Güncelleme Tarihi:
Ahmet Türk, Parti Meclisi toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davayı reddetmesinin, demokratik değişim için bir fırsat olduğunu söyledi.
Partisiyle ilgili kapatma davası sürecine de değinen Türk, “DTP'nin kapatılmaması durumunda da Türkiye'de gerçekten demokratik değişim ve dönüşüm için bir bir sürecin başladığını ifade edebiliriz” dedi.
DTP'nin kapatılması durumunda demokratik değişimden söz edilemeyeceğini ifade eden Türk, “O zaman bu sadece AK Parti ile devletin veya bazı kesimlerin uzlaşması olarak önümüze çıkacaktır” dedi.
“Birlikte yaşamayı esas alan, birlikte çözümü arayan bir mantığa sahip olduklarını” anlatan Türk, şunları söyledi:
“DTP'nin demokratik siyasetten men edilmesi, ötekileştirilmesi sorunların diyalogla çözümüne katkı sunmaz, tam tersi zarar verir. Böyle bir süreç Türkiye için yeni bir kaosun, yeni bir kritik sürecin başlaması anlamına gelecektir. Bunun acıkça bilinmesi gerekir. Bunu bir tehdit olarak söylemiyorum. Halkın duygularında bir kırılma olacaktır. Zaten en önemlisi de toplumda, insanlar arasında duygu kırılmasının yaşanmasıdır. Bence en büyük felaket budur. Yani inancın, güvenin sarsıldığı, kucaklamaya müsait olmayan anlayışlarla toplumun kaynaşmasını düşünmek çok zor bir şeydir. Bu bakımdan Türkiye'ye, bizlere, barışa, kardeşliğe zarar vereceğine inanıyorum.”
“ERGENEKON” DAVASI
Türk, “Ergenekon” davasına da değinerek, bu davanın önemli olduğunu, Türkiye'nin şeffaflaşmasına, normalleşmesine katkıda bulunacağını kaydetti. Ahmet Türk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ergenekon'un beslendiği kaynak kurutulmadan, Ergenekon'un çıkış nedeni olan Kürt coğrafyasındaki faili meçhul cinayetler ve işlenen suçlar ortaya çıkarılmadan, sağlıklı bir sonuca gidilmeyeceği endişesi içindeyim. Çünkü Ergenekon'un beslendiği yer Kürt coğrafyasıdır, Fırat'ın doğusudur. Ergenekon bugüne kadar Kürt sorunundan dolayı bu şekilde büyümüş, örgütlenmiş ve iktidarı hedef alacak bir noktaya gelmiştir.”
Türk, bu davada “adeta taraf olduklarını, geçmişte birçoğu faili meçhul olmak üzere 170'e yakın yöneticilerinin öldürüldüğünü” öne sürerek, parti olarak, yaşamını yitiren ailelerin de davada müdahil olması konusunda ciddi bir çaba göstereceklerini belirtti.
Halkın iradesiyle seçilmiş olan siyasi partilerin ve parlamentonun çetelere karşı çıkması gerektiğini anlatan Türk, “Türkiye'de ne yazık ki bugün birileri sanki Ergenekon'u aklamaya çalışan, onun kuyrukçuluğunu yapan bir siyaset anlayışı yürütüyor. CHP ve Sayın Genel Başkanının bugün adeta Ergenekon'un avukatlığını yapmasının mantığını kavramakta zorlanıyoruz. Sayın Baykal bunu nasıl izah edecek. O zaman 'acaba bir ilişki mi var' sorusu akla geliyor. Mutlaka bunun da ortaya çıkarılması gerekir” diye konuştu.
GÜNGÖREN'DEKİ PATLAMA
Ahmet Türk, açıklamasında Güngören'deki terörist saldırıya da değinerek, ilk günden beri olayı şiddet ve nefretle kınadıklarını ve bütün boyutlarıyla ortaya çıkması konusunda herkesin hassasiyet göstermesini istediklerini kaydetti.
Resmi ağızlardan bir açıklama olmadan olayın PKK tarafından gerçekleştirildiği bilgisinin basına yansıtıldığını savunan Türk, olayın faili olarak tutuklanan kişinin düzenli bir işi olduğunun, bugüne kadar hiç yurtdışına çıkmadığının ortaya çıktığını söyledi.
Türk, “Güngören'deki saldırının PKK tarafından gerçekleştirilmediğinden nasıl emin olabiliyorsunuz?” sorusu üzerine, “ilk günden beri hiçbir şeyden emin olmadığını söylediğini, peşin adres göstermenin yanlışlığını ve gerginliğe neden olacağını ifade ettiğini” söyledi.
Ne kadar haklı olduğunun bugün ortaya çıktığını savunan Türk, “Bombacı diye gözaltına alınan şahsa bombayla ilgili soru bile sorulmuyor sadece örgüt üyeliği ve örgüte yataklıktan dava açılıyor. Dağ fare doğurmuştur, bugünkü açıklamalar inandırıcı değil” diye konuştu.