Türk kadını artık telefon ediyor...

Güncelleme Tarihi:

Türk kadını artık telefon ediyor...
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2004 17:55

Karısı Tamer Karadağlı’yı af mı etmeli, tokatlayıp kapıya mı koymalı, günlerdir bunu tartışıyoruz. 50 sene önce de çok farklı değilmiş gündem. 4 Ağustos 1954 tarihli Hürriyet’te “Türk kadını bugün otomobilini kendi kullanabiliyor, telefon ediyor, Avrupalılar gibi giyiniyor, politika ve sanatla ilgileniyor, fakat kocalarının kendilerini aldatmalarına da göz yumabiliyorlar” diyor bir “Fransız Bayan Seyyah”, Hürriyet de kızıyor. Sonra, Dolmabahçe Sarayı’nda düğün yapılsın mı, Lâleli’de faaliyet gösteren ‘ağır işçiler’ ... Aynı, vallahi 50 yıldır aynı şeyleri yazıp çiziyoruz.

4 Ağustos 1954 tarihli Hürriyet’ten birkaç alıntı :

Haberin Devamı

*

DOLMABAHÇE SARAYINDA YİNE BALO VERİLİYOR

Genç Demokratlar müsaade aldı - Böylece sarayda balo verilmesini meneden karar bozulmuş oldu.

Dolmabahçe Sarayında hususi teşekküller tarafından balo verilmesi menedilmişti. Bu defa yaz mevsimi dolayısıyle Genç Demokratlar teşkilatı sarayın bahçesinde balo vermek için müsaade almış bulunmaktadır. Yarın diğer teşekküller de aynı şekilde bir balo vermek isterlerse, tabii onlara da müsaade edilecek ve böylece men kararının istisnaları çoğalacak, kaide ortadan kalkacaktır.”

Bu fikirleri ileri sürenler Sarayın tarihi kıymetini belirterek Reisicumhurun resmi kabulleri haricinde, sarayın halk eğlencelerine açılmamasını istemekte, Çırağan gibi bir eserin mahvolduğunu misal olarak göstermekte ve Dolmabahçe Sarayının da aynı âkıbetten korunması için küçük menfaatler uğruna tehlikeye sokulmamasında ısrar etmektedirler.

Bu zevat, bundan evvel verilen balolarda iras edilen zararların, ufak da olsa, telafî edilemeyeceğini söyliyerek turistik bakımdan bile ancak haftada iki gün ve muayyen rehberler refakatinde halka açılan saray kapılarının eğlence âlemleri için ardına kadar dayanmasını mahsurlu görmektedirler.

*

Haberin Devamı

K-2 TEPESİ DE FETHEDİLDİ

Karaşı, 3 (A.A.) - Karakurum’daki İtalyan dağcılık heyeti K-2 zirvesine çıkmaya muvaffak olmuşlardır.

*

Gazetenin manşeti diyor ki:

KIŞ VE YAZ BİRLİKTE HÜKÜM SÜRÜYOR - Gaziantep’te şiddetli sıcaktan 50 kişi öldü - Meksika’da 41 kişi sıcaktan, Şoli’de ise görülmemiş soğuklardan ölenler var - İstanbul’da kuvvetli rüzgâr havayı bir hayli soğuttu.

(Şoli bir dizgi hatası, söz konusu ülke Şili’dir.)

*

HÜRRİYET EKİBİ HAC YOLUNDA - 2000 den fazla Türk hacı adayı Hicazda toplandı - Arafat’ta buz depoları kuruluyor - Şiddetli sıcağa dayanamayan hacı adayları kaldırımlara serilip kalıyor.

*

Bir Fransız mecmuasının hezeyanları :

TÜRK KADINI HÂLÂ KADINLARA ESİRMİŞ!

(Elle dergisinin bir muhabiri Paris’ten Tibet’e uzanan bir geziye çıkmış, intibalarını aktarmış. Hürriyet tepki gösteriyor...)

