Güncelleme Tarihi:
TERÖR saldırılarında hayatını kaybedenler için dün başketteki Oslo Katedrali’nde ayin düzenlendi. Norveç Kralı Beşinci Harald, eşi Kraliçe Sonja ve Başbakan Jens Stoltenberg ile devlet erkanının hazır bulunduğu ayine çok sayıda Norveçli katıldı. Törende oldukça duygusal olduğu gözlenen ve bir ara gözyaşlarını tutamayan Başbakan Stoltenberg, “Yakında saldırıda katledilenlerin isimleri ve fotoğrafları yayınlanacak ve o zaman kötülüğün boyutları ortaya çıkacak” dedi.
“Biz küçük bir ülkeyiz ama gururlu bir halkız” diyen Stoltenberg, Norveç’in değerlerinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini vurguladı. Bu sözler, Veliaht Prens Haakon’un eşi Prenses Mette-Marit’in ağlamasına neden oldu. Ayine katılan yüzlerce kişi katedralin dışında tapınağın dışında oluşturulan geçici mozoleyi çiçek denizine dönüştürdü. İçeride yer bulamayanlar, yağmurda şemsiyelerin altında töreni izledi. Başbakan Stoltenberg ve İşçi Partisi gençlik kolu başkanı Eskil Pedersen de mozoleye gül koydu.
KATLİAM İÇİN 9 YIL HAZIRLIK YAPMIŞ / WEB TV
500 kiloluk bomba yaptı, 53 yaşında tekrar aramızda
Zanlı 9 yıldır planladığı saldırı için 300 bin euro harcadı.
20 adet bomba için yeterli malzemesi vardı.
80 gündür bomba yapıyordu.
Oslo’da patlattığı 500 kiloluk bomba, kiraladığı Volkswagen panelvanın içindeymiş.
Suçlu bulunursa azami 21 yıl hapis yatacak, 53 yaşında çıkacak.
Manifestoda yok yok
Demirel, Türkeş, Gladio hatta Ergenekon şeması!
YÜZYILIN canisi Anders Behring Breivik’in manifestosunun yüzlerce sayfalık bölümü neredeyse akademik bir ciddiyetle yazılmış. İslam’ı ve Marksizmi hedef alan Breivik şöyle yazıyor: “Norveç hükümetinin Sırbistan’a NATO müdahalesine katılmasından sonra harekete geçme kararı verdim. Müslüman Arnavutları sınırdışı ederek İslam’ı sürmekten başka amacı olmayan Sırp kardeşlerimize bu yapılamazdı. Sırp muhafazakarlarla internette tanışıp daha sonra tüm Avrupa’dan katılımlarla Tapınak Şövalyelerini yeniden canlandırdık. Müslümanlardan nefret etmiyorum, çok Müslüman arkadaşım var. Fakat Avrupa’da İslami varlığı kabul edemem. Avrupa’nın özgürlük ağacı vatanseverlerimizin ve Marksist tiranların kanıyla sulandıkça yeşerecek. Silahlı mücadelede, şövalyelik ruhuyla kadınları öldürmeyi reddedenlere yer yok.”
Pamuk alıntısı, AK Parti yorumu
ABD’de “Unabomber” takma adını kullanarak 18 yıl boyunca bombalı saldırılar düzenleyen Ted Kaczynski’nin manifestosuna çok benzeyen belgede, Türkiye ve Türkler hakkında yüzlerce cümle var. Katil, İslam’ın Avrupa’ya yayılışını anlatmak için, 1071’deki Malazgirt Meydan Muhaberesinden başlayıp Türkiye Cumhuriyeti yakın tarihine dair detaylara kadar giriyor. Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş gibi isimlerle; Gladio ve hatta Ergenekon’un örgüt şeması bile belgeye girmiş. Orhan Pamuk’un çok tartışılan “1 milyon Ermeni” sözü de alıntılanmış. Bölümün sonunda, AK Parti’nin Türkiye’yi “yeniden İslamileştirmeye” ve Osmalı geçmişine döndürmeye çalıştığı, AB üyeliğinin reddedilmesi gerektiği savunuluyor.
