Güncelleme Tarihi:
İtalyan mahkemelerinin tecavüz olarak kabul edip ceza vermesi konunun tartışılmasına yolaçtı
İstanbullu bir fortçunun anıları
Fortçular için İstanbul dünyanın en verimli şehirlerinden biridir. Hem otobüsler hem de trenler her zaman tıkabasa doludur. Hatta bazen şehir hatları vapurları bile verimli bir ortam sunmaktadır.
Hiç şüphesiz en iyisi otobüslerdir. Çünkü bir talihsizlik anından kaçma imkanı vardır. Biraz dayak falan yeseniz de ilk durakta inerek ortadan kaybolabilirsiniz. Ama trende ve şehir hatları vapurlarında bu çok zordur.
Vapurda ancak mesleği icra için ideal yer iniş zamanlarıdır. İskelelerde sıkışıklıkta fort çekmek kolaydır. Kendiliğinden oluyormuş gibi olur.
Biliyorsunuz fortçuluk lafı erkeklerin kadınlara arkadan yapışması ve biraz cinsel hazzın duyulması olayıdır. Ben kendimi bildim bileli İstanbul'da fortçuluk vardır ve çok yaygındır.
PROFESYONEL FORTÇULAR
Bu işi sürekli yapanların tercih ettikleri otobüs hatları vardır. En iyi hatlardan biri Karaköy'den Taksim'e gidiştir. Genellikle fortçular otobüsün hareketinden sonra gözlerine kestirdikleri ayaktaki kadın yolcunun arkasına doğru ilerlerler. Sanki bu işi otobüste kapı ağzının rahatlaması için yapıyormuş gibi yaparlar. Uygun bulduğu kadın yolcunun arkasına geçen fortçu Taksim'e gidişte biraz sabreder. Otobüs Dolmabahçe yokuşuna vurduğunda öndeki kadın zaten kendisi dayanır. Fortçunun fazla bir şey yapmasına gerek kalmaz. Sıcak temas sağlanmıştır. Otobüslerin çoğu eski olduğu için zaten sallanmaktadır. Yokuş çıkarken fortçuların başları kolay kolay belaya girmez. Ama heyecana doymayıp penisi sertleşinve kadına doğru fazla hamle yaparsa o zaman durum çakılabilir. Çok az fortçu yokuş çıkarken öndeki kadından başına çanta yemiştir. Ama düz yolda başına çanta yiyen, hakarete uğrayan, fortçular çoktur.
Dolmabahçe'den aşağı inişte fortçulardan bazıları hızlarını alamayıp kadının üzerine fazla abanırlar. Halbuki buna gerek yoktur. Zaten eğimden dolayı normal bir yıkılma olur. Bunu zorlayınca durum çakılabilir. İyi fortçu Dolmabahçe inişi sırasında mutlaka rahatlar.
Bir defasında Dolmabahçe'den aşağı inerken kadının birine biraz fazla abanmıştım. O da geriye doğru güç vererek direndi. Benim fort çektiğimi anladı. Ama hiç sesini çıkarmadı. Benim rahatlamam için vucudunu sağa sola bile oynattı. Otobüsten inerken bir de bana doğru baktı. Bana göre fortçuları seven kadınlar bile var bu şehirde.
EN VERİMLİ HATLAR
Eskiden beri en verimli hatlar Dolmabahçe'den geçenler, Şişhane'den inip çıkan otobüslerdir. Ama Hacıosman Bayırı'ndan Boğaz'a giden otobüsler, Beşiktaş Ihlamur üzerinden çalışanlar da iyidir. Bizden eskiler Sirkeci-Cağaloğlu'nu severlerdi, kısa ama yokuşlu ve dönemeçli bir hat. Şimdi İstanbul büyüdü ama iyi yokuşlu yerlerin bir kısmını minibüsler kapmış. Minibüste ayakta yolcu olsa da iki büklüm bu işin tadı çıkmıyor.
Çok düz hatlarda çalışan otobüslerde de fortçular vardır. Özellikle varoşlara giden otobüsler çok kalabalık olur. O hatlarda da biz çalışırız. Ama şöyle sosyetik bir kadına fort çekmek istediğimizde en ideal yer Taksim-Şişli arasıdır. Oradaki otobüslerde iyi kokan kadınlar çok oluyor.
Fortçular bazen çok düz yolda ve otobüs fazla kalabalık değilse hızlarını alamayıp şoföre ' Baba bir fren çek' diye bağırırlar. Fren işi kolaylaştırır, samimiyeti, muhabbeti arttırır. Düz yolda da fortçuluk iyidir. Zaten bizim otobüsler hurda, amortisörleri arızalı. Zıp zıp zıplayarak gidiyorlar.
LEYLAND DÖNEMİ
Eski otobüsler çok daha iyiydi. Onlarda vites kolay geçmezdi. İkide birde otobüs tökezler gibi olurdu. Bir durur, bir kalkar, iyi gelirdi. Sonra Leyland marka otomatik vitesli otobüsler geldi. Şoförler bu otobüslere kolay alışamadı. Onlarda da sık sık ani frenler yaparlardı. O zaman iyi olurdu ama sonra otobüsleri öğrendiler. Leylandlar'ın zevki kalmadı.
