Güncelleme Tarihi:
Türk, Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilen 4754 sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Yasada Değişiklik Öngören Yasa ve bu kapsamda bazı basın yayın organlarında yer alan haberler üzerine, Adalet Bakanlığı'nda basın toplantısı düzenledi.
4616 Sayılı şartla salıverilmeye ilişkin yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen hükümlerinin yürürlüğe girmesi için öngördüğü sürenin 27 Nisan'da dolduğunu hatırlatan Türk, bu kapsamda hazırlanan 4754 Sayılı Yasa'nın süre dolmadan önce TBMM'de kabul edildiğini, ancak sürenin dolduğu gün Cumhurbaşkanı Sezer'in yasanın birinci maddesinin 2 numaralı bendini Anayasa'da öngörülen beşte üçte çoğunlukla kabul edilmediği gerekçesiyle bir daha görüşülmesi için geri gönderdiğini kaydetti.
Söz konusu yasanın TBMM'de görüşülmeye başlandığı andan itibaren bazı gazetelerin gerçeklere dayanmayan asılsız iddialarla kampanya açtıklarını savunan Türk, bu kampanyanın kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine yol açtığını söyledi.
Kampanyada iki kişinin bu yasadan yararlandığı iddiasının ön planda olduğunu ifade eden Türk, ''Oysa bu iddia tamamen asılsızdır'' dedi. Söz konusu yasanın, AnayasaMahkemesi'nin iptal kararı gerekçesinde belirtilen hususların yerine getirilmesinden ibaret olduğunu ve yeni bir unsur bulunmadığını vurgulayan Türk, 4754 Sayılı Yasa'nın Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesi doğrultusunda hazırlandığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in veto ettiği bendin de bu doğrultuda hazırlandığını bildiren Türk, kanunların belli kişiler için hazırlanmadığını, belli kişiler göz önünde bulundurularak değerlendirilmediğini kaydetti.
Türk, ''Eşitlik ilkesi, kanunların herkes için aynı biçimde uygulanmasını gerektirir. Bazı kimselere uygulanması, istenmeyen bazı kimselere uygulanmaması, ilkel bir düşünceyi yansıtır. Bu yasayla hiç kimse için özel hüküm getirilmemiştir'' diye konuştu.
BASINI SUÇLADI
Adalet Bakanı Türk, Mehmet Ali Ağca ve Haluk Kırcı'nın durumları hakkında mahkeme kaynaklarına dayalı olarak gazetecilere bilgi verdi. Türk, ''Mahkemelerin vermesi gereken kararları biz veremeyiz. Kimse demahkemelerin vermesi gereken kararları vermeye kalkışmamalı. Kimi gazeteler kendilerini mahkeme yerine koyarak bu iki kişiyi erken tahliye etmiş, bazı sonuçlar çıkarmışlar, kamuoyunu yanıltmışlardır'' diye konuştu. Türk, şunları kaydetti:
''Bu kişilerden biri hakkındaki idam cezası, 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Yasası'nın geçici birinci maddesi gereğince10 yıl ağır hapis cezasına çevrildi. Bu ne 4616 ne de 4754 Sayılı Yasa'nın getirdiği bir yenilik değildir. Aynı kişinin gasp suçundan dolayı 36 yıl hapis cezası bulunuyor.
4616 Sayılı yasa çıktıktan sonrayararlanmak için mahkemeye başvurmuş ancak Kartal İkinci Ağır Ceza Mahkemesi bu isteği reddetmiştir. Burada hem 10 yıllık ağır hapis cezası hem de daha sonra alınan ceza üzerinde durulmuştur.
İkinci kişi ise 1991 yılı öncesinde işlediği suçtan dolayı çarptırıldığı 7 kez idam cezası TMY'ye göre 70 yıl ağır hapse çevrilmiştir. Aynı cinsten cezaların birleştirilmesi halinde bu ceza 36 yıla indirilmiştir. Susurluk Olayı denilen davada İstanbul DGM'ce verilen 4 yıl ağır hapis cezası bulunuyor. Bunların infazı konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başvurusu üzerine 5. Ağır Ceza Mahkemesi bu kişinin 36 yıl ağır hapsini çektikten sonra 4 yıl daha ikinci cezasını çekmesi gerektiğini karara bağlamıştır.''
Hikmet Sami Türk, ''Kanunların uygulanmasını yetkili mercilere bırakalım. Hiç kimse kendini cumhuriyet savcısı, hakim hatta infaz memuru yerine koymasın'' dedi.
''İÇERİKTE CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞ AYRILIĞI YOK''
Cumhurbaşkanı Sezer'in yasayı geri gönderme gerekçelerini de ayrıntılarıyla anlatan Türk, Cumhurbaşkanı Sezer ile yasanın içeriği konusunda görüş ayrılıkları bulunmadığını vurguladı. Sezer'in, kanunun, ''adında belirtildiği gibi şartla salıverilme değil, bozucu koşula bağlı özel af olduğunu'' belirttiğini hatırlatan Türk, Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesinin bir bölümünde de bu görüşe yer verildiğini kaydetti. Türk, Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçesinde ve Sezer'in iade gerekçesinde bu kanunun af niteliği ağır basan ''kendine özgü'' bir düzenleme getirdiğinin belirtildiğini ifade etti.
