Güncelleme Tarihi:
Yunus M., 4 yıl önce 5-6 arkadaşı ile birlikte okul koridorunda namaz kıldı. Okul yönetiminin yasaklaması üzerine Yunus M. mahkemeye başvurdu.
Berlin'in Wedding semtindeki Diesterweg-Gymnasium adlı okula giden, babası Alman, annesi Türk olan Yunus M. duruşmada, namaz kılmanın, dininin gereği olduğunu belirterek, namaz kılarken hiç kimseyi rahatsız etmediğini söyledi. Arkadaşlarının bile bunu anlayışla karşıladıklarını belirten Yunus M., arkadaşlarıyla bu nedenle hiçbir sorun yaşamadığını kaydetti. Yunus M, yaz döneminde bu konuda sıkıntı çekmediğini ve namazını evde kıldığını, ancak kış döneminde namazını okulda kılma zorunluluğu bulunduğunu sözlerine ekledi.
Berlin İdare Mahkemesi verdiği geçici kararında, öğrencinin ders saatleri dışında, kapalı bir odada namaz kılabileceğine hükmetti. Mahkeme kararında, davacı öğrencinin, dininin gereği günde 5 vakit namaz kılmak istediğini ikna edici dille anlattığı ve namazlarını zamanında kılmak istediğini bildirdiğini hatırlattı. Kararda, öğrencinin ders dışında okulda günde bir kez namaz kılabileceği kaydedildi. Bir İslam uzmanının görüşünün de alındığı belirtilen kararda, Alman Anayasası'nın din özgürlüğünü kabul ettiği, bunun sadece inanmaya yönelik olmadığı, inancını göstermeye de yönelik olduğu, bu nedenle ders akışını etkilemediği sürece öğrencinin dini inançlarını yerine getirmeye hakkı olduğu ifade edildi. Okullarda tarafsızlık ilkesinin de bulunduğuna işaret edilen kararda, bu ilkenin, okul düzenini bozmadığı sürece şahısların, dini inancı ne olursa olsun, inançlarının gereğini yapmalarına engel oluşturmadığı kaydedildi.
Okul yönetiminin, söz konusu öğrencinin tutumu nedeniyle diğer öğrencilerin de benzer talepleri olabileceğine ya da dini inançlarını yerine getirebilmek için okulda oda talebinde bulunabileceğine ilişkin endişeleri, mahkeme tarafından haklı bulunmadı.
Kararda ayrıca, istenildiği takdirde Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi'nde temyiz davası açılabileceği belirtilirler 2008 yılı mart ayında da benzer yönde geçici bir karar verdiği hatırlatıldı.
KARAR BOZULDU
Berlin-Brandenburg Yüksek İdare Mahkemesi, başvuru üzerine bu kararı bozdu. Dava, bugün ülkenin en üst düzey beş yüksek yargı mahkemesinden biri olan Almanya Federal İdare Mahkemesi’ne taşındı.
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek basit bir sorunun gereğinden fazla abartıldığını bildirirken, “Tarafların olayı bir parça abarttığına inanıyorum. Şimdi en üst mercideyiz ve böylece olay tamamıyla bir politika konusu haline geldi. Elbette bunun bir nedeni de geçmişte bu meseleleri ele alırken hâkim olan pragmatizm ve sükûnetin şimdi geri plana atılmış olması” dedi.
Bonn Üniversitesi İslam Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerinden Sabine Damir-Geilsdorf, öğle namazının belli bir zaman diliminde kılınabileceğini hatırlattı. Damir-Geilsdorf, İslamî mezheplerin çoğunda seyahat, hastalık veya iş koşulları gibi zorunlu nedenler olduğunda, öğle namazının kısa tutulduğunu veya ikindi namazıyla birlikte kılındığını vurguladı.
Berlin Protestan Okulu'ndan İslam bilimcisi Ralph Ghadban ise 1960’lardan bu yana Almanya’da yapılan işletmenin faaliyetini zarara uğratmadan namaz kılmanın mümkün olduğuna dikkat çekti. Ghadban “Kanımca bu göçmenlerle ilgili bir hadise, yani çoğunluk toplumuna karşı bir tepki olarak şekillenen politik bir olay ve din üzerinden çoğunluk toplumunu diz çökmeye zorluyor” dedi. İslam bilimcisi Ghadban, "Konu, okulla, devletle, devletin tarafsızlığı ilkesiyle ilgili. Ve burada İslami örgütler, ki bunlar genellikle bu tür şeylerin arkasında dururlar, onlar bu alanı fethetmek yani İslamîleştirmek istiyorlar" iddiasında bulundu.
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek ise bu tür suçlamaları şiddetle reddediyor: "Dinî pratiklerle ilgili sorunları sunî şekilde abartmak bizim işimiz değil. Tersine bu tam da katı İslam eleştirmenlerinin taktiği. Anayasamız inanç özgürlüğüne bir temel oluşturuyor. Ve eğer bir öğrenci öğle namazını okulda kılması gerektiğini söylüyorsa, bırakın bunu yapsın - heyecanlanmaya gerek yok."
Leipzig'deki mahkeme davanın taşınabileceği son hukuk mercisi konumunda bulunmuyor. Taraflar verilen kararın kendi temel hak ve özgürlüklerini yaraladığı gerekçesiyle Karslruhe'deki Federal Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkına sahip bulunuyor.