Bu yazıların ilk kısmı Türkiyeye hasredilmiştir. Cidden ibret verici olan bu kısım, bütün misafirperverliğimize rağmen, bazı ecnebilerin ve bu arada bilhassa Fransızların memleketimizi hâlâ nasıl üstünkörü görmekte ısrar ettiklerini göstermesi bakımından enteresan ve o nisbette de esef vericidir.

(Gerçekten de ‘enteresan’ çünkü söz konusu ‘Fransız bayan seyyah’ İstanbul’da, Levent’te bir evde iki hafta misafir edilmiş. Şöyle anlatıyor:)

”Bugünkü Atatürk Türkiyesi kadınların peçe gerisinde geçirdikleri harem devrini hatırlatmaktan hâlâ uzak değildir...”

“Türk kadını bugün otomobilini kendi kullanabiliyor, telefon ediyor (!!!), Avrupalılar gibi giyiniyor, politika ve sanatla ilgileniyor, fakat kocalarının kendilerini aldatmalarına da göz yumabiliyorlar. Malûm ya, öz anneleri yataklarını başka kadınlarla paylaşmış kimselerdi... Türk kadını kocasına göz yumuyor tâ ki yuvası yıkılması tehlikesiyle karşı karşıya gelinceye kadar. Çünkü Kur’ana göre boşanmak o kadar kolaydır ki, onun için Türk kadını kocasının kaprislerine katlanmak zorundadır.”

“30 yaşında sevimli bir Türk kadını bana:

- Ben her şeyden evvel evimde huzur ararım, dedi. Kocam şayet beğenmiyorsan babanın evine dön, derse bence o zaman yapılacak hiç bir şey yoktur. O halde ebeveynimin yanına dönmektense burada katlanıp oturmalıyım. Sonra boş dönersem çocuklar da babalarının yanında kalır, bizde adet böyledir.”

Hürriyet çok kızmış, diyor ki:

“Türkiye’de hayali harem hayatı icat etmeye çalışan ve memleketimizde hâlâ şer’i hükümlere göre evlenme ve boşanma varmış gibi gösteren bu Fransız Bayana ve (Elle) gibi ciddi bir mecmuaya bu bilgisizlik veya kötü niyetleri için ne kadar esef ettiğimizi söylesek yine azdır, sanırız.

*

Bir küçük ilan:

PARASIZ ARSA, RADYO, SAAT BİLÂİSTİSNA HERKESE - Kıymetli hediyeler, 40 kuruş posta ücreti gönderenlere hediyeleri broşürümüzle hemen gönderilir. İştirâk 10 Ağustosa kadardır. RADAR Kol.Şti. Nuruosmaniye Şeref sokağı 33/7

*

O tarihte de Lâleli çok faalmiş, yine “yabancı ağır işçilerle” doluymuş...

LÂLELİ-AKSARAY YOLUNDA 82 TÜRKİSTANLI ÇALIŞIYOR - Bu işçilerden yalnız ikisi türkçe konuşabildiğinden, ustabaşılar diğerleriyle işaretle anlaşıyorlar.

(Bu işçiler de “ağır işçi” ama, zannettiğiniz gibi değil. Şöyle diyor haber:)

“Bayezit ile Aksaray arasında iki seneden beri bir türlü tamamlanamıyan mahut yoldan geçenler, gece saat birden sonra burada ellerinde kazma kürek seri hamlelerle çalışan çekik gözlü, kısa boylu Çinlilere benzeyen amelelerin kimler olduğunu herhalde merak etmişlerdir...”

*

Son olarak bir küçük ilan:

Meşhur kuklacı Ali Küçük ve hokkabaz Hakkı Molla sünnet olacak yavrularınızı eğlendirmek ve güldürmek için davetlerinizi bekler ve bir an evvel haber verilmesini rica eder.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!