‘Tapınak Şövalyesi’ neden intihar etmedi
Breivik, “Tapınak Şövalyesi” ve “Marksist Avcısı” gibi imzalar kullanıyor. Tapınak Şövalyeleri adlı tarikat, Vatikan tarafından 1129’da tanındı. Askeri varlıkları 20 bine ulaştı. Tarikatın ömrü neredeyse haçlı seferleriyle paraleldi. Papa Beşinci Clemens 1312’de tarikatı yasakladı. Breivik, kendisini bir “Justicia” şövalyesi olarak tanıtıyor. Bu nedenle görevinin “şövalyece şehit olmak değil, aynı zamanda propaganda yapmak” olduğunu belirtiyor. Benzer saldırganların aksine intihar etmeyip mahkemeyi beklemesi de bundan.
Mini denizaltıyla ceset arıyorlar
Bir yaralının daha hastanede ölmesiyle ölü sayısı dün 93’e çıktı. En az dört veya beş kişinin halen “kayıp” olarak bildirildiği açıklandı. Norveç polisi bu nedenle bölgeyi mini denizaltılarla taramaya başladı. Dün bu amaçla adaya gönderilen mini denizaltı bütün gece ceset araması yaptı.
Türk kızına DNA testi
Bu arada Norveç’te düzenlenen silahlı saldırıda kaybolduğu bildirilen Türk kızının akıbeti konusunda kesin sonuç için DNA testi yapıldığı açıklandı. Türkiye’nin Oslo Büyükelçisi Hayati Güven, saldırıda ölenler arasında olduğu sanılan genç kızın kimliğinin kesinleşmesi için ailesinin DNA testi sonucunu beklediğini kaydetti.
‘Zalimlik benim işim’ dedi polis inanamıyor
SORGULAMASINDA tüm suçları kabul eden Anders Behring Breivik, ”Zalimliğin gerekli olduğu durumlar vardır. Bir temizlik gerekiyordu. Katliamı yalnız başıma gerçekleştirdim” dedi. Breivik’in avukatı, itirafçı olan müvekkilinin bugün yapılacak duruşmada herşeyi anlatacağını söyledi.
Ada katliamında ikinci bir saldırganı gördüğünü iddia edenlerin olması ve bu kadar çok kişiyi tek kişinin öldürdüğüne hemen kimsenin inanamaması, polisin başka zanlılar aramasına neden oluyor. Dün sabah da Oslo’da özel tim sanayi bölgesinde yıkılmaya yüz tutmuş bir binayı basıp 6 kişiyi iç çamaşırlarıyla gözaltına aldı. Ancak bu kişiler öğleden sonra, “Saldırıyla ilgileri yok” denerek serbest bırakıldı. Breivik’nin babası ise olayı internette öğrendiğini, şoke olduğunu söyledi.
İŞTE KATİLİN GÜNLÜĞÜ
Polis üniforması hepsini şaşırtacak
Anders Behring Breivik’in, cuma günkü ilk saldırıdan 6 saat önce Youtube’a bir video yüklediği ortaya çıktı. “Tapınak Şövalyesi 2083” başlıklı 12 dakikalık video, İslam, AB ve Marksizm karşıtı yazı ve resimlerden oluşuyor. AB’ye giren bir Truva Atı olarak gösterilen Türkiye de “Hıristiyan karşıtı küresel cihadın çatışma merkezlerinden biri” sayılıyor. Breivik’in “tecrübe etme ayrılacağını yaşadığım ülkeler” diye saydıkları arasında nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan iki ülke var: Türkiye ve Nijerya.
Breivik’in Norveç merkezli bir dosya paylaşım sitesine yüklediği 1500 sayfalık manifesto ise “2083: Bir Avrupa Bağımsızlık Bildirgesi” adında. İkinci bölümü günlük gibi. Katil, bombayı çiftliğinde 80 günde nasıl hazırladığını tüm detaylarıyla anlatıyor. Günlük özetle şöyle:
Gündüz bomba, akşam dizi
2 Mayıs (Saldırı hazırlığının 1. Günü): Oslo’ya 2.5 km. uzaklıkta kiraladığım çiftliğe geldim.
4 Mayıs (3. Gün): Patlayıcı düzenek için gerekli olan metal iskeletleri tamamladım.
6 Mayıs (5. Gün): Bomba için asetilsalilik asit lazım. Fakat sentezlemeyi başaramadım. Moralim bozuldu, hatta panikledim. Akşam Amerikan polisiyesi The Shield’i izledim.
