görünmüyor. Evet, ağ bilgisayarlarından filan haberimiz var. Ama ağ bilgisayarlarına olan ilgi de, bir bakıma yavaş yavaş sönmeye başladı. Üç yıl önce, insanlar ağ bilgisayarları hakkında bugünkünden daha iyimserdiler. Öğrencilerin kariyerlerinde, öğrenimlerinde, İnternet'e bağlanmada kullanacakları alet kişisel bilgisayarlardır. Ve kişisel bilgisayar fiyatları da, her zaman olduğu gibi hızla düşüyor. Bugün 700, 800 dolara çok iyi bir kişisel bilgisayar satın alabilirsiniz.
Kişisele yatırım yapardım
Ancak asıl problem, yapılacak olan yatırımların maliyeti değil. Sorun kişisel bilgisayarlarda kullanılan teknolojilerin çok hızlı değişmesi. Ağ bilgisayarlarının avantajı da burada ortaya çıkıyor. Ağ bilgisayarlarının kullanıldığı bir sistemde teknoloji ilerledikçe, tüm okullardaki bilgisayarları değiştirmeye gerek yok. Yalnızca merkezi ana bilgisayarları yenilemek yeterli.
- Ağ bilgisayarlarında, en önemli yazılımları çalıştıramazsınız. Microsoft yazılımları ağ bilgisayarları üzerinde çalışmıyor. Windows kullanan kişisel bilgisayarlar ise çok kullanışlı. Dilediğiniz zaman güncelleyebiliyorsunuz, dilemezseniz İnternet erişimi için hiç güncellemeden de kullanabilirsiniz. Hydra-Windows tabanlı terminal sunucusu isimli yeni teknolojimizle, merkezi bilgisayara yükleyeceğiniz kaynakları, bu sunucuya bağlı bilgisayarlara aktarabiliyorsunuz. Eğer Türkiye'deki eğitim sisteminden sorumlu olsaydım, dünyanın herhangi bir ülkesinde de yapacağım gibi bütçemin elverdiği ölçüde en iyi özelliklere sahip kişisel bilgisayarı seçer, ona yatırım yapardım.
İnternet ve Java gibi konulara da Microsoft önceden soğuk bakmış, bunlar başarılı olunca attığı adımlar, aslında Microsoft'un hazırlıksız olmadığını göstermişti. Ağ bilgisayarlarının başarılı olması durumunda, Microsoft tarafından hazırlanan bir acil durum planı var mı?
- Beklenmedik durum planımız yok. Ama başka bir planımız var o da mevcut eksikliklerini tespit edip, kişisel bilgisayarları geliştirmek. İnsanlar pahalı olduğunu düşündüğünde, donanım üreticisi iş ortaklarımızla birlikte kişisel bilgisayarları ucuzlatma yönünde yatırım yaptık. İnsanlar kişisel bilgisayarların kısa ömürlü olduğunu düşünmeye başladıklarında, Windows tabanlı terminallere yatırım yaptık. İnternet'i yeterince desteklemediği düşünüldüğünde, çok iyi bir seyir yazılımı geliştirmek, Java desteği kazandırmak için önemli yatırımlar yaptık. Bizim görevimiz kişisel bilgisayarları geliştirmeye devam etmek, kullanımını kolaylaştırmak, fiyatını düşürmek.
Türkçeleştirme girişimi
İşin bir de uluslararası yanı var. El bilgisayarlarını ve bu bilgisayarları çalıştıran işletim sistemi Windows CE'yi ele alalım. Windows CE 2.0 Türkçe karakter setini desteklemiyor. Windows 95'te de Türkçe desteği ufak bir gecikmeyle gelmişti. Windows 95'in ve diğer Microsoft ürünlerinin Türkçe versiyonlarında kullanılan Türkçe çeviri çok kötü.
- Bir dakika, anlamama yardım edin. Bu benim için yeni bir haber oldu.
Yazılım mönülerinde kullanılan Türkçe oldukça akıl karıştırıcı. Bazen İngilizcesini anlamak bile daha kolay olabiliyor. Bir de Türkçe Windows 95'e İngilizce bir yazılım yükleyince, sistem çökebiliyor.
- Kesinlikle.
Microsoft olarak, Türkiye'de yalnızca pazarlama faaliyetlerinde bulunmakla kalmayıp, bu tür problemleri gidermek üzere araştırma, geliştirme faaliyetlerine daha fazla yatırım yapmayı planlıyor musunuz.
- Bu anlattıklarınız, yatırımlarımızı artırmamız gerektiğini gösteriyor. Geçmişte, Türkçeleştirme konusunda yaptığımız faaliyetlerin iyi olduğunu düşünüyorduk. Tabii daha fazlası da yapılmalı. Yalnızca Türkçe konusunda değil diğer diller için de. Bir sonraki Office sürümünde, bu çabaların sonucunu göreceksiniz. Mevcut tüm karakter setlerini destekleyecek. Böylece aynı doküman içerisinde Japonca, Türkçe, Arapça, Rusça tüm diller kullanılabilecek. Windows CE'ye gelince. Bu da benim için yeni bir haber oldu. Türkçe karakter setinin desteklenmemesi bizim mi, donamı üreticilerinin mi kabahati araştıracağım. Bizden kaynaklanan bir sorunsa, en kısa zamanda düzeltilecektir.