Benim favorim Bussing otobüslerdi. Onlarda bırak kendini, fortu otobüs çeksin. İnleye inleye yokuş çıkarlar, 3 dakikalık yokuşu 10 dakikada zor tırmanırlar, ikide birde öne arkaya sallanırlardı. Ama o otobüsler ne yazık ki artık yok.
BAŞ BELASI KADINLAR
Otobüslerde bir de başbelası kadınlar vardır. Onlar çok tehlikelidir. Cazgır kadınlardır bunlar. Çoğu çok çirkindir ya da kocaları falan yıllardır el sürmemiştir. Arkasındaki fortçu olsun olmasın her an başınızı belaya sokabilirler.
Otobüs biraz sallandığında hemen bağırmaya başlarlar. ' Tersiyesiz. Pis adam. Ne yapıyorsun' diye. Çantalarını kaldırıp kafanıza geçirirler. Fortçuluk falan yapmasanız bile biraz değseniz, dikkat çekmek için bu işi yaparlar. Kendilerine, kadınlıklarına bir paye çıkarmak için durup dururken bağıranlarını bile gördük biz. Nice günahsız insan otobüste fortçu damgası yemiştir. Kadın bağırmaya başlayınca arkasındaki günahsız adam kıpkırmızı kesilir ve ilk durakta kendisini otobüsten atar. Ama adamcağızın hiç günahı yoksa bile herkes ona fortçu gözü ile bakar.
Fortculuk bir kadınla çırılçıplak yatmaktan, sevişmekten daha heyecanlı bir iştir. Birkaç otobüs değiştirdiniz mi, birkaç kadınla beraber olursunuz. Ben kendimi 3 otobüse bindikten sonra iyi hissederim. Ama şunu doğru söylüyorum, fortçulardan hoşlanan çok kadın da var. Bazılarının Taksim'e gidene kadar hiç sesi çıkmaz. Onlara fazla bayılmıyorum. İşin heyecanı kaçıyor.
Fortçuluk nereden geliyor?
Hulki Aktunç'un Büyük Argo sözlüğünde tam üç madde ayrılmış.
Fort: Fransızca frotter 'Sürttürmek, değdirmek'ten. Kalabalık kamu taşıtlarında, başkalarına sürtünme, önünü sürttürme eylemi. (İstanbul'daki eski halk otobüslerinin markası olarak bilinen Ford'dan geldiğini ileri sürenler de vardır.)
Fort atmak: Fort eylemini yapmak. Fort yapmanın kabul edildiğini hissederek, fırsattan yararlanıp yankesicilik yapmak.
Fortçu: Taşıt araçlarında kalabalıktan yararlanarak başkalarına sürtünen, sarkıntılık eden kimse, kertici. Fort yapma hilesiyle yankesiciliği adet edinmiş kimse, hırsız.
Şoförler, otobüs markasıyla açıklama getirmeye çalışıyorlar. Burunsuz ve fren yaptıkça yaylanan Ford otobüsleri anlatıyorlar. Oysa fortçuların en sevdiği otobüslerin eski Leyland'lar olduğu biliniyor. Yarı otomatik vitesli bu otobüslerde vites geçişlerinin sert olması nedeniyle otobüsün sık sık silkelenmesi, fortçuların fazladan hareket yapmalarını gerektirmiyor.
FORTÇULUK konusunda, İtalyan mahkemelerinin 'devrim' niteliğindeki kararı Türkiye'de de uygulanmaya başlanırsa...
Türk fortçuların bu endişesi İtalyan fortçuya, suçu tecavüz kabul edilerek verilen 7 aylık cezayı çok bulmalarından kaynaklanmıyor. Zaten Türk Ceza Kanunu'nun 421'inci Maddesi, 'genç kadın ya da erkekler sarkıntılığa', İtalyan mahkemelerinin verdiği 7 aydan daha fazla, 6 ay ile 2 yıl arasında hapis cezası öngörüyor.
Ama 'bizimkilerin' endişesi cezanın uygulanabilirliğinden kaynaklanmıyor. Türk fortçular, işüstünde yakayı ele verirlerse, kafasına yediği birkaç çanta darbesiyle, en fazla da tekme-tokat otobüsten aşağıya atılmakla kurtulabiliyorlar.
Türk kadınların çoğu, toplu ulaşım araçlarında 'kertme, değdirme, yaslanma' suçu işleyenlerden resmen şikayetçi olmuyorlar. Ama İtalyan mahkemesinin verdiği son karar, Türk mağdurların da uyanmasına yol açarsa! İşte Türk fortçuların korktuğu bu!
Fortçular bayramı
'Fort atmak' genellikle otobüslerde meydana geliyor. Trenler, metro, kalabalık vapurlar hatta semt pazarlarındaki kalabalık tezgahlar da fortçular için en uygun ortamları oluşturuyor. Fortçuluk olayının aktif aktörü bazen bir kadın veya bir eşcinsel de olabiliyor.
İETT şoförleri, ulaşımın ücretsiz olduğu bayram günlerinin, fortçular için ekstra bayram günleri olduğunu söylüyorlar.