Askeri üs ile komşu
11 Mayıs (10. Gün): Ülkenin en büyük askeri üssü birkaç km. uzağımda. Neredeyse komşuyuz. Bu ara büyük bir tatbikat yapıyorlarmış. Bana da haber verdiler. Bu durum biraz ironik. Aslında asker komşularımdan 3 kg. C4 patlayıcı ödünç alsam işim ne kadar kolaylaşırdı:)
Eurovision heyecanı
14 Mayıs (13. Gün): Bugün Eurovision finali var. Benim ülkemi Kenyalı bir sığınmacı temsil ediyor. Ne temsilci! Umarım Almanya kazanır.
21 Mayıs (20. Gün): İçimde kötü bir his var. Ya aniden bir özel tim çiftliğimi basıp beni becerirse? Paranoya iyidir ama bir lanet de olabilir.
Tanrım n’olur başarayım
2 Haziran (32. Gün): Çiftliğimin fotoğraflarını çeken 50-60 yaşlarında birini eve davet edip kahve ikram ettim. Vücut dilinden anladığım kadarıyla polis için çalışıyor. Görevi, gizlice esrar üreten çiftlikleri belirlemek.
10 Haziran (40. Gün): İlk kez test yaptım. Patlama olmadı. Büyük hayal kırıklığı yaşadım.
11 Haziran (41. Gün): Uzun zamandır ilk kez dua ettim. Marksist-İslami ittifakın kazanıp İslam’ın gelecek 100 yılda Avrupa’yı ele geçirmesini istemiyorsa, Tanrı’nın, Hıristiyanlığı koruyacak savaşçılara yardım etmesi için yakardım.
İkinci test ve BOM!
13 Haziran (43. Gün): İkinci bir patlama testi yaptım. Bu test de başarısız olursa operasyonu iptal edip o kadar da “spektaküler” olmayan ikinci bir planı uygulamaya koyacaktım. Fünyeyi yaktım ve 10 saniye sonra BOM! Çok güzel bir gündü.
19 Temmuz (79. Gün): İki araç kiraladım. Bombayı araca koydum. Güzel bir yemek yedim.
22 Temmuz (82. Gün, saldırı günü): Eylemi uygulamaya geçiriyorum. Bu bir ya hep ya hiç senaryosu. Kıyafet balosunda polis memuru olacağım. İnsanları çok şaşırtacak olmak harika! Sanırım bu son yazım.
Cesetler neden kıyı şeridindeydi
Yüzmeye cesaret edemeyen çocuklara bile acımadı
UTOYA Adası’nda gerçekleşen katliamda cesetlerin birçoğunun sahil şeridinde, sırtları denize dönük biçimde bulunması soru işaretleri doğurmuştu. Bu durumun nedeni dünkü bir açıklamayla anlaşıldı. Adadaki çocuklardan bazıları kaçmak istemiş, ancak yüzme bilmedikleri için sahilde kararsız kalınca katilin hedefi olmuşlar.
24 yaşındaki Kristoffer Nyborg, katilin yüzme bilmeyen çocukları bile acımasızca öldürdüğünü belirterek ”Ormanlık alana kaçmaya başladım. Arkamdam üç genç kız geliyordu, onları acımasızca öldürdü. Daha sonra bir grup küçük yaşta çocuk gördüm, kayalıklardan denize atlamak istediler ama yüzme bilmedikleri için korktular. Onları da gözünü kırpmadan katletti” dedi. Gençlik kampı cehenneme dönen İşçi Partisi ise teröre teslim olmadığını göstermek için yeniden burada bir organizasyon düzenlemeyi planlıyor.