Güncelleme Tarihi:
New York Üniversitesi’nde finans okuduktan sonra 20 yıl süreyle ABD’de endüstriyel tasarım ve uluslararası ticaret yapan Muharrem Aydın Irmak, 11 Eylül saldırıları sonrası kendine yeni bir yaşam tarzı çizdiğini kaydetti. Irmak yaşadıklarını şöyle anlattı: “Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un ‘Ya onlardan olacaksınız ya da bizden yana’ dedi. Ben tercihimi ne onlardan ne bunlardan, kendimden yana kullandım. Dükkanlarımı kapatıp felsefe ve sanatla uğraşmaya başladım. Projelerimin bir parçası olarak da Mayıs 2010’da Amsterdam’dan bisikletle yola çıktım. 19 ülke, 34 bin kilometre yol kat ederek Katmandu’ya ulaştım. Everest’e bisikletle çıkmak için Turizm Bakanlığı’ndan izin aldım. Diğer dağcı malzemeleriyle birlikte 55 kiloya ulaşan yükü şerpa usulü yani kafamın üstünde taşıyarak, 15 günde 5 bin 300 metredeki ana kampa geldim. 14 Mayıs’a kadar takım lideri Alman dağcı Ralf Dujmovits’in de aralarında bulunduğu ünlü dağcılarla birlikte tırmanışa hazırlandık. İsrailli dağcı Nadava Ben Yehuda da bu sekiz kişilik dağcı grubundaydı.
TÜRK DAĞCI'NIN NEFES KESEN ZİRVE HİKAYESİ / WEB TV
ZİRVE TIRMANIŞI BAŞLADI
15 Mayıs günü herkes yerli yardımcı dağcılarıyla birlikte tırmanışa geçti. 6 bin 400 metredeki ikinci kampta iki gün kaldık. 16 Mayıs’ta şerpamla bisikletime el konulmasından dolayı yaşadığım problem nedeniyle sonraki etapları tek başıma çıkmaya karar verdim. 18 Mayıs sabahı 7 bin 900 metredeki dördüncü kampa oksijen kullanmadan vardım. 4 saat dinlendikten sonra saat 20.30’da sırtımda üç oksijen tüpüyle zirveye tırmanışa geçtim. 19 Mayıs 2012 günü saat 14.00’te 8 bin 848 metreye zirve yaptım. Anıtkabir’den aldığım tören kıtası bayrağını zirveye diktim. Burada fotoğraf ve kamera çekimleri gerçekleştirdim. 10 dakikalık zirve bekleyişinden sonra dönüşe geçtim.”
İKİ DAĞCI GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ÖLDÜ
Dönüş yolunda mahsur kalan 4 dağcı gördüğünü ve ikisinin hayatını kaybettiğini, diğer ikisine yardım ederken çok mücadele ettiğini anlatan Aydın Irmak şöyle devam etti:
“Kendimi emniyet ipine sabitledim. Biraz dinlenmek istiyordum. Bu sırada uyumuşum. Nepalli şerpa beni sallayarak uyandırdı. Eldivenimi kaybettiğim için sağ elimin parmakları donmuştu. Sağ ayağımın kramponu da kayıptı. Buradan aşağıya kimse beni sırtında taşımadı. Şerpa ve Nadav’ın refakatıyla dördüncü kampa emniyet ipine tutunarak kendim indim. Burada dinlendikten sonra dönüşe tek başıma devam ederek üçüncü kampa ulaştım. Sonrasında oradaki diğer dağcılarla birlikte ikinci kampa geldim. Burada Nadav’la karşılaştım, onun da eli donmuştu. Buradan bir helikopterle ikimizi Katmandu’ya götürdüler. İlk tedavinin ardından şirketin ayarladığı otele geçtik. Nadav’la aynı odada kaldık. Ertesi gün İsrail’in Nepal Büyükelçisi Nitzan Arny, Nadav ve beni yemeğe davet etti. Burada birlikte çekilen hatıra fotoğraflar hızlı bir şekilde dünya basınına servis edilmiş. Eğer kendim inecek durumda olmasam iki kişi beni oradan asla indiremezdi. Bu tür vakalarda bir dağcıyı ancak 8 kişilik uzman ekip oradan indirebilir. Anlatılanlar çok abartılı.”
PARMAKLARININ YÜZDE 30’UNU KAYBETTİ
Muharrem Aydın Irmak, 30 Mayıs’ta İstanbul’a döndü. Hiperbarik oksijen tedavisine başlandı. 3 ay boyunca basınç odasında 4 saat oksijen aldı. Bu sayede, kangren olan sağ elinin parmakları kurtarıldı. Everest macerasının 300 sayfalık kitabını tamamladı. Parmaklarıyla ilgili tedavisi devam eden Irmak’ı en çok üzen şey ise bu süreçte yaşananlarla ilgili kendisini hiçbir devlet yetkilinin arayıp konuyu irdelememesi olmuş.