Güncelleme Tarihi:
Kumlu, yaptığı yazılı açıklamada, küreselleşme süreciyle geniş bir uygulama alanı bulan özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve esnek çalışma biçimlerinin, işçilere kölelik koşullarında çalışmayı dayattığını belirtti.
Türkiye'deki bu olumsuz tablodan en fazla etkilenenlerin maden işçileri olduğunu ifade eden Kumlu, binlerce maden işçisinin akşam evlerine dönüp dönemeyeceklerini bilmeden işlerine gittiğini kaydetti.
Balıkesir'in Dursunbey ilçesinde özel bir madencilik şirketine bağlı kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasında 13 işçinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda işçinin yaralandığını hatırlatan Kumlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Hatırlanacağı üzere, aynı maden ocağında 4 yıl önce meydana gelen grizu patlaması sonucunda da 17 işçimiz ölmüş, 7 işçimiz ise yaralanmıştı. Art arda aynı madende meydana gelen bu ölümcül iş kazaları, bu madende iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmamasına rağmen, üretimin sürdüğünü, denetimlerin ve cezai yaptırımların etkili olmadığını göstermektedir. Madenleri işletenlerin, denetimden sorumlu olanların bu ölümcül iş kazalarıyla bizlere vermek istedikleri mesaj, ölümlerin işçiler için bir kader olduğudur.”
Kumlu, TÜRK-İŞ olarak, gündemde olan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın biran önce çıkarılmasını, Güney Afrika, Zambia, Lübnan gibi ülkelerin bile onayladığı ILO'nun 176 sayılı sözleşmesinin onaylanmasını, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin hiçbir sınırlama yapılmadan tüm işçiler için uygulanmasını talep ettiklerini de vurguladı.
KESK GENEL BAŞKANI SAMİ EVREN
KESK Genel Başkanı Sami Evren de yaptığı yazılı açıklamada, Dursunbey'deki maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında ölenlerin ailelerine baş sağlığı, yaralılara da geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Evren, “Kazalara yönelik ciddi önlemlerin alınmaması ve yasaların bu konuda ihmali olanlara yönelik öngördüğü cezaların caydırıcı olmaktan uzak oluşunun, grizu patlamasının arkasındaki temel etkenler olduğunu” iddia etti.
Olayın yaşandığı madenin 20 gün önce denetlendiğinin söylendiğini belirten Evren, “Bu denetimin ölçütleri nelerdir? Bu maden nasıl denetlenmiştir? Denetime rağmen bu facia nasıl önlenememiştir?” sorularına yanıt beklediklerine işaret etti.
Maden kazalarında 2008'de 43, 2009'da 74 işçinin yaşamını yitirdiğini ifade eden Evren, eğer bu tür facialara karşı ciddi ve köklü bir zihniyet değişimi sergilenmezse 2010'da yeni bir rekor kırılacağı endişesi taşıdıklarını bildirdi.
Türkiye Tekstil, Örme ve Giyim Sanayi İşçileri Sendikası'ndan (TEKSİF) yapılan yazılı açıklamada ise kazanın oluş şekli dikkate alınarak, son yıllarda artan maden kazalarının sebebinin en kısa sürede aydınlatılması, ocaklarda denetim yetersizliği ve ekipman eksikliği varsa derhal giderilmesinin insan hayatı açısından büyük önem taşıdığına vurgu yapıldı.