''Bu yasa af değildir, kendine özgü bir düzenlemedir'' diyen Türk,özel af, genel af ve şartla salıverilme durumları hakkında da bilgi verdi. Türk, 4616 Sayılı Yasa'nın, tutuklu ve hükümlülere hayata yeniden başlamaı için fırsat verme amacı taşıdığını belirtti.
Türk, TBMM'de yanlış iş yapılmadığını, oylamanın Anayasa'ya uygun olarak gerçekleştirildiğini savunarak, Cumhurbaşkanı Sezer'in yasayı şekil yönünden incelenmesi için Anayasa Mahkemesi'ne başvurabileceğini, böylelikle bir boşlukla karşı karşıya kalınmayacağını ifade etti.
Yasa henüz yürürlüğe girmediği ve Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı 27 Nisan'da yürürlüğe girdiği için mahkemelerin farklı uygulamalara gittiğini anlatan Türk, bazı mahkemelerin Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesi doğrultusunda karar verdiğini, böylece 236 hükümlünün şartla salıverildiğini söyledi.
Türk, daha fazla gecikilmeden yasanın TBMM'de görüşülmesi gerektiğini savunarak, 4754 Sayılı yasanın Meclis'ten aynen geçmesi gerektiğini söyledi. Türk, ''Başka seçeneğimiz yok, çünkü içerik konusunda görüş ayrılığımız yok.Sorun, karar yeter sayısında. Biz şartla salıverilme olarak görüyoruz'' dedi.
SORULAR
Türk daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Bülent Ecevit'in söz konusu yasa hakkında ''ben de içime sindiremedim'' şeklindeki sözlerinin nedeninin sorulması üzerine Türk,Başbakan adına konuşmak durumunda olmadığını belirterek, kamuoyundaki bazı yayınlardaki asılsız iddialardan kaygılanmış olabileceğini ifade etti.
Bir gazetecinin, ''işin buraya kadar geleceğini hiç düşündünüz mü?'' sorusuna Türk, ''Hayır, bizim yaptığımız Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının gereğini yerine getirmekti'' yanıtını verdi.
Türk, ''Mahkemelere neler yapmaları gerektiğini konusunda bir genelge yayınlayacak mısınız?'' sorusuna karşılık, ''Mahkemelere hiç kimse telkin ve tavsiyede bulunamaz, genelge gönderemez'' dedi.
BAKAN-GAZETECİ TARTIŞMASI
Basın toplantısında bir gazeteci, Türk'ün, gazetelerin asılsız iddialarla kampanya başlattığı yolundaki sözlerine tepki gösterdi.
Gazeteci, Bakan Türk'e, ''Asılsız kampanya diyorsunuz, neden basını daha erken bilgilendirmediniz? TBMM'de MHP'li milletvekilleri Kırcı'nın durumu hakkında sürekli size soru sordular. Siz kısa cevap vermekle yetindiniz. Siz o zaman 'Ben dosyaya baktım, inceledim, yararlanmıyorlar' demediniz. Milletvekillerine, 'Sizin hesabınız yanlıştı' diyemez miydiniz?'' diye sordu.
Türk, bunun üzerine gazeteciden bireysel olaylar üzerine konuşmamasını istedi. Türk, bir milletvekilinin farazi bir örnek vererek isim vermeden kendisine soru sorduğunu, kendisinin de bu sorulara cevap verdiğini söyledi.
Bir başka gazetecinin ''Bizim yazdıklarımızın bir benzerini siz de bize anlattınız. Siz de mi asılsız kampanya yürütüyorsunuz?'' sözleri üzerine Türk, bu kanunun bu kişilerin tahliyesi sonucunu getirmediğini söyledi.
Türk, ''Bu kadar tartışılan bir kanun daha önce yapılmış mıdır?'' şeklindeki bir başka soruya karşılık da ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi varolduğu sürece tüm af ve şartla salıverilme kanunlarında iptaller olmuştur'' dedi.
''Şu andaki yasal boşluğun nedeni basın ve Cumhurbaşkanı mı? Neden beklendi?'' diyen bir gazeteciye de Türk, kanun tasarısının Aralık ayı sonunda hazırlandığını ve 6 Şubat 2002'de Bakanlar Kurulu'na sunulduğunu ancak imzaların tamamlanmasının 19 Nisan'ı bulduğunu anlattı. Türk, ''Biz koalisyon hükümetiyiz, zaman zaman bazı kanun tasarılarının bütün bakanlarca imzalanması zaman almaktadır'' diye konuştu.
4754 Sayılı Yasa onaylandığı takdirde Kırcı ve Ağca'nın ne zaman tahliye olacaklarının sorulması üzerine de Türk, ''Adalet Bakanlığı'ndan müddetname beklemeyin, o konuda kararı verecek olan mahkemelerdir'' dedi.
Adalet Bakanı Türk, Kırcı ve Mehmet Ali Ağca'nın söz konusu yasadan yararlanıp yararlanmayacaklarına mahkemelerin karar vereceğini bildirdi.