Güncelleme Tarihi:
Köln Üniversitesi Viroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Baki Akgül, bugüne kadar Türkiye'deki HIV'li hastalara virüs tip tayini yapılmadan ilaç verildiğini belirterek, “Genotipik direnç testi yapılmadan verilen ilaçlardan hastaların çoğu zaman beklenen faydayı görmesi mümkün değildi” dedi.
Bu çalışma Almanya Eğitim ve Araştırma Bakanlığı (BMBF) tarafından destekleniyor. Viroloji Bölümü'nde Çalışma Grubu Başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Baki Akgül, böyle bir çalışmanın Türkiye'deki hastalar için ilk kez yapıldığını ifade etti. Genetik Uzmanı Prof. Dr. Akgül, bugüne kadar Türkiye'deki HIV'li hastalara virüs tip tayini yapılmadan ilaç verildiğini belirterek, “Genotipik direnç testi yapılmadan verilen ilaçlardan hastaların çoğu zaman beklenen faydayı görmesi mümkün değildi. Çünkü HIV virüsü, verdiğiniz ilaca dirençli olabilir” dedi.
GENOTİPİK DİRENÇ TESTİ ŞART
HIV ve Human Papilloma Virus (HPV) konusunda yaptığı başarılı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Baki Akgül konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Hastaların genotipik testleri yapılarak, taşıdıkları HIV virüslerinin hangi ilaçlara dirençli olduğunun tespiti çok önemli. Genotipik direnç testi yapılmadan hastaya doğru ilaç verilemiyor. Genotipik testi yaptıktan sonra hastaya piyasadaki hangi ilaçların verileceği tespit ediliyor ve tedavi ona göre yapılıyor. Yani hasta, HIV genlerindeki direnç mutasyonlarının belirlenmesinin ardından virüslerin direnç gösteremeyeceği ilaçları alıyor. Bu tespitin ardından doktorları ilaçlar konusunda yönlendiriyor ve hastanın daha iyi fayda görmesini sağlıyoruz. Direnç testleri sonunda hastalar Nükleozit revers transkriptaz inhibitörleri, Non-nükleozit revers transkriptaz inhibitörleri, Proteaz inhibitörleri, Fizyon ve giriş inhibitörleri ile Entegraz inhibitörleri olarak sınıflandırılıyor. Alacağı ilacı bu sınıflandırma belirliyor. Genotipik direnç testleri ABD ve Avrupa'da zaten yapılıyor. Türkiye'de bazı üniversiteler bu konuda yeni yeni çalışmalara başladılar.”
Prof. Dr. Baki Akgül, Almanya'nın en büyük ve Türklerin en yoğun yaşadığı eyalet olan Kuzey Ren Vestfalya'da da(NRW) HIV'li hastalara ilişkin çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Akgül, “AREVIR veri tabanımızda NRW'de yaşayan 8 bin 900 HIV'li hastanın klinik ve genotipik verileri bulunmaktadır. NRW Eyaleti'nde 127 Türk vatandaşı hasta var. Bunlardan 107'si erkek, 20'si kadın. Türk kökenli hastalarla ilgili araştırmalarımızdan elde ettiğimiz iki önemli bulgu mevcut. Bunlardan birincisi; HIV pozitif olan Türk sayısının oranı Almanlara göre çok düşük. İkinci nokta ise; virüsü heteroseksüel yollardan kaptığını iddia eden Türk erkeklerin bir çoğunun aslında hastalığı homoseksüel yollardan kapmış olması. Türk hastaların yüzde 60'ının bu konuda yanıltıcı bilgi verdiğini tespit ettik. Bunu tespiti şu şekilde yaptık: AREVIR isimli veri tabanımızdaki heteroseksüel hastalarla homoseksüel hastaların bilgilerini karşılaştırıyoruz. Heteroseksüel olduğunu beyan eden Türk erkek hastaların komşuluk bağlama aracı yöntemi ile yapılan incelemesi hastalığın bulaştığı kaynak olarak sıklıkla bir erkeği ve çoğu durumda da Türk olmayan bir erkeği işaret ediyor. HIV'li Türk erkeklerde virüsü homoseksüel yoldan alma, kişisel beyanlar ve bu yöntemle yaptığımız tespitlerle yüzde 30.8 oranında bulunuyor” dedi.
HASTALAR SORUNSUZ YAŞAYABİLİRLER
HIV ile ilgili çalışmaların hızla devam ettiğini belirten, Prof. Dr. Baki Akgül, “Tüm bu çalışmalarımızla hastalarımıza yardımcı olmak istiyoruz. HIV'e karşı dünyada aşı araştırmaları yapılıyor. Ancak şu ana kadar net bir sonuç elde edilmiş değil. Fakat piyasada olan ilaçlarla hastanın ömrünü çok rahat uzatabiliyoruz. Hastalar günlük yaşamlarını sürdürebiliyorlar” diye konuştu.