Sahip olduğunuz eğitim düzeyi ve parlak zekanız baki kalmak kaydıyla Türk vatandaşı olduğunuzu farz edin. Gelişmemiş bir ülke vatandaşı olarak işinizde başarılı olmak için nasıl bir kariyer planı yapardınız?
- Belki biraz önyargılıyım ama bilgisayar sektörünün iyi bir sektör olduğunu düşünüyorum. Zeki, teknik ve girişimci insanlar için inanılmaz olanaklar sunuyor. Türkiye'deki bilgisayar pazarının beş, altı sene içerisinde yılda 7 milyon satışa ulaşacağı yönündeki tahminimin gerçekleştiğini düşünün. Hadi bilemediniz 4 milyon olsun. Yine de çok büyük bir pazar... Tüm bilgisayar sahipleri yazılıma ihtiyaç duyacak. Enformasyon teknolojileri sektöründe, servis şirketleri için büyük bir pazar açılacak. Eğer Türkiye'de yaşıyor olsaydım, şu andaki bilgimle bugün için en azından geçimimi sağlasam da, fırsatlarla dolu bir yolun başında olurdum. Ve yalnızca beyin gücümü kullanarak, yalnızca ortağımın beyin gücünü kullanarak, hiçbir anaparam olmaksızın kısa bir sürede çok büyük bir şirketin sahibi olurdum.
Türkiye'deki şirket ve bireylerin en çok hangi ürünlerle şansı olabilir?
- Sağlık sektörü için yazılan yazılımlar oldukça yerel özelliklere sahip bir alan. Yine küçük şirket muhasebesi yazılımları yerel özelliklere sahip.
Peki dünya pazarlarına girmek için hangi hangi alanlara dikkat etmeliler?
- Çok var. Pazar çok büyük. Özellikle telekomünikasyon alanında büyük fırsatlar olabilir: Faturalandırma yazılımları, müşteri ilişkileri yazılımları, finans sektörü için provizyon yazılımları, satış ekibi yönetim yazılımları, doküman yönetimi, sigortacılık...
Peki, Microsoft'un ikinci başkanı olmak mı daha iyi, ABD'nin ikinci başkanı olmak mı?
- Çok fazla enerjim ve ihtirasım var ve bunları saklamakta başarılı değilim. Siyasetçilerin ise bu özelliklerini saklamaları gerekir. Bu yüzden olduğum yerden mutluyum.
Ballmer'a göre Microsoft'a IBM karşısında başarının yolunu açan üç anahtar, gelişmekte olan ülkelerce de uygulanabilir. Microsoft'un sırrı vizyon sahibi olmak, iyi fikirleri ödüllendirip zekanın yolunu açmak ve çalışmak.
Microsoft'un üç ana yaklaşımı
On yıl öncesinin Microsoft'unu gelişmemiş bir ülke, IBM'ini ABD olarak düşünürseniz, Microsoft'un dev bir şirket olmasını sağlayan stratejilerden hangilerini günümüz gelişmemiş ülkelerine uyarlayabiliriz?
- Microsoft üç ana yaklaşım kullanmıştı. Ve evet, bu yaklaşımlar gelişmemiş ülkelerin başarısı için de uyarlanabilir. Birincisi, bir vizyonunuz olsun. On yıl sonra, dünyada neler değişecek? Bugünün problemleri geçicidir. Geleceğe bakıp, insanlara gelecekte hangi becerilerin önemli olacağı hakkında nasıl bir vizyon verebiliriz diye düşünmek gerekir. Vizyon, Microsoft'un sahip olduğu bir şeydi ve sanırım her gelişmemiş ülkenin ihtiyacı var.
İkincisi, biz ‘‘beslemeye’’ önem vermiştik. Şirketimize katılan doğru insanlara doğru araçları verdik. Ve sanırım bu gelişmek isteyen ülkeler için de çok önemli. Ülkedeki en iyi, en parlak, en zeki insanların serpilmesini sağlayacak ortamlar yaratın. En iyi düşünceleri mutlaka ödüllendirin ve işlerini en iyi şekilde yapabilmeleri için gerekli ortama sahip olmalarını sağlayın.
Üçüncü olaraksa, gelişmekte olan bir şirket olarak çok çalıştık. Microsoft'da çok ama çok sıkı çalıştık. Gelişmekte olan bir ülkenin de çok sıkı bir çalışmaya ihtiyacı var. IBM karşısında başarılı olmamızı sağlayan üç ana faktör bunlardı. Vizyonumuz vardı, zeki insanların serpilmesi için gerekli ortamı sağladık ve çok çalıştık. Sanırım gelişmekte olan bir ülkenin ihtiyaçları da